Nereye Gidiyoruz

Nereye Gidiyoruz

Nereye Gidiyoruz?

Farkında mısınız?

Zaman çok çabuk ve boşa geçiyor. Dünyanın sahte büyüsüne,kendimizi kaptırmış gidiyoruz. Ne değer yargımız kalmış ne amel ne Allah korkusu ve iman.

Sona gelmişiz ama farkında bile değiliz. Yaşantılarımız baştan sona kaos,tek derdimiz maddiyat ve gösteriş. Dostluklar bitmiş, çıkar ve sahte tebessümler almış yerini.Gözleri ve kalpleri haram bürümüş…

Attığımız her adım,günaha dönüşmüş.Birbirimize haram yolları hoş gösterip önerir olmuşuz…

Ama ne yazıkki her şeyin farkında olduğumuz halde hiçbir şeyin farkında değilmişiz gibi davranıyoruz…

Dini duygular, sadece dini terimler olmuş nereye gidiyoruz.Ve gerçekten bunun için mi geldik dünyaya .Geliş amacımıza ne kadar uygun yaşıyoruz.Geliş gayemizi ve amacımızı kim unuturdu bize?…

Acaba,Allah c.c sadece dara düştüğümüzde anmak için mi var?…

Yoksa isteklerimizi karşılamak için zaman zaman O’na yaptığımız duygu sömürüleri için mi? Ne zaman uyanacaz bu sahte rüyadan…

Acaba uyandığımızda çok mu geç kalmış olacağız?

Yoksa uyanmadan mı bitecek bu rüya?

İçine sıkıştığımız, hareket dahi edemediğimiz bu düzeni biz mi istiyoruz? Günahın ve küfrün gönüllü askerleri miyiz yoksa. Günümüzün yüzbin de kaçını Dünyaya geliş amacımıza uygun geçiriyoruz?

 

Hiç bir zaman dolduramadığımız içimizdeki boşluğun gerçekte iman boşluğu olduğunu bildiğimiz halde, neden bunun farkında değilmiş gibi yaşıyoruz?

Kendimiz bu kadar boşluk içindeyken ne hakla çok rahatlıkla başkalarını yargılayıp yerden yere vuruyoruz?

Ne zaman kendimiz olacağız?

 Yaşlanıp bizim için her şeyin artık boş olduğunu ve sonun çok yakın olduğunu hissettiğimizde mi? 

Bu sizcede çok geç olmaz mı? 

O zaman neden bekliyoruz?

 Yoksa hala kendi kendimizi avutmamız devam mı ediyor?

Hepimizin korkuları var…

Ama asıl korkmamız gerekenden korkmuyoruz.

Hepimizin sevdikleri var.Ama asıl sevmemiz gerekeni sevmiyoruz.

“O” bize yaklaştıkça biz kaçıyoruz.Kalbimizde kalan “O” (c.c.)yumuşaklığın tamamını söküp almadan,hala şansımız varken ve başımıza bir felaket gelmeden neden af dileyip,sana döndük Ya Rabbim! Gerçeği gördük demiyoruz…

Yoksa yaptıklarımızdan mı utanıyoruz…

O’nun (c.c.)Bizi affetmeyeceğinimi düşünüyoruz…

Hayır emin olun:”AllahüTeala” (c.c.) Sizi ve bizi bütün hatalarımıza rağmen hala çok seviyor.Ve bizden pişman olduğumuzu gösterecek şeyler bekliyor…

Ne kadar küçük çıkarlarımız için O’nu unutsakta;”O” bizi asla bi saniye bile unutmuyor. Ve hala bizde umudu var…

Ama ne yazık ki biz gene nankör olmaya devam ediyoruz…

Hayatımızı kendimiz yönettiğimizi zannedip kazandıklarımızın, aklımızın ve güzelliğimizin kendi kabiliyetimiz ve becerimiz olduğunu zannediyoruz…

Bize verilen rızkın yaratanla hiçbir ilgisi yokmuş gibi davranıyoruz…

Hiçbir peygamberin ve padişahın yaşamadığı lüksü yaşıyoruz…

Kışın ortasın da yaz meyvesi,yazın ortasında kış meyvesi bulabiliyoruz..

 Sıcak yuvalarımız eşlerimiz çocuklarımız var. İstediğimizi istediğimiz saatte yiyip içiyoruz…

Ama bunları bize sağlayana şükür bile etmiyoruz…

Ne oldu da bu kadar kör ve nankör olduk?

Neden hayallerimizi hep dünya süslüyor?

Yoksa cennete ve cehenneme olan inancımızı mı kaybettik…

Bize nelerin günah nelerin sevap olduğu öğretilmedi mi? 

Ya da dünya gerçekleri unutturacak kadar tatlı mı geldi?

Bence artık karar vermemizin zamanı geldi … İşin sırrı incinmemek ve incitmemektedir… İncitmemek için kendimizi belki tutabiliriz ama incinmemek zor iş tabii ki… Ama unutmayın tövbe kapısı açıktır ve bir an önce kendimizi düzeltelim…

Yarın geç olabilir.

Haydi,kendimizi bilmeye,haddimizi bilmeye,değerlerimizi,insanlığımızı bilmeye.Dünyaya geliş gayemizi bilmeye.

Kendini bilen Rabbini bilir sırrına ermeye. 

Al-i İmran Suresi, 103:

 

“Hep birlikte Allah’ın ipine (kitabına, dinine) sımsıkı sarılın. Parçalanıp ayrılmayın. Allah’ın üzerinizdeki nimetini düşünün. Hani siz birbirinize düşmanlar idiniz de O, kalplerinizi birleştirmişti. İşte O’nun (bu) nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz. Yine siz, bir ateş çukurunun tam kenarında iken oradan da sizi O kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini böyle apaçık bildiriyor ki, doğru yola eresiniz.”

O zaman HAYDİ TÖVBEYE….

Yeniden Kendimiz olmaya.

İnsan değişirse dünya değişir.

Tövbe değişmek,geçmişe silgi çekip yeni bir başlangıç yapmaktır.

Rabbim bizi gafletten uyananlardan,Kendine layık kul,Habibi’ne layık ümmet olabilmeyi nasip eylesin.Amin.

 

Aziz AZİZYAN 

Baş Editör: Elif ÜNAL YILDIZ 

Bir Önceki Yazımı Okudunuz mu?

RUH VE BEDEN SAĞLIĞI 

ALLAH GÜZELDİR VE GÜZELLİKLERİ SEVER 

 

Etiketler:

#din #inanç #tövbe

Yorumlar (3)

  1. Bekir SEVİK
    • 27/02/2024

    Kaleminize sağlık

  2. […] https://fisildayankalemler.org/nereye-gidiyoruz/ […]

  3. Zeynep
    • 26/02/2024

    Keyifle okudum kalemine sağlık

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Aziz AZİZYAN

20/11/1975 Van doğumluyum. İlk ve Orta dereceli eğitimimi Van'da yaptım. Liseyi, Tekirdağ Çorlu'da okudum, üniversiteyi Azerbaycan Bakü Devlet Üniversitesi Veteriner Hekimlik bölümünde okudum. Tekrardan Van'a geldim. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Spor Akademisi'ni bitirdim. Üç kız çocuk babasıyım. Eşimi Van depreminde kaybettim. Şu an Ruhsal Bakım ve Şifa Uzmanlığı, aynı zamanda Yaşam koçluğu yapıyorum. Yıldızname Bakımı da yapıyorum. İlmimi 123 yaşındaki babaannemden aldım. Şu an Manisa'nın Akhisar ilçesinde yaşamaktayım.