Kalemin Tarihçesinden Günümüze
- Yazar: Gürkan DAŞKIRAN
- 1 Ağustos 2024
- 81 kez okundu
Herkese merhaba!
Ne ile yazılır kağıda? Ne ile bulaşır tarihe bunca gerekli, gereksiz bilgi? Ne aracıdır kalıcılığa bunların? Yazı kalır demelerine sebep ne? “Kalem” Haydi hep birlikte inceleyim nasıl çıkmış. Eminim benim gibi yazıyla ilgilenenlerin bazıları da merak etmiştir bunu.
Kalemin Kökeni
Dilerseniz önce ‘Kalem’ kelimesinin kökenine bakalım: Kalem kelimesi Türkçeye Arapçadan geçmiştir. Yunanca kamış anlamına gelen “kalamos” kelimesinin Arapçada kalem şekline dönüştüğü düşünülmektedir. Kalem kelimesinin Latincesi pencillus, küçük kuyruk anlamına gelir. Türkçede kurşun kalem anlamında karataş sözcüğü de bulunmaktadır. Rusçada kurşun kalem anlamında kullanılan “karandaş” (карандаш) sözcüğünün Türkçe karataş sözcüğünden geldiği ifade edilmektedir.
Kalemin tarihi yazının tarihinden eskidir. Bunu anlamak için işaret parmağımıza bakmak yeterli olur. Atalarımız duygu ve düşüncelerini toprağa veya kuma, parmakları ile çeşitli şekiller, objeler çizerek anlatmışlardır. Daha sonra Sümerler düzgün tabletlerin üzerine çivi veya sivri objelerle şekiller çizmeye başlamıştır.
Kalemin Tarihçesi
Kimi kaynaklara göre 1565 yılında, bazı kaynaklara göre ise erken 1500 yıllarında Borrowdale Kilisesi, Cumbria, İngiltere yakınlarındaki Seathwaite kentlerinden ilk kalem taslakları ortaya çıkmıştır. Bu taslaklar, koyun işaretleme ihtiyacının bir ürünün olarak ortaya çıkmıştır. Grafitin bu ihtiyaç için son derece saf, sağlam kolayca şekil alabilir olması, kullanılmasında büyük rol oynamıştır.
Zamanla grafit değerlenmiş ve kullanım alanları artmaya başlamıştır. Ancak grafitin bu ilk hali kullanışsız olup çeşitli formlarda etkisini kaybedebilen bir maddeydi. Bunun üzerine grafit yünlerle, daha sonra ise sopalarla kullanılmaya başlandı. Artık grafit giderek kalem halini alıyordu. İlk denemeler, toz haline getirilmiş grafit, kükürt ve antimon kullanılarak yapılan blok kalemlerdi. Yapılarında ahşap kullanılıyordu. Çubuk kalemler artık zararsızdı ve artık grafit zehirli değildi.
Katı grafit için, 18. yüzyılda bilinen tek grafit kaynağı İngiliz Seathwaite Fell madenleri’ydi. Fransa’da, kalem ihtiyacıyla grafit ihtiyacı ortaya çıktı. Ancak Fransa grafit ithalatını gerçekleştiremedi. Bunun üzerine Napolyon’un ordusundan bir Subay, Nicholas Jacques Conte, 1795 yılında kil ve toz grafitin karıştırılıp tahta çubuklarla fırına verilmesiyle oluşturulan kalemler keşfetti. Kil-Grafit karışımının oranları farklı olarak, grafit çubuğun sertlik derecesi de farklı olabiliyordu. Bu yöntemle grafite olan ihtiyaç belli bir miktar azaltılabilmekteydi. Bu yöntem, 1790 yılında kullanılmaya başladı.
İlk ahşap tutakları düşünen İtalyanlar olmuştur. İlk tutaklar çokgen şeklinde olup, grafit ve kare prizma şeklinde bir çubuktan oluşmuştur. Ancak bu kullanışsız kalem üzerinde çalışmalar devam ettirilmiştir. Özellikle bir Trinidad Tabogo’lu çift, Simonio ve Lyndiana Bernacotti adlı iki marangoz, marangozluk parçalarını işaretleme amacıyla ilk modern ahşap çubuklu kalemi geliştirdiler.
Onların geliştirdikleri bu kalem, oval ve daha düz bir kalemdi. Bu taslak ilk olarak ardıç ağacından çukurlu bir çubuk ile yapıldı. Kısa sürede üstün bir teknik ortaya çıktı. İki ahşap arasına bir grafit takıldı ve iki yarısı sonra birlikte yapıştırılmış sopa. İşte bu yöntem, bugün kullanılan kurşun kalemlerin yapılış yöntemini başlatmıştı.
Amerikan devrimine kadar, Amerikan kolonistler kalemleri Avrupa’dan ithal etmişlerdir. Amerika’da ilk ahşap kalemlerin William Munroe adlı bir marangoz tarafından yapıldığı söylenir. Ancak bu, Concord’da ilk kalem tasarımı değildir. Henry Petroski’ye göre, deneyüstüce filozof Henry David Thoreau iyi bir kalemin nasıl yapılacağını bağlayıcı olarak kıl kullanarak keşfetti. Bu buluştan sonra, Thoreau’nın babasından kalan, Charles Dunbar’ın Hampshre’daki 1821 yılında grafit kullanılarak kalem ürettiği fabrikası tanınmaya başlandı.
William Munroe’nun kalem yapımı metodu özenli ama yavaştı. Massachusetts’in Acton şehrinde, Ebenezer Wood isimli bir kalem fabrikası sahibi kalem üretiminin otomatikleşmesi için çalışmalar yürüttü. İlk olarak daire testereler kullandı. Ancak Ebenezer Wood buluşunu patentlemedi. Tekniklerini isteyenlerle paylaştı. Bu kişilerden biri olan Eberhard Faber kalem üretiminde lider oldu.
30 Mart 1858 tarihinde, Hymen Limpman kalem arkasına silgi bağlamak için ilk patent aldı. Kalemi silgiye bağlayan metal halkaya yüksük denir.1862 yılında, Limpman patentini Joseph Reckendorfer’e 100.00 Dolar’a sattı. Joseph Reckendorfer, Faber-Castell’i patent ihlalinden dava etmişti. Ancak 1875 yılında Amerikan Yüksek Mahkemesi, Joseph Reckendorfer’in patentine geçersiz ilanı verdi.
Kalemler için en çok kullanılan ağaç Kızıl Sedir’di. Kızıl Sedir aromatikti ve kesildiğinde kıymık oluşmuyordu. Erken 1900’lerde Kırmızı Sedir malzemesi azalmaya başladı. Çünkü kalemlere duyulan talep sürekli artıyordu. Bunun sonucunda, 1915’te ilk kez mekanik kalem üretimine gidildi. Daha sonra Kırmızı Sedir’e alternatif ağaçlar bulundu.
Mürekkepli çelik kalemler 18. yüzyılın sonlarına doğru, dünyanın çeşitli yerlerinde bulunmuştur. Alonzo Townsend Cross’un 1878 yılında geliştirdiği ve patentini aldığı stilografik kalem ise günümüzün tükenmez kalemlerinin öncüsü sayılır. Cross, yine 1846’da mekanizması bugün bile kullanılan, ilk mekanik aksamlı kurşun kalemi de geliştirmiştir. Mürekkepli kalem olarak kaz tüyü 1000 yıldan fazla kullanılmıştır.
Bunun sebebi çelik kalemler çok sert olduğu için istenilen sonuç elde edilemiyordu. Endüstri Devrimi ile gelişen mekanik yöntemler dolmakalemin üretimini de beraberinde getirdi. Dolmakalemin ucunda bir hava deliği ve üç küçük kanal yer alıyordu. Böylece mürekkep kâğıda damlamıyor ve kalemin ucuna daha kolay gelebiliyordu. Günümüzde de dolmakalemlerde bu mekanizma kullanılır.
19.yüzyıl sonlarında geliştirilen tükenmezkalem ne gereği var diye düşünülerek sadece deneme ile kalmıştır. 1935 yılında gazeteci olan Lazslo Josef Biro baskıda kullanılan mürekkebin gazete sayfalarında hemen kuruduğunu fark etti. Bu mürekkebi, dolmakalemde de denemek istedi, ama yoğun olan bu mürekkep, dolmakalemin ucuna akmıyordu.
Dolmakalemin ucundaki düzeneği değiştirerek buraya bilye yerleştirdi. Bilye her turda aldığı az miktardaki mürekkebi, düzgünce kâğıda geçiriyordu. Daha sonra bu kalemin patentini alarak seri üretime geçti. Bu kalemler Kraliyet Hava Kuvvetleri tarafından da kullanılıyordu çünkü dolmakalem yüksek irtifalardaki basınç değişikliğinde akıtma yapıyor giysileri ve yazıları mahvediyordu. Bilye uçlu bu kalem günümüzde de çok kullanılmaktadır. “Pilot kalem” ibaresi aslında çok eskilere dayanmaktadır. 19. yüzyılın bitiminde, 240,000’den fazla kalem her geçen gün Amerika’da kullanılmaya başlandı. Dünya çapında, her yıl 14 milyonun üzerinde kalem üretilmektedir.
Daktilo ve Klavye
19. yüzyılda kalem ile birlikte başka yazı gereçleri de geliştiriliyordu. Daktilo bunların başında gelir. Daktilonun yerini de zamanla klavye aldı ve günümüzde klavyesiz yazı teknolojisinin üzerinde çalışılmaktadır.
KAYNAKLAR:
https://kalemin-icadi.nedir.org/
Bu yazının bütünü yazarına aittir.
Bir önceki yazımı okudunuz u?
Yazar Gürkan Daşkıran
Editör Ümmü Özçelik
Genel Yayın Yönetmeni: Elif Ünal Yıldız
TeşEkkürler efendim
Harika bir bilgilendirme olmuş ❤️ kaleminize sağlık