O Kara Gün: 23 Şubat 1944 Waynakh (Nohcho-Ğalğay) Halkının (Sovyet) RusyaTarafından; Soykırım Ve Sürgün Günü

O Kara Gün: 23 Şubat 1944 Waynakh (Nohcho-Ğalğay) Halkının (Sovyet) RusyaTarafından; Soykırım Ve Sürgün Günü

O Kara Gün, 23 Şubat 1944 Waynakh (Nohcho-Ğalğay) Halkının Soykırım Ve Sürgün Günü;

Katil ve diktatör Rus Stalin’in emri ile o kara kış, o insanın kanını donduran günde, o hiç unutmayacağımız ve unutturmayacağımız günde, bir halkın topyekûn bütün fertleri ile birlikte ülkelerinden zorbalıkla; teröristçe, alçakça, zulümle sürgün edilişi gerçekleşti.

Dünyanın kadim halkı Waynakh’lar, insanlık tarihi kuruldu kurulalı yaşadıkları Nakhchiychö (Nakh’ların ülkesi)’den büyük bir zulüm ve vahşetle Sovyet terörist askerlerince direnenlerin acımasızca katledilmesiyle hayvan vagonlarına tıkıştırılarak Sibirya’ya sürgüne gönderildi.

Bir halk topyekûn yok edilmek istendi! Sürgün edilemeyenler ve Kuzey Kafkasya’nın zirvelerinde yaşayan dağlık Nakh’lar, soykırımlarla katledilerek yok edildi! Dünyanın kadim halkı, beyaz ırkın arası Nakh’lar; dünyanın en gözü dönmüş katilleri tarafından kıyıma uğradı!

Direnenler, karşı çıkanlar, terörist Rus askerlerince ve acımasız Sovyet emirlerince kurşun yağmurları ile katledildi. Ayrıca Haybah köyü gib insanları toplayarak ateşte yaktılar! Yaşlılar sürgün edilmeye değerli bulunmadığı için genellikle Rus askerlerince kurşunlandı.

İşte bu kara gün, yirmi üç şubat insanlığın utancı ve insanlık vahşeti olay gerçekleşti.

Ben bizzat bu sürgünü yaşayan ve çocuklar Ruslar tarafından katledilen Alvi Sadu (dedemiz) ile karşılaşma ve ondan bu vahşeti, sürgünü dinledim.

Alvi’nin parmakları da bu kara kışta, Sibirya sürgününde donmuş ve parmak hareketleri işlevini tam olarak yerine getiremiyor. Annesinin sürgünde, çocuklarını duyurabilmek için iki tane patatese; kabanını verdiğini anlatıyor. Ruslar, sürgün sırasında açlıktan ve soğuktan donarak ölenleri; tren ilerlerken trenden aşağıya fırlatmış.

Sürgünü yaşayan Alvi, yaşadığımız sürgünü hiç unutmuyorum diyor. Biz de unutmayacağız!


Alvi;  “Bir sabah Ruslar köyümüze geldi ve bize kutlama olacağını bu nedenle herkesin köy meydanına toplanmasını söylediler.

Biz güle oynaya meydana toplanınca, bize sürgün edileceğimiz ve yarım saat içerisinde bizi kamyonlara bindirerek köyümüzden götüreceklerini duyurdular. Köy halkı şaşkındı, bunun bir şaka olduğunu sandı. Çünkü sürgün edilmemiz için hiçbir neden yoktu. Ruslar, ciddi olduklarını göstermek için ortalığa ateş açtılar.

Durumun vaziyetini anladığımızda; Rusların yine bir kalleşlik tasarladığının farkına varmıştık. Apartopar evimizi, köyümüzü, toprağımızı, atalarımızın bize miras bıraktığı, kutsal vatanımızı, dağlarımızı, özgürlüğümüzü, Daymokh’umuzu (babavatan/atayurt), ülkemiz Nohchiychö’yü geride bıraktı. Bizi önce kamyon kasasına bindirdile, sonra da hayvan vagonlara bindirerek sürgüne yolladılar. Direnenler kurşuna dizildi.”

 Sürgünü yaşayan Alvi Sadu

“Bugün bir halk, koskoca bir ulus tüm fertleri; Stalin’in kararı ile ülkeleri işgal edilerek

anavatanlarından kopartıldı ve sürgüne gönderildi.”

Bu insanlığın utanç gününü
Bugün sürgün günü
Bugün bir halkın topyekûn sürgünü
Bugün yirmi üç Şubat 1944 Waynakh sürgünü

 

Ne Rusların uyguladıkları sürgün bitecek ne Rus işgalleri ne de Rus terörizmi bitecek.  Rus vahşetleri; zaman geçtikçe bu insanlık suçlarına bir yenisini daha ekleyecek bu katiller, eğer ki bu aç gözlü ve emperyalist işgalleri sona ermezse!

Tüm dünyaya, insanlık adına şunu haykırıyoruz!

ARTIK RUS TERÖRİZMİ VE RUS İŞGALLERİ SON BULSUN! ARTIK İŞGAL VE SÖMÜRÜ SONA ERSİN!

Artık bu sömürü sona ersin, artık bu Rus kan emiciliği kahrolsun! Artık bu aç gözlüler yok olsun!

Yaklaşık olarak beş yüz yıldır süren Rus vahşeti ve işgalleri artık son bulsun!

Dölhur dats
Duhur dats
Dits a diyra dats!

Unutmadık Unutturmayacağız!
“Ben o acı dolu günlerin, o insanlık faciası sürgünün çocuğuyum.”

– Rus teröristlerce roket atılarak katledilen Devlet başkanı Covhar Dudayev;

O yılın kışı işte, o yılın
Sivri kama misali
İnsanın bağrına saplanıp da yaşanan
Kışı işte o yılın!

O yılın hiç yazı olmadı ki…
Kanayan yüreğimin yarası kapanmadı ki hiç!
İçimi kavurarak süren o yılın kışı
On üç buzlu ayaza dönüştü
Ve daha bir başka soğudu
Tamı tamına on üç kez!

Sibirya’da dona dönmüş on üç yıl
Saplanır yüreğime on üç kama misali.
On üç yıldan uzun süren, o tam on üç yaraya
Deva olmaz zaman denen sonsuzluk!

“Rus teröristler tarafından katledilen Şair/Devlet başkanı Zelimhan Yandarbiyev,”

Covhar Dudayev gibi; Ne köleliği, ne işgali ne de zulmü asla kabul etmiyoruz!

Rusya devleti işgali sona erdirmedikçe ve işlediği insanlık suçları ve savaş suçları nedeniyle yargılanmadıkça; vahşetin son bulduğunu sananlar ahmaktır!

Şu an hâlâ işgal devam ediyor ve insanlık dışı, insanlık utancı olaylar yaşanıyor.

Kadim Waynakh halkı on binlerce yıldır kimseye boyun eğmedi, yeryüzünde oldukları sürece de dünya buna hep şehitlik edecektir.

23 Şubat o kara gün
O sürgün günü işte bugün!
Vahşetin yaşatıldığı gün
Sürgün edildi bir halk topyekûn!

İlker Bozkurt. 23.02.2024 (Bor/Niğde)

Sürgünün etkileri hâlâ devam etmektedir. Ayrıca bu; Rusların, Waynakh halkına uyguladıkları ilk ve tek sürgün değildir. 

İlker Bozkurt. 23 Şubat 2024 (Bor/Niğde).

Baş Editör:Elif ÜNAL YILDIZ 

Bir Önceki Yazımı Okudunuz mu?

DEMİR YALAYAN YAŞLI KADIN 

 

 

Yorumlar (2)

  1. Bekir SEVİK
    • 28/02/2024

    Türk, ne yapılan iyiliği ne de yapılan zulmü unutmaz. Belki herkes duymuyor; ama Turan Ordusunun ayak sesleri gümbür gümbür geliyor. İşte o vakit korksun zalimler. Kaleminize sağlık İlker bey, çok hassas bir konuya değinmişsiniz.

    • 28/02/2024

    TRT Belgesel de izlemiştim. Ölenleri trenden rast gele atıyorlar. Bahara çıkabilenler yonca yiyerek yaşamlarını sürdürüyor. Bazılarına ise yonca dokunuyor. Çok çok hazin öyküleri vardı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İlker Bozkurt

Yazarımız İlker Bozkurt 20 Ocak tarihinde, Gücüksu'da dünyaya gelmiştir. İlköğretim yıllarından itibaren eline geçen her türlü kitabı okumaya başlamış, bazı öykü ve hikâyeleri o kadar çok tekrar okumuştur ki ezbere bilmektedir. Çocukluk yıllarını köyde geçirdiği için, kitap bulmak da zorluk çekmiştir. İlkokul yıllarındaki hayali, bilim adamı olmaktır...