Anadolu’lu Noel Baba
- Yazar: Murat Çatal
- 19 Aralık 2024
- 61 kez okundu

Gelin, Noel Baba’nın, Noel Ağacı’nın ve Hatta Sünnet Ritüelinin Kökenine Yolculuk Edelim
Hiç düşündünüz mü, bugün dünyanın dört bir yanında kutlanan Noel’in ve ona eşlik eden geleneklerin ilk tohumları nerede atıldı? Noel Baba’nın sevimli hikâyesi, süslenmiş çam ağaçlarının büyüleyici görüntüsü ya da sünnet gibi köklü ritüellerin nasıl başladığına dair bir fikriniz var mı? Gelin, bu üç unsuru, tarihin derinliklerinden çıkarıp günümüze nasıl ulaştıklarını hep birlikte inceleyelim. Bu yolculukta sizi şaşırtacak birçok ayrıntıyla karşılaşacağınıza eminim.
Başlangıcı Noel Baba ile yapalım. Bugün hepimizin tanıdığı, kırmızı beyaz kostümü ve güler yüzüyle çocukların kalbini kazanan Noel Baba, aslında Anadolu topraklarından dünyaya yayılmış bir figür. Antalya’nın şirin ilçesi Finike’de yaşayan Nikolaos isimli bir ermiş, Noel Baba efsanesinin gerçek kahramanı. Nikolaos, eşeğiyle köy köy dolaşır, ihtiyaç sahiplerine yardım eder ve çocuklara hediyeler dağıtırmış. Bugünkü Noel Baba’nın aksine, o dönemde kızağı değil eşeği, şık kırmızı kostümü değil daha sade bir giysisi vardı.
Peki Noel Baba’nın modern görünümü nasıl oluştu dersiniz? Hemen belirtelim, Coca Cola’nın bu konuda büyük bir etkisi var. Yirminci yüzyılın başlarında, şirket Noel Baba figürünü reklamlarında kullanmaya karar verdi ve bu figürü bir sanatçı olan Haddon Sundblom yeniden tasarladı. Ancak bu, kırmızı kostümün tamamen Coca Cola’ya ait olduğu anlamına gelmiyor. Aslında Nikolaos, Orta Çağ’dan itibaren kırmızı pelerin ve uzun sakallarla tasvir ediliyordu. Coca Cola, yalnızca bu eski figürü modernize ederek dünyanın dört bir yanında tanınan bir sembol haline getirdi.
Noel Baba’nın hikâyesinden Noel ağacına geçelim. Bugün süslediğimiz çam ağaçlarının kökeni de yine Anadolu’ya dayanıyor. Efsane, Tanrıça Kibele ve sevgilisi Attis’in trajik bir hikâyesine bağlı. Attis, sadakatsizliği yüzünden Kibele’nin öfkesine maruz kalır. Bu öfkenin getirdiği pişmanlıkla Attis kendini hadım eder ve akan kanından bir çam ağacı filizlenir. Çam ağacı, o günden itibaren yeniden doğuşun, baharın gelişinin ve yaşamın sürekliliğinin sembolü haline gelir.
Eski Anadolu’da, çam ağacı etrafında düzenlenen törenler bir gelenek haline gelmişti. Mart ayının sonunda, gece ile gündüzün eşit olduğu günlerde rahipler çam ağacını süsler ve tanrıçaya adaklar sunardı. Çam ağacı, o dönemde Attis’in kanından doğmuş bir kutsal varlık olarak görülüyordu. Ancak bu törenler zamanla değişime uğradı. Pagan geleneklerinden Hristiyan dünyasına geçen çam ağacı süsleme ritüeli, daha masum bir forma büründü. Bugün çam ağacına takılan süslerin ardında, o eski ritüellerin bir yansıması var: Yeniden doğuşun ve bereketin sembolleri.
Son olarak sünnet ritüelinin kökenine bakalım. Belki bu sizi şaşırtacak ama sünnet de aynı hikâyeden türemiş bir gelenek. Eski Anadolu’da Kibele’ye adanan rahipler, tanrıçaya olan bağlılıklarını göstermek için kendilerini hadım ederdi. Bu ritüelin temelinde, akan kanın toprağı bereketlendirdiğine ve doğanın canlanmasına vesile olduğuna dair güçlü bir inanç vardı. Kan, hayatın kaynağı olarak görülüyordu ve bu nedenle toprağa akıtılarak doğanın yeniden uyanışı kutlanıyordu. Bu gelenek zamanla farklı kültürlere taşındı ve bugünkü sünnet ritüeline dönüştü.
Romalılar, Pön Savaşları sırasında Kibele kültünü kendi topraklarına taşırken, bu ritüeli de yanlarında götürdüler. Ancak zamanla bu gelenek, Roma’nın farklı inançları ve Mitra kültüyle birleşerek farklı formlar aldı. İlkbaharda yapılan kutlamalar, güneşin yeniden doğuşunu simgeleyen aralık ayındaki törenlerle bir araya geldi ve bu birleşim, bugün bildiğimiz Noel kutlamalarının temelini oluşturdu.
Bugün Noel Baba, Noel ağacı ve sünnet ritüeli, farklı kültürlerde ve inanç sistemlerinde farklı anlamlar taşıyor. Ancak ortak bir nokta var: Hepsi yeniden doğuşu, bereketi ve hayatın döngüsünü kutluyor. Bu kadim hikâyeler, geçmişten bugüne değişerek ulaşmış olsa da, taşıdıkları derin anlamlar hâlâ bizimle.
Bir dahaki sefere Noel ağacı süslerken ya da Noel Baba’yı düşündüğünüzde, bu hikâyelerin ardındaki köklü geçmişi hatırlayın. Çünkü her süs, her hikâye, insanlığın doğaya ve yaşama duyduğu hayranlığın bir yansıması. Belki de geçmişin bu büyülü hikâyelerini anımsamak, bugüne daha anlamlı bir bağ kurmamızı sağlar. Ne dersiniz, bir gelenekten diğerine uzanan bu yolculuk büyüleyici değil mi?
Geniş bilgi için aşağıda belirttiğim kitaplara göz atabilirsiniz.
Antropolog/ Yazar Murat Çatal
Bu yazının bütünü yazarına aittir.
Genel Yayın Yönetmeni: Elif Ünal Yıldız
Bir önceki yazımı okudunuz mu?
Beğeni Dalgasının Ardında Kayıp Duyarlılıklar
Murat Çatal, Tanrıların gizemi (Kutlu Yayınevi, 2022).
Gener, C. (2019). Ezoterik öğretiler Ansiklopedisi. (2. Cilt). Hermes Yayınları. s. 99
Olgunlu, C. A. (2010). Ana tanrıça’dan Mevlana’ya (8. baskı). Karakutu Kayınları. s. 37
Naso, O. P. (1994). Dönüşümler. (İ. Y. Eyüpoğlu, Çev.). Payel Yayınları. s. 385
232 Burkert, W. (1999). İlkçağ gizem tapıları. (S. Şener, Çev.). İmge Kitabevi Yayınları 233
Dürüşken, Ç. (2000). Roma’nın gizem dinleri. Arkeoloji ve Sanat Yayınları. s. 75
Tanrıların Gizemi: Tanrıların Gizemi – Murat ÇatalKitapyurdu.comhttps://www.kitapyurdu.com › ta…
Alevi Ritüellerinin Kökeni: Alevi Ritüellerinin Kökeni – SINIRSIZ YAYINCILIK
Doğru Bilinen Yanlışlar: Doğru Bilinen Yanlışlar – SINIRSIZ YAYINCILIK
http://www.youtube.com/@antropologmurat
https://www.instagram.com/muratcatal95/profilecard/?igsh=ZHU5dXkzeHJucGpr
https://www.facebook.com/profile.php?id=100083727057516
Bunu okumuş olmama rağmen tekrar keyifle okudum ❤️ kaleminize emeğinize sağlık hocam 🥰
Yine çok güzel bir yazı olmuş kalemine sağlık
Harika ve bilgilendirici bir yazı kaleminiz daim olsun değerli hocam ✍️✨