Eğitim sistemi nereye gidiyor?

Eğitim sistemi nereye gidiyor?

Eğitim sistemi nereye gidiyor?

Son yıllarda eğitim ve öğretim sistemi ile ilgili birçok değişiklik yapıldı. Fakat yapılan birçok değişikliğin eksileri artılarından çok daha fazla. Örneğin; bir öğrenci başarısız olması durumunda bile bir üst sınıfa geçiyor, bu çok büyük bir sorun. Bu durumda başarılı öğrencilerin aklına şöyle bir soru gelmez mi?

“Madem sınıfta kalmak yok, o halde neden ders çalışıyorum?”
Kaldı ki hiç ders çalışmadan bir üst sınıfa geçmek emeksiz kazanç sayılmıyor mu? Bir öğrencinin hak etmediği halde bir üst sınıfa geçiyor olması başlı başına bir sorun. Bu durumdaki bir öğrenci gelecekte benzer beklentiler içine girmez mi? Eğitim sistemi nereye gidiyor?
Mesele sadece bununla da sınırlı değil. Başka bir sorun da okullardaki kılık kıyafet yönetmeliği. Birçok devlet okulunda serbest kıyafet uygulamasına geçildi. Aynı uygulama bazı okullarda saç ve sakal tıraşı için de geçerlidir. Bu durum aklımıza şu soruları getirmez mi?

  • Toplu taşıma araç şoförleri birinin öğrenci olduğunu anlamak için her defasında kimliğine bakmak zorunda mı kalacak?
  • Bir diğer konu da öğrenciler arasında giydikleri kıyafetler yüzünden zengin-fakir ayırımı olmayacak mı?

    Efendiler; eğitim basite alınacak bir konu değildir. Reform yapılmalı mı? Evet, kesinlikle yapılmalı ama bu reformlar kılık kıyafet serbestîsiyle veya sınıfta kalmayı ortadan kaldırmakla olmamalı. Öncelikle eğitim ve öğretimdeki sorunların tespit edilmesi ve bu sorunlar doğrultusunda reformlar yapılmalıdır. Üstelik bu değişiklikleri yaparken sırf havalı olsun diye adına reform koymaya bile gerek yok.
İlla eğitimde reform yapılacaksa nitelikli eğitim sistemine geçilerek yapılmalı. Zira nitelikli eğitimle ülkeye kaliteli doktorlar, mühendisler, işçiler, çiftçiler ve öğretmenler kazandırılabilir.

Kaliteli iş gücü beraberinde kaliteli üretim getirerek ülkenin refah düzeyi yükselir. En önemlisi de sadece akademik öğretimle yetinmemeli, geleceğimizin teminatı olan çocuklarımıza nitelikli eğitim de verilmelidir.

 Gelişmiş ülkeler sınavlara hazırlık odaklı eğitim programından vazgeçtiler. Bizim de bir an önce bundan vazgeçmemiz gerekiyor. Bunu başarmak için bütün okullardaki eğitim kalitesinin eşit olması gerekiyor. Eğer bunu başarabilirsek; her aile, çocuğunu gönül rahatlığıyla evine yakın okula gönderir.
Dilerim bu sistemin aksayan yönleri ortadan kaldırılıp kaliteli bir eğitim ve öğretim sistemine geçilir.

Gelin eğitime hep beraber gönül verelim…

Editör: Nigar KAYA

Baş Editör: Elif ÜNAL YILDIZ 

Bir Önceki Yazımı Okudunuz mu?

GELİŞEN TOPLUMDA KADININ ROLÜ

Yorumlar (4)

  1. Zafer Değirmenci
    • 20/02/2024

    Mevcut eğitim sistemi tamamen öğretmemek üzerine kurgulanmıştır. Eğitim sisteminin bu şekilde olması egemenlerin işine gelir çünkü onlara cahil yığınlar lazım

  2. Yıldız TEK GAMLI
    • 18/02/2024

    Kesinlikle katılıyorum hocam Gerekirse sil baştan geleceği inşa edeceksek eğitimci ve anne babaları da eğiterek başlamalıyız

  3. Dilek Nazlıoğlu
    • 17/02/2024

    Gerçekten eğitim sistemi ülkemizin kanayan yarası. Üniversite sınavına hazırlanan bir kızım var ama okullar ciddiyetsiz, kılık kıyafet sorunu deseniz kim öğrenci kim değil belli değil. Arkadaşlar birbirini zorbalıyor velhasıl hocam size katılıyorum. Sisteme bir an önce el atılmalı ve çocuklarımıza geleceğini şekillendirebilecekleri bir yönteme geçilmeli.

  4. […] EĞİTİM SİSTEMİ NEREYE GİDİYOR? […]

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yılmaz ALİ

02 Şubat 1974 Gaziantep doğumlu. İlk, orta ve lise eğitimini Gaziantep’te, yükseköğrenimini Atatürk Üniversitesi Turizm ve Otel İşletmeciliği bölümünde tamamladı. İngilizce-Türkçe dillerinde yeminli tercümanlık belgesine sahip olan Yılmaz Ali aynı zamanda Almanca, İsveççe ve Norveççe konuşabiliyor. Biri İngilizce olmak üzere yayınlanmış dört kitabı var. İlk kitabı Ben Soffie, İsveçli bir kadının yürek sızlatan dramını anlatıyor. Ben SoffieSosyal Edebiyat Dergisi tarafından kültürel özeleştiri dalında ödüle layık görülmüştür. İkinci kitabı Hanan Bey ise 1. Cihan Harbi sonrasında Güneydoğu bölgesinde yaşanan Fransız işgalini konu alıyor. Bu eser de Yörük Dostu ödülüne layık görülmüştür. Üçüncü kitabı Kefen Giymiş Kale ise isminden anlaşılacağı üzere Gaziantep kent merkezindeki Fransız işgalini anlatıyor. Bu kitapta Gazi Mustafa Kemal’in Gaziantep savunmasındaki kilit rolü ele alınmıştır. Şahin Bey, Karayılan ve Şehit Kamil gibi ölümsüz kahramanların yanında birçok kahramanımızdan bahsediliyor. Yazarın dördüncü kitabı olan Almancı ise 1964 yılında Almanya’ya çalışmak için giden bir adamın yarım asırlık gurbet yaşamını konu almaktadır. İçinde bolca toplumsal mesajlar barındıran bu eser okur tarafından büyük ilgi gördü. Ayrıca yazarın ilk kitabı olan Ben Soffie İngilizce olarak İsveç’te I Soffie ismiyle yayınlanmıştır. İsveç ve İngiltere’de normal kitap olarak satılan I Soffie başta Avrupa ülkeleri olmak üzere bütün dünyada e-kitap olarak satılmaktadır. Yılmaz Ali Türkiye Yazarlar Birliği üyesidir.