Dil, Türümüzün İnsanlaşmasında Belirleyicidir
- Yazar: Doğan KARAAĞAÇ
- 8 Nisan 2024
- 46 kez okundu
Dil, Türümüzün İnsanlaşmasında Belirleyicidir.
Sevgili okurlar bugünkü yazımda dil üzerine sizlerle sohbet etmek istiyorum.
Bugünkü insanın ilk atası olan düşünen- zeki insan (Homo Sapiens) günümüzden takriben yetmiş bin yıl önce diğer akrabaları olan insan türlerinden farklılaşmayı “dil” yeteneğini geliştirmesine borçludur.
Dili geliştiren Sapiens bugünkü gelişmişlik durumuna ulaşırken yakın akrabaları olan Neandertal, Erektus, Denisova, Soloensis, Ergaster, Rudolfensis ve Floresiens insanları yaşama tutunamayıp yok olup gitmişlerdir.
Dil türümüzün bu güne ulaşmasını sağlarken aynı zamanda bugün de düşünme biçimimizi ve dolayısıyla yaşamımızı belirlemeye devam etmektedir.
Kullandığımız sözcükler, kavramlar, bilebildiğimiz kavram ve sözcük sayısı, gündelik sözcük kullanımımız bizim insan olarak çapımızı (ufkumuzu, düşünme ve hayal gücümüzü, değerlendirme ve muhakeme gücümüzü ) belirler.
Hominid familyasından biri olan Sapiens, dili geliştirmekle büyük bir nitel sıçrama yapmıştır. Çünkü bu yetenek insanlaşmanın temelini oluşturacak ve bunun üzerinde bilişsel devrim gelişecektir. Dil sayesinde gelişen iletişim ve düşünme biçimleri bilişsel devrimi ifade ederken bu devrim çok sayıda Sapiens insanının birbirini anlamasını, ilişki kurmasını ve bir arada-birlikte hareket etmesini sağlamıştır.
İşte bu, bir arada olabilmek, birlikte hareket edebilmek, anlaşabilmek, tecrübeyi ve bilgiyi bir ötekine aktarabilmek toplum olmaya giden sürecin zeminini oluşturdu.
Bu zemin üzerinde değişik coğrafyalara dağılmış bulunan Sapiens farklı diller geliştirdi ve farklı diller farklı ruhsal ve zihinsel düzeyler demek olan farklı toplumlara evrildi.
Dil sayesinde oluşturulan mitolojiler, masallar, hikayeler, yalanlar ve dedikodu kültürü insanın eğitiminin ve düşünce örüntülerinin gelişiminin temel kaynakları oldular. Gittikçe dinsel ekoller, halk, millet ve ulus gibi soyut ama birleştirici kavramlar geliştirildi ve bu birleştirici kavramların yarattığı ruhsal şekillenmeler üzerinde, devletler, büyük imparatorluklar var olabildiler. Bütün bu soyut kavramlar ancak dilin sağladığı ana zemin üzerinde var olabildi.
Dil ile anlaşan canlı sadece türümüz değildir. Birçok hayvan türü de sınırlı ve basit dille anlaşma ve iletişim kurma yeteneğini geliştirmiştir. Ancak çok sınırlı düzeydedir. Türümüzün bu konudaki becerisi yetmiş bin yıl boyunca sürekli artan ve yükselen bir çizgi oluşturmuştur.
Başlangıçta beş on sözcük geliştiren Sapiens her geçen gün yeni yeni sözcükler geliştirerek bu günkü dil düzeyine ulaşmıştır. Hayvanların evcilleştirilmesi becerisi ile oluşan hayvancılık ve bitki ekimi ile başlayan tarım iş kolu ile yeni bir zirve yapan dilsel gelişme son dört- beş yüz yılda gelişen bilimler sayesinde, sanayi atılımı ile on kat daha genişleyerek yüzbinlerce yeni kavram ve sözcüğü kendine katarak kartopu gibi büyüyerek yol almaktadır.
Aşağı yukarı beş yüz yıl önce başlayan bilimsel devrimler süreci geri dönülemez şekilde, türümüzü gezegenin en güçlü canlı türüne ulaştırmış bulunuyor. Bu güçlü olma durumu dil ile başlayan bilişsel beceri ve düşünme yeteneğinin doğrudan bir sonucudur.
“Dil”in günümüzde her bir bireyin düşünce yapısı üzerinde doğrudan etkilerini ve şekillenmemizi nasıl sağladığını, ikinci makalemde ele alacağım.
Yeni yazılarda buluşmak üzere.
Doğan Karaağaç
8 Nisan 2024
Editör: Nigar KAYA
Baş Editör: Elif ÜNAL YILDIZ
Yazarın Diğer Yazılarını Okudunuz mu?
KAVRAMLARIN BÜYÜSÜ VE KAOTİK TOPLUM GERÇEĞİMİZ
Hocam dil bilimin doğuşu da olmalı devamında 3. ek olarak... Bilginize emeğinize kaleminize sağlık ❤️