KAPIKULE’DEN İPSALA’YA 5 ŞEHİR
- Yazar: Şerif PINAR
- 3 Temmuz 2024
- 98 kez okundu
KAPIKULE’DEN İPSALA’YA 5 ŞEHİR
Üsküp, Ohrid, Manastır, Selanik ve Dedeağaç
Bugün kültürel ve sosyolojik yönleri ile bu balkan şehirlerini anlatmak istedim sizlere, 3 gün önce evime dönmenin verdiği haz ile…
Evet. Arabayla seyahat etme imkânı bulduğum küçük balkan turunda yaklaşık 2500 km yol yapmışım.
Edirne kapıkule sınır kapısından çıkışımızı kolaylıkla gerçekleştirdik. Sıra yok denilebilecek kadar azdı. Sofya üzerinden Üsküp ilk durağımız. Ancak şöyle bir bilgi de vermek isterim. Edirne’ye gidip ciğer yememek olmazdı. Lezzetliydi. Mekanlar Selimiye camii yakınında olmasına rağmen, cami tadilatta olduğundan giremedik içine, biraz buruk geçti Edirne.
Kapıkule Sofya arası yollar hep TIR. 2 TIRın arasında kalmamak için çok çaba sarf ettim. Sofya Üsküp arası yolculuk ise kırsal ve rahat.
ÜSKÜP
“Konaklama yerini iyi seçin” derim ben. Merkeze yakın olması avantajlı. Taşköprü geçmişimizi bağlıyor adeta. Her şey o kadar güzel ve herkes çok samimi. Nerede mi? Tabii ki Türk Çarşısında. Mutlaka yenmesi gereken 3 şey: köfte, triliçe ve kıymalı börek.
Üsküp ortasından geçen Vardar Nehri ile ikiye ayrılmakta. Heykel şehri Üsküp’te Türkler dahil 34 etnik grup yaşamakta. Atalarımızın yerleşkesi şehir, temizliği ile de öne çıkmakta. Osmanlı hakimiyetinde geçen 520 yılın izleri günümüzde hâlâ görülmekte.
Matka Kanyonu Üsküp’e çok yakın ve çok güzel. Kesinlikle ziyareti hak ediyor. Yemyeşil doğa içinde yolculuğa hazır mısınız? Huzuru içinizde hissediyorsunuz.
OHRID
Muazzam bir göle sahip olan bir kent. Yemyeşil doğa. Saatlerce oturup seyre dalmak istiyor insan. Gündüzü ayrı, gecesi ayrı güzel. Eski şehrin dar sokakları içinde dolaşmak ayrı bir tat. Göl adeta bir denizi anımsatıyor ki; güneşlenen, göle girenler oldukça rahat ve çoktu.
“Gerçek Aydınlı 09 kahvaltı mekanı” Ohrid Çınar meydanında. Demli çay, ev yapımı limonata ve börek harika. Önce cebinizdeki paraya bakın, sonra yemeye başlayın. Bir başladınız mı, kendinizi durduramıyorsunuz. Muhabbetse muazzam keyifli. Sanki yurt dışında değilsiniz. Akşam yemeği için de balkan havaları eşliğinde canlı müziğe doyamayacağınız mekanlar sizi beklemekte.
Üsküp Ohrid yolculuğu virajlı ama yeşillikler içinde geçtiğiniz yollar hiç yormuyor. Çok keyifli. Yol üzerinde irili ufaklı köyler mevcut. Hep Türk yerleşkeleri. Kesinlikle uğramadan geçmeyin ve Ohrid’te en az bir gece konaklayın derim.
MANASTIR
Atatürk ile anılan bir şehir Manastır. Askeri idadi yani Atatürk’ün okuduğu liseyi görmek ayrı bir güzellik. Bir zamanlar Atatürk’ün yürüdüğü yollarda yürümek de ayrı bir mutluluk. Bir de Eleni’nin evi var, Manastır Şirok sokakta.
1896 yılında Harbiyeli Mustafa Kemal, askeri lisede okumak için Selanik’ten Manastır’a gelir. Henüz 15 yaşında. Üç yıllık okul döneminde yaşadığı aşk yaşı 15-18 yaş arası. Aşkları, Eleni ile göz göze gelmeleriyle başlamış. Mustafa Kemal, güzel Eleni’yi balkonlarında otururken fark etmiş. Her gün evin önünden geçermiş, Eleni de hep balkonda beklermiş.
Biri Müslüman, diğeri Hristiyan. Aşkları sonradan balkan türküsüne de ilham vermiş. Eleni Karinte Mustafa Kemal ile kaçmaya çalışırken babası yakalar ve Eleni’yi eve kapatarak zorla başka bir adamla evlendirmek ister. Bu aşkın doğruluğunu; ne Eleni’nin babası ne de Mustafa Kemal’in annesi onaylar. Gittim, gördüm ve sanki hâlâ Eleni bekliyordu paşamızı balkonda…
SELANİK
Atatürk’ün doğduğu yer. En güzel ev de Atatürk’ün evi. Avlusunda oturup babasının diktiği nar ağacında oynadığını hayal ettim Paşa’mızın ve tabii ki evin içine sinmiş suretini. Ev çok çok güzel.
Zübeyde annemizin “Mustafa!” diye seslenişini duydum hayal dünyamda. Deselerdi, şuraya kenara kıvrıl yat, hiç tereddüt etmezdim. Yaşamak isterdim o evde, öylesine. Evin tam karşısında bir kafe var. Demlenmiş çayınızı içip tarih kokan sokağı ve Ata’mızın evini seyredebilirsiniz.
Evet Selanik. Aslında Atina’ya da gitmiştim seneler önce ama Selanik ruhu olan bir şehir. Hareketli. Samimi.
Gezme yönüyle elbet bir rota belirlenmeli ve şehri yaşamalı ancak ben İzmir’e çok benzettim Selanik’i ki, eski İzmir’e. Çünkü tek olumsuz yönü denizden gelen kokuydu. İzmir çözmüş bence. Hiç balık tutan görmedim Selanik’te oysa İzmir o yönden de ilkler şehri. Sanki biz İzmir’de bir tık daha özgürüz Selanik’te yaşayanlardan.
Mutlaka yapılması gerekenler aslında çok basit. Şehir keşfetme rotanız mutlaka olmalı ve rota dahilinde girmek istediğiniz her yere girmelisiniz ancak taverna sokağını asla atlamayın. Müzikli bir mekana oturun, deniz mahsullerinin tadına varın. Başlangıç olarak mutlaka iskorpit balığından yapılan balık çorbasını atlamayın.
Dondurma yemeden de asla Selanik’ten ayrılmayın. Deniz mahsulleri yiyemiyorum derseniz pizza, tavuk ve patates de harika. Tabaklar dolu dolu.
Konaklama olarak tam merkezde tercih yaparsanız otopark probleminiz olur. Kapalı otopark arayışına girebilirsiniz ancak biraz daha yukarı kesimlerde yol kenarlarında ücretsiz park yeri bulabilirsiniz ama yine birkaç tur attıktan sonra.
DEDEAĞAÇ
Öncesinde şunu belirtmek isterim ki, Dedeağaç öncesi vaktiniz varsa Kavala’yı da es geçmeyin. Hele hele yol üstündeki Anastasia’nın yeri meşhur kavala kurabiyecisine mutlaka uğrayın. Demlenmiş çay ve kurabiye ikramından sonra çeşit çeşit kurabiyelerden satın alabilirsiniz.
Dedeağaç yazlık konumunda küçük bir yer. Karnınız aç ise kırın direksiyonu Dedeağaç’a, iskeleye yakın mekanlarda en iyi şekilde doyurun karnınızı. Üstüne de kesinlikle dondurma. Çıkış yolu üzerinde Jumbo AVM var. Mutlaka girilmesi gereken, farklı bir mağaza.
Parasal mevzulara girersek, kredi kartınızı yurt dışına açıp kullanabilirsiniz. Büyük kolaylık.
Makedonya’da Euro ve Dinar geçiyor. Euro verirseniz, para üstü olarak dinar alıyorsunuz. 1 Euro 60 Dinar şu an.
Evler ve arabalar lükse çok uzak. Alım gücü kendilerine göre iyi. Sakin ve mutlular. Selanik’te Euro her şey tabii ancak bir rehavet, bir rahatlık var şehrin genelinde. Koşuşturma yok ve insanlar gayet mutlu.
Ben mutlaka gidin, görün derim. Hele Makedonya’ya doyamayacaksınız.
Bu Yazının Bütünü Yazarına Aittir.
Editör: Sonay BİLGİ ARABACI
Genel Yayın Yönetmeni: Elif ÜNAL YILDIZ
Yazarın Bir Önceki Yazısını Okudunuz mu?