İNSANLIĞA TURNUSOL KAĞIDI

İNSANLIĞA TURNUSOL KAĞIDI

İNSANLIĞA TURNUSOL KAĞIDI

Büyük dünya savaşları, derin ekonomik krizler, salgınlar, kaoslar, siyasi kutuplaşmalarla geçen 20. yüzyıl insanlık için ağır bir yüzyıl olarak tarihe geçmiştir. 21. yüzyıl savaşların, ekonomik kayıpların, salgınların vb.  olayların olmayacağı bir yüzyıl olarak temenni edilmiş olsa da bu temenniler 21. yüzyılın ilk çeyreğinde pek gerçekleşmemiş görünmektedir. 21. yüzyılın ilk çeyreğinin bitimine yakın olduğumuz şu günlerde (2024) halen dünyanın dört bir yanında insanlık kan kaybediyor.

Filistin’de, Gazze’de, Refah’ta, Ukrayna’da, Suriye’de ve daha birçok yerde insanlık onuru ayaklar altında. Devlerin masalarda çizdiği projelerin hayata geçirilmesi uğruna, patır patır binlerce insan hayattan koparılıyor. Açlıktan ölen insanların haddi hesabı yok. Savaşlar, depremler, salgınlar ve siyasi kutuplaşmalar adeta doludizgin koşan atlar misali dünyanın dört bir yanını turluyor.

İnsanlık derin sancılar içinde kıvranıyor. Bu sancılı günler her ne kadar insanlığın tarihine kara birer leke olarak düşse de aynı zamanda insanlık namına bir turnusol kâğıdı görevi de görmektedir.

Peki, nedir turnusol kâğıdı, ne işe yarar? Kimya biliminde önemli bir ayıraç olan turnusol kâğıdı, çözeltilerin asit veya baz olduğunu tespit etmek için kullanılmaktayken, insanlığı ölçen bir turnusol kâğıdı var mıdır diye sormak isterim?

Bana göre insanlığın içinden geçtiği bu sancılı günlerde, insanlığın takındığı tutumlardan yola çıkarak bu sancılı günlerin bir turnusol kâğıdı olduğunu söylemek yerinde bir metafor olur. Bu sancılı günler bir turnusol ise insanlık, bu dramı görenler ve görmeyenler, karşı çıkanlar ve sessiz kalanlar, tepki verenler ve seyredenler kısacası vicdanlı olanlar ve vicdansız olanlar diye ayrılıyor turnusolde…

Cinsiyet, dil, din, fikir vb. daha birçok farklılıklara rağmen, zulmün karşısında dur diyen vicdanlılar ve zulme göz kapatan, sessiz kalan vicdansızlar var bu dünyada. Hiçbir silahın, topun deviremediği kale gibi dimdik duran vicdanlılar var.

Zulme uğrayanın kimliğine bakmadan, dinini sorgulamadan sadece insan olduğu için insanlık onuru için karşı duran vicdanlı insanlar. Nerede bir deprem olsa, maddi manevi orada olurlar. Her türlü yardıma köprü olurlar. Nerede bir gözyaşı aksa mendil olurlar. Nerede bir yara olsa pansuman olurlar. Nerede bir açlık olsa ekmek olan vicdanlı insanlar.

Bu insanların engin ruhları, kâinatı kaplayan merhametleri, insanlık içindir. Soru sormazlar. Cinsiyet, dil, din, mezhep gibi insanı bir diğer yapan, öteki yapan sorularla işleri yoktur. Sadece şifa olurlar. İyi ki varsınız vicdanlı, güzel insanlar.

Birde turnusolün altında kalanlar var. Vicdanı körleşmiş, kulakları sağırlaşmış olanlar. Bunlar bütün olayları sadece maddi menfaatler çerçevesinde değerlendirirler. Bir insanın açlıktan ölmesi onlar için konu değildir. En şatafatlı ziyafetlerde çatlayana kadar yemek yemekte bir beis görmezler. Zalimin zulmü onlara dokunmadığı sürece sesleri çıkmaz.

Bunlar için tencereleri pişsin, ocakları tütsün, cepleri dolsun yeterlidir. Bunların gözyaşları ile işleri olmaz. Gökyüzünde yankılanan kahkahaların izindedirler. Göstermelik de olsa bir yardım edeceklerse şayet yardım edecekleri kişiyi kimdir, nedir, nerelidir, dini, mezhebi vb. soruları sorarak, kendilerinden olanları seçerek yardım ederler.

Turnusolün altında kalan bu insanlar, bir gün yardıma ihtiyaçları olacaklarını hiç hesaba katmazlar. Hayatı hep güllük, gülistanlık içinde geçireceklerine inanırlar. Kendilerini hayatlarının mimarı olarak görürler. Yalnız unuttukları asıl mesele hayatın inişli çıkışlı bir yolculuk olduğudur.

Hiç ummadıkları bir anda en zirvedeyken tepe taklak devrilebilirler. Gökleri inleten kahkahaları, acı bir feryat olarak gökyüzünü inletebilir. İşte o an ellerinden tutan, onlara yardım edecek olan yine vicdanlı insanlar olacaktır.

Ne acıdır ki aynı gök kubbenin altında vicdanlılar ve vicdansızlar bir arada yaşamaktadırlar.  Aynı gök kubbede aynı acılara birlikte şahitlik etseler de bu olaylara verdikleri cevaplar farklıdır. Tutumları, tepkileri farklıdır. Vicdanlılar ay olup karanlıkları aydınlatırken vicdansızlar ayın ışığını seyrederler.

Vicdanlılar insanlığı ısıtmak için güneş olup doğarken, vicdansızlar doğan güneşte ısınmayı seçerler. Vicdanlılar insanlığa şifa olurken vicdansızlar tarafsız olma sloganı atarlar. Kısacası iyi ki vicdanlı güzel insanlar halen var bu koca kâinatta.

Benzer kaynak:

https://evrimagaci.org/savas-psikolojisi-insanlar-baris-icinde-yasamakta-neden-bu-kadar-zorlaniyorlar-8312

 Önceki çalışmalarımı da okuyabilirsiniz:

Enerjide Dışa Bağımlılığı Bitirmek

Editör: Mesude BOZKURT

Genel Yayın Yönetmeni: Elif Ünal Yıldız 

Yorumlar (1)

  1. Yıldız Tek Gamlı
    • 15/06/2024

    Dünyada iyi ve kötü insan olduğunu düşünmüyorum. İnsan iyidir...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Remziye Gül YURT

Annemin deyimiyle yazın tam ortasında, sımsıcak bir ayda bu güzel hayata şehr-i Diyar-ı Bekir’de açtım zeytin karası gözlerimi. Yoğun araştırmalardan sonra ancak kırklı yaşlarımda doğum günümün 17 Temmuz olduğunu öğrenebildim. Bu yüzden burcum aslan mı yengeç mi bilemezdim. Bir yengecin duygusal ruhuna, ailesine, insanlara sevgi ve merhamet ile bağlı anaç kollara sahipken; asla pes etmek nedir bilmeyen aslan pençelerim de vardı. Zorluklar karşısında kükrerken yelelerim savrulurdu rüzgârda. Hayata, zorluklara karşı şikâyet edenlere anlam veremezdim. Bana göre şikâyet varsa çözümde olmalıydı. Sonra sloganım oldu bu felsefem. Şikâyet etmeyi bırak yol ol, ışık ol, rehber ol, kahraman ol! unutma sen öylesine bir rastlantı sonucu burada değilsin, senin bir hayat amacın var, varlığını onurlandır ey güzel insan dedim şikâyet eden herkese. Dilerim bu satırlar insanların bir nebze de olsa dokunur ruhuna. Unutma güzel insan sen bir rastlantı sonucu burada değilsin. Sevgiyle…