SİNDİRELLA’NIN ORTOPEDİK AYAKKABISI

SİNDİRELLA’NIN ORTOPEDİK AYAKKABISI

SİNDİRELLA’NIN ORTOPEDİK AYAKKABISI

Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, mevsimlerden kış, aylardan şubatmış. Sıcacık sobanın başında masalsı bir akşammış. Sobada kavrulmuş lezzetli mi lezzetli sağlıklı mı sağlıklı mis gibi fındık, fıstık yiyerek sohbet edilirmiş.

Evlerden birinde al yazmalı, güler yüzlü Elif Nine torunlarını başına toplamış bir taraftan kazak örerken bir taraftan da onlara masal anlatıyormuş.

 

Bugün sıra külkedisi Sindirella’nın biraz üzücü biraz da güzel masalındaymış. Hiç masal anlatılır da onunla hayale dalınmaz mı? Meraklı meraklı sorular sorulmaz mı? Bizim afacanlar da ninesi masalı anlatırken onu soru yağmurunda sırılsıklam etmişler.

Sindirella’nın babası onu sevmiyor muymuş? Üvey anneler hep kötü mü olur? Neden kızlar hep çalıştırılır? Başka kardeşleri yok muymuş onu neden korumamışlar? Külkedisinin adı neden böyleymiş?

Afacanlar “Durun yavrularım daha masal bitmedi.” dese de Elif Nine’yi dinlemezlermiş. Hiçbir masalı olduğu gibi bellemezlermiş. Hoş masalların amacı da çocukların hayal dünyasını zenginleştirmekmiş ama bizimkiler düşlerin ultrasını kurarlarmış. Hülyalarında masal ülkelerinde gezer, Dedem Korkut’la güreş tutar, şövalyelerle kılıç sallar, korsanlarla define çıkarırlarmış.

Ninem masalını bildiği gibi anlata dursun. Minikler masalı hayallerinde kendi zamanlarına göre uydurmaya çoktan başlamışlar. Bu defa da Sindirella’yı kurtarmaya ve bir türlü sırrı çözülemeyen ayakkabının gizemini halletmeye karar vermişler.

Sindirella’nın kardeşleri prensin davetlisi olarak baloya gitmişler. Onu ise yanlarında götürmek istememişler. Çünkü onun bir ayağı biraz kısaymış ve aksayarak yürüyormuş. “Bu ayağınla sen nasıl dans edeceksin, bizi komik duruma düşüreceksin.” diye onunla alay ederek “Sen evi bekleyedur.” demişler. Yanlarında götürmeyi kabul etmeyince ona bir kıyafet de hazırlatmamışlar.

Sindirella zaten prensin balosuna gidemeyeceği için çok üzülüyormuş ama onlar gidince içini bir hüzün kaplamış. Öyle bir ağlamaya başlamış ki ne kadar uğraşsa da bir türlü kendini susturamıyormuş. O ağladıkça etrafındaki otlar, ağaçlar, böcekler hepsi onunla beraber ağlamaya başlamış. Bu kadar çok ağlama sesi ormanın en derinliklerine kadar ulaşmış.

Ormanın en gizemli yerinde yaşayan dahi bir bilgin varmış. Bu ağlamanın nedenini araştırmak için yanındaki dronlardan birini havalandırmış. Seslerin başladığı yeri ve Sindirella’yı kolayca bulmuş. Uçan arabasına binerek onun yanına gelmiş. “Güzel kız neden bu kadar sesli ve içli ağlarsın? Söyle de bir çözüm bulalım.” demiş.

ORTOPEDİK AYAKKABI

Sindirella ağlamaklı ve zor anlaşılan bir sesle bilgine olan biteni anlatmış. Bilgin, kızın ayağını muayene etmiş. Ne yapabilirim diye biraz düşündükten sonra aklına bir çözüm yolu gelmiş.

Kızın ayağının röntgenini çekip ölçüsünü almış. Ona özel ortopedik bir ayakkabı tasarlamış ve üç boyutlu yazıcıdan yazdırmış. Ayakkabıyı ayağına giydirince Sindirella normal insanlar gibi yürümeye başlamış.

Bundan sonrası için zaman makinesini kullanıp yirmi birinci yüzyılın en güzel elbise, çanta ve takılarından almış. Sindirella’yı saraya ve baloya yetiştirmiş. Gerisi malum.

Bu kadar farklı tarz giyinen, baloya gelebildiği için mutlu mutlu gülümseyen bir kızı kim fark etmez. Prens ve tüm davetliler ona bakıyor; kim olduğunu, nereden geldiğini ve nasıl bu kadar güzel giyindiğini merak ediyorlarmış. Gece boyunca hiçbir şey öğrenmeyi başaramamışlar. Prens onunla dans ederken zaten başka kızları hiç görmemiş.

Bilgin onun sorun olmadan geri dönebilmesi için koluna ayarlanmış bir zaman saati takmış. Balonun bitiş saati olan on iki gelince evinde olacakmış. Sindirella dans ederken saatin nasıl geçtiğini fark etmemiş. Daha prensle iyice konuşup anlaşamadan hatta daha kim olduğundan bile bahsedemeden süre doluvermiş.

Hikâyenin gerisi malum. Mesele kalmamıştı. Ayakkabının neden hiçbir genç kızın ayağına uymadığının tek açıklaması bu olabilirdi zaten. Afacanlar meseleyi çözmüş olmanın rahatlığıyla çerezlerini yemeye, ıhlamur çaylarını içmeye devam ediyorlardı.

Elif nine ise onların uydurduğu yeni masalı akıl sır ermez şeylermiş gibi dinliyor ve onlara söyleniyordu: “Çocuklar yine benim kafamı karıştırıp masallarımı alt üst ettiniz. Dediklerinizden bir şey anladıysam Arap olayım. Size masal anlatmak, deveye hendek atlatmaktan daha zor…”   

Daha önceki yazılarımı da okuyabilirsiniz:

ALAATTİN’İN SİNİRLİ LAMBASI

ALAATTİN’İN TUTUMLU LAMBASI

Editör: Mesude Bozkurt

Genel Yayın Yönetmeni: Elif ÜNAL YILDIZ 

Yorumlar (3)

    • 14/08/2024

    Klasik masallara modern gönderme

  1. Ayşe
    • 31/05/2024

    Güzel bir hikaye olmuş. Kaleminize sağlık

  2. Ayşe
    • 31/05/2024

    Çok güzel bir hikaye olmuş.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Ümmü ÖZÇELİK

Fisildayankalemler.org Editörü ve Yazarı 1973 Antalya, Akseki doğumlu. Antalya Merkezde Naciye Havva Manav Uşak İlkokulunu bitirdi. İlkokuldan sonra Hafızlık yaptı. Ortaokul ve liseyi İstanbul’da okudu. 1999 Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesinden mezun oldu. 2015 yılında Süleyman Demirel Üniversitesi Hadis Anabilim dalında yüksek lisansını tamamladı. 2008- 2017 yılları arasında Diyanet İşleri Başkanlığında Vaiz olarak çalıştı. 2023 yılında AÖF Sosyal Medya Yöneticiliği bölümünü bitirdi. Türkiye Yayıncılar Birliğinin editörlük ve lektörlük eğitimlerine katıldı. Evli ve üç çocuk annesi. Şu anda kitap yazmanın dışında öğretmenlik ve editörlük yapıyor. Her çocuğa sorulan “Ne olmak istiyorsun?” sorusuna hiç düşünmeden: “Yazar olmak istiyorum.” diye cevap vererek çıktığı yolculuğu devam ediyor. Yazar olarak mottosu; “Yazıyorsak bir sebebi var.” Yayımlanmış olan beş adet çocuk kitabı var. İlk yayınlanan kitabı Karınca süpürgesi. Hayvan sevgisi merhamet ve empati duygusunu yoğun olarak işlediği bir eser. Çocuklar günümüzde daha çok fantastik öğeleri olan hikayeleri okumayı tercih ediyor. Karınca Süpürgesi, Sinek Kurtarma Operasyonu gibi hikayeler okuyanlara çok fantastik geliyor. İkinci kitabı Üç Güzeller ise günleri sürekli değişen dini bayramların ve bunun nedeni olan Kameri (Ay) Takvimin anlatıldığı bir eser. İçinde bol bilgi olsa da kurgunun içinde olduğundan dolayı merakla kendini okutuyor. 8-12 yaş çocuklara hitap eden bu eseri her yaştan okur çok seviyor. Üçüncü kitabı Gizem’in Bereket Hazinesi ise oyun, eğlence ve macera ile çocuklara sofra adabını ve görgü kurallarını anlatıyor. Aynı zamanda seri olarak devamı da olan bu kitabın baş karakteri Gizem, adı gibi gizemli, meraklı ve sevgi dolu bir karakter. Dördüncü kitabı Gizem’in Cennet Hazinesi ise maceranın ikinci kitabı. Bu kitapta Gizem çocukların çok merak ettiği cenneti ve oraya gidebilmenin yollarını araştırıyor. Tabii ki yine oyunlarla. Beşinci kitabı Beş Güzeller -İnsanlık Treni- ise peygamberlerden ve onların önemli özelliklerinden, evrensel mesajlarından bahsediyor. Esma Öğretmen, meraklı öğrencileri ile birlikte bu konuyu araştırıyor. Üç Güzellerden tanıdığımız eğlenceli karakterler yine bizimle birlikteler.