AKŞAM TELAŞI

AKŞAM TELAŞI

AKŞAM TELAŞI

Son zamanlar baya yoğun geçiyor günler. Bir koşturmaca, yetişemiyorum günlerin hızına. Mevsimsel olarak gündüzün kısa, gecelerinse upuzun oluşunun da etkisi var sanırım. Sürekli telaşlı telaşlı koştururken buluyorum kendimi.

Aslında yazın yaşadığım büyük acıyı avutmak için bir yerde de iyi oluyor ama akşam olunca çok yorulduğumu hissediyorum. Sırtım ağrıyor, yaslıyorum koltuğa… Olsun diyorum, koşmak iyidir. Ya bu yoğunluk olmasa… İçim acıyor…

Alışırım sanmıştım heyhat ki alışmak bir yana, özlem her geçen gün biraz daha artıyor. O zaman hırçınlaşıyorum. Ağrıyan sırtıma aldırış etmeden, biraz daha diyorum. Birkaç iş daha sığdırmalıyım bu kısacık günlere. Geceler çok uzun, yormalıyım kendimi ki çabuk sabah olsun. Yine koşayım, yine koşayım.

Yine böyle hırpalayıp dururken kendimi, koşarken sağa sola, balkona çıktım telaşla. Masa örtüsünde hiç toz olamamalı diye düşündüm. Silkelemeliydim onu. Okuldan yeni gelmiştim oysa, dersler de yorucu geçmişti. Öğrenciler pür enerji… Yormuşlardı yine beni ama tuhaf bir şekilde hoşuma gidiyordu sanki bu yorgunluk. Fakat evde de devam işte…

Güneş batmış, gül rengi alacası kalmış denizin üzerinde. Bir gemi kıyıya yakın bir yerde demir atmış. Yakmış ışıklarını, belli ki boğazdan geçmek için izin çıkmamış bu gün. Yarına Allah Kerim. Geceyi burada geçirecek sanırım. Denizin kenarındaki caminin minaresi de adeta bu güzel tabloyu tamamlamak için yakmış kandillerini. Dolunayın denize vuran şavkıyla yarışıyor… Örtüyü silkelerken bir an bu büyülü manzaraya çarptı gözüm. Durdum, öylece bakakaldım. Huzur doldu yüreğime.

Ânın sahibini andım, şükürler ettim. Bizim için süsleyip püsleyip yarattığı şu muhteşem kainatı, üzgün olduğum şu anda gözüme gözüme sokup, beni sarsışı, silkeleyişi çok hoş geldi. Bir kez daha anladım ki, tek sığınılacak liman ilahi kudretin rahmet esintileri…

Walter Hagen’in;

” Kısacık bir ziyaret için buradasın. Acele etme, telaşe etme ve çiçekleri koklamayı unutma.” sözünü hatırladım sonra. Durdum öylece baktım o güzel büyülü manzaraya. Dilimde dualarla, şükür ve minnetle… Ta ki bizim buraların ayazı beni kendime getirip, içeriye koşmak zorunda kalana kadar…

Bu yazının bütünü yazarına aittir.

Songül AYKAN

Instagram

Bir önceki yazımı okudunuz mu?

Ben Bir Öğretmenim

Editör: Duygu BALCI

Genel Yayın Yönetmeni: Elif ÜNAL YILDIZ

Yorumlar (1)

  1. Yıldız Tek Gamlı
    • 21/12/2024

    Hepimizin iç dünyasını yansıtmışsınız hocam 🥰 koşturmaca içinde unutuyoruz an ın güzelliklerini sanki o an tekrar yakalanabilcekmiş gibi... Kaleminize emeğinize yüreğinize sağlık

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Songül Aykan

Songül Aykan, asker bir babanın kızı olarak, babasının Diyarbakır görevi sırasında bu şehirde dünyaya geldi. Henüz bir buçuk yaşındayken ailesiyle birlikte İstanbul’a taşındı ve hayatının geri kalanını burada sürdürdü. Eğitim hayatına İstanbul’da devam eden Aykan, Bahçelievler Lisesi’nden mezun olduktan sonra, Eskişehir Anadolu Üniversitesi’nde İşletme ve İlahiyat bölümlerinde öğrenim gördü. Edebiyata olan ilgisi, ortaokul yıllarında Türkçe derslerinde yazdığı kompozisyonlar ve hikâyelerle başladı. Edebiyat tutkusu, hayatı boyunca devam etti. Aynı zamanda dört çocuk annesi ve öğretmen olan Songül Aykan, ilk kitabı “Anda Kal” ile edebiyat dünyasına adım attı. Bu kitabı, “Andaki Derinlik” ve ilk romanı “İsuf” izledi.