Tahammülsüzlük

Tahammülsüzlük

Tahammülsüzlük

Ne zamandan beri tahammülümüz tükendi biliyor musunuz? Doyumsuzluğa ulaştığımız, ulaştırıldığımız zaman. Tabii burada biraz kuşak farkından söz edeceğim çünkü kıyaslayabilmemiz için mutlaka bu konu üzerinden yürümemiz gerekecek.

 Bizim kuşağın tahammül sınırları çok fazlaydı çünkü tahammül etmemiz gereken o kadar çok şey vardı ki. Mesela sabretmemiz, katlanmamız gereken sınırsız yokluk. Fakir edebiyatı yapmak istemem ancak gerçekten tahammül etmek için yokluğun yollarından geçmek gerektiğini düşünüyorum.

Çünkü günümüzdeki tahammülsüzlüğün en büyük sebebi hazıra ve teknolojinin verdiği hıza alışmamızdan kaynaklı.

 Evet, çocuk yaşlarımızda mesela bir ayakkabımız olurdu ve babamız bunu kullanmamız için en az sekiz ay süre verirdi. Kahvaltı soframızda zeytin varsa peynir olmaz, peynir varsa tereyağı olmaz, yumurta varsa hiçbiri olmazdı.

Hastanede, postanede, bankada sıramızı sabırla beklerdik çünkü o günlerde müşteri değil, çalışan insanların sözü geçerdi. Onlara saygı duyulur ve onlardan gelecek bir uyarıdan, deyim yerindeyse aklımız çıkardı.

Utanırdık rencide edilmekten. Şimdilerde sıranın geç gelmesinden yakınan insanlar, doktorlar dâhil tüm çalışanlara hakaret ve şiddetle karşılık veriyor. Özgüven zannettiği saygısızlığı daha sonra övünerek anlatıyor.

En çok kavga edilen yerler trafik, hastaneler, sağlık ocakları. Doktor cinayetleri,  hatta ve hatta öğretmenlere kalkan eller. Bankalar bir nebze sakin. Çünkü günün sonunda alacakları para yumuşatıyor gönülleri.

 Ne kadar maddiyatçı bir nesil olduk. Çocuklarımıza sevgi, saygı ve vicdan aşılamayı ne çok unuttuk. Sonra da tahammülsüz sabırsız yetiştirdiğimiz evlatlardan yakındık.

Sizin işiniz olduğu esnada, elektrikler kesilemez, internet bağlantısı kopamaz, çocuğumuz öğretmen tarafından uyarılamaz. Çünkü biz en yücesi, en zengini, en kıymetlisi ve özgüvenliyiz ve öyle de evlatlara sahibiz değil mi?

Oysa o çocuklar büyüdüğünde ilk tahammülsüzlük yapacağı ve hayatından çıkaracağı insanlar anne ve babası olacak bunu bilmiyorlar.

Anlamadığım şu; bizim anne babamız bizi kötü mü yetiştirdi de çocuk yetiştirme yöntemlerini değiştirdik? Oysa tüm cümlelerimize “Bizim zamanımızda diye başlayıp kendi eserlerinize hicivler diziyoruz.

Bizim zamanımızda her şey çok güzeldi çünkü bizi anne babalarımız, çocuklarınızı siz yetiştirdiniz. İşte fark tam olarak bu.

Evet, teknoloji hızımızı artırdı, saatlerce yol gitmek, saatlerce reçete beklemek zorunda kalmıyoruz ama kimsenin yan bakışına neden tahammül etmiyoruz bilmiyorum.

Aslında tahmin ediyorum ve özet geçmek istiyorum. Doğal olmayan, içinde ne olduğu belirsiz gıdalar, teknolojik aletlerden yayılan sinyaller ve yanlış yetiştirilme.

Biliyoruz ki çocukları artık çoğunlukla biz değil, televizyon, telefon ve arkadaş çevresi yetiştiriyor. Artık kendinize çeki düzen verme ve çocuklarınızla ilgilenme zamanı gelmedi mi?

 

Nigar KAYA

Baş Editör: Elif ÜNAL YILDIZ

Diğer Yazılarımı Okudunuz mu?

https://fisildayankalemler.org/18-mart-canakkale-zaferi-ve-sehitleri-anma-gunu/

 

Yorumlar (7)

  1. Semiray Sezgin
    • 7/01/2024

    Sabır ve şükür çocuklara öğretilmeli, nezaket ve görgü hepimize lazım

  2. Yıldız Gamlı
    • 4/01/2024

    Günümüzün özeti kalemine yüreğine emeğine sağlık

  3. Neşe Atakan
    • 27/12/2023

    Cok önemli bir konuya değinmişsiniz.Ne yazık ki günümüzde gençler genelde bencil çoğunda empati ve saygı yok..Akıllı telefonlar İnternet ve medyanın yanlış kullanımı çok olumsuz etkiliyor .Bu yüzden kontrol raydan çıkıyor..Tartışılması ve çözüm üretilmesi gereken önemli bir konu ..tebrik ederim çok güzel bir yazı olmuş

  4. Elif İsakoca
    • 27/12/2023

    Çok doğru bunun korkusunu eşimle beraber o kadar çok yaşıyoruz ki o yüzden herşeyi dengede götürmeye çalışıyoruz .Çocuklarımızın üzerine çok düşmemizin sebebi galiba anne babalarımızın bize yaptıkları hataları bizde onlara yapmayalım bir yanları eksik olmasın geride kalmasınlar isteği.Sevildiklerini bilsinler dışarıda yaşadıkları sıkıntıları evde unutsunlar bu bizim içinde geçerli.Bizim yapmaya çalıştığımız ise odalarına kapanmasınlar bizimle takılsınlar bizde onlara ayak uyduralım bizimle sohbet edebilsinler görüşlerini düle getirsinler bizde uygun yollarla kırmadan anlatalım öğretelim ,din ile ahlak ile yollarında ilerlesinler

  5. Elif İsakoca
    • 27/12/2023

    Çok doğru bunun korkusunu eşimle beraber o kadar çok yaşıyoruz ki o yüzden herşeyi dengede götürmeye çalışıyoruz .Çocuklarımızın üzerine çok düşmemizin sebebi galiba anne babalarımızın bize yaptıkları hataları bizde onlara yapmayalım bir yanları eksik olmasın geride kalmasınlar isteği.Sevildiklerini bilsinler dışarıda yaşadıkları sıkıntıları evde unutsunlar bu bizim içinde geçerli.Bizim yapmaya çalıştığımız ise odalarına kapanmasınlar bizimle takılsınlar bizde onlara ayak uyduralım bizimle sohbet edebilsinler görüşlerini düle getirsinler bizde uygun yollarla kırmadan anlatalım öğretelim ,din ile ahlak ile yollarında ilerlesinler

  6. Mahmut Şimşek
    • 27/12/2023

    Merhaba ve teşekkürler.

  7. Tayfun
    • 27/12/2023

    Gerçekten çok doğru tespit 👏👏

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Nigar KAYA

Doğma büyüme Çankırılıyım. İlk Orta Lise eğitimimi Çankırı'da gördüm. Anadolu Üniversitesi Laborant ve Veterinerlik bölümünü bitirdikten sonra Atatürk Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi Acil Afet Yönetimi Lisans bölümünü tamamladım. Halen Yeni Medya ve Gazetecilik bölümünde okumaktayım. Hemşireyim, hemşirelik mesleğim yanında Yazar-Şairim ve Editörlük yapıyorum. Bir çocuk annesiyim. Oğlum Hukuk Fakültesi son sınıf öğrencisi.