HAYRET
- Yazar: Mustafa AĞCAN
- 4 Nisan 2024
- 63 kez okundu

HAYRET!
Gözleri dış dünyaya kapalı fakat iç dünyaya açık biriyle, tam zıddı olan diğer bir kişi farkına varmadan yan yana oturuyorlardı bir bankta. Sıkıcı denecek kadar geçen bir süreden sonra iç dünyasında yaşayan adama sordu yanındaki,
“Gözlerinle dünyaya dokunamamak nasıl bir his acaba?” diye.
Soruyu sormadan, “Acaba onu bu sorumla kırar mıyım?” diye düşündü ama merakına yenik düşmüştü. Ağzından çıkan sorunun, dudaklarını terk edişiyle, yaptığı şeyi bir hata olarak addeddi.
İş işten çoktan geçmişti. Kulaklarına çalınan bu kelimeleri hissedene kadar bankta oturan görme engelli adam, soruyu soran adamın varlığından bihabermişçesine oturuyordu. Soruyu duymasının ardından yüz ifadesinde, yanındaki adamın bekleyişinden daha az bir değişiklik oldu.
İstemsizce kıvırdığı dudaklarında sabitleşen bir ifadeyi birkaç saniye tuttu. Kelimeler, sanki dudaklarında yapışıp kalmıştı. “Hayatında hiç fotoğrafa baktın mı?” diye sordu.
Adam, bu sorunun fazlasıyla saçma olduğunu düşünmüş olmalı ki,
“Fotoğrafa bakmayan insan var mıdır ki bu dünyada?” diye cevapladı.
“Mesela ben, ”diyen görme engellinin cevabını duyunca, yaptığı gafın farkına vardı. Bu adamla karşılaşıncaya kadar her hangi bir görme engelliyle diyaloğa girmediği için yaşadığı bu tecrübesizliğe kızdı.
“Çok özür dilerim, bu hatayı nasıl düzelteceğimi bilmiyorum açıkçası,” diye devam etti.
Görme engellinin yüzünde beliren gülümsemeye daha da hayret etti.
“Ben bu konuyu bu kadar ciddiye almışken nasıl oluyor da bu kadar hafife alıyor?” diye düşündü.
“Fotoğraf sorusunun amacı, sana gaf yaptırmak değildi,” diye devam etti görme engelli.
“Her hangi bir manzaranın fotoğrafını eline alıp o manzaranın gerçeğiyle karşılaştırırsan, demek istediğimi anlarsın.”
“Tamam da ikisi de aynı manzara değil mi nasıl bir fark olacak ki?”
“O fotoğrafı yüzyıllarca elinde tutsan dahi, manzara hep aynıdır ama gerçek manzarayı izlediğinde, onun mevsimler geçtikçe değişikliğe uğradığını, bazen güzelleşip, bazen de çirkinleştiğini görürsün. Demek istediğim, fotoğraf, gözün kendisi, gerçek manzara ise beyindir. Görmek için sadece gözünü kullanırsan, hep aynı manzarayı görürsün. Beyninle görmeyi başarıp gözüne olan bağımlılıktan kurtulursan, değişen manzaraları ve farklılıkları da görürsün.” dedi ve devam etti.
“İşte biz, gözümüzle göremediğimiz için beynimizle görüyoruz, bize anlatılan şeyleri, beynimizin kabiliyetini kullanarak, normal gözden daha kapsamlı ve farklı müşahade ediyoruz.”
“Peki, ben de sizin gibi olabilir miyim?” diye sordu.
“Deneyip görmek lazım.”
“Nasıl deneyebilirim ki?”
“Bir kere daha karşılaşırsak onu da o zaman anlatırım.” dedi görme engelli ve onu götürmek için gelen arkadaşının koluna takılıp, uzaklaştı oradan…
Mustafa AĞCAN
Editör: Nigar KAYA
Baş Editör: Elif ÜNAL YILDIZ
Diğer Yazılarımı Okudunuz mu?
https://fisildayankalemler.org/hatam/