Sakın…Kontrol Et(me!)

Sakın…Kontrol Et(me!)

Kontrol etme dürtüsü, dozu fazlalaştıkça zihin tarafından bir alışkanlığa hatta bir bağımlılığa dönüştürülebilir. Hayatın akışı içinde, kimi zaman ailemizi, kimi zaman işimizi, kimi zaman eşimizi, kimi zamanda kendimizi sık sık kontrol ederken buluruz kendimizi.

Sevdiklerimizi; iyiler mi? Sağlıkları yerinde mi? İlaçları zamanında aldılar mı? Neredeler? Ne yapıyorlar? Nerede kaldılar? Neden aramadılar? Kötü bir şey olmasın!

Çocukları; yemeklerini yediler mi? Ders çalıştılar mı? İyi ve dengeli bireyler haline geliyorlar mı? Güvendeler mi? Her şey yolunda mı?

Eşimizin bazen sosyal medya hesapları, cep telefonu mesajlarını kurcalarken buluruz kendimizi.

Kendimizi ise “Ben iyi bir anne miyim?”, “Hayırlı bir evlat mıyım?”, “Her şey düzenli mi?”, “İyi bir çalışan mıyım?”, “Hasta mı oluyorum yoksa” vb. birtakım sorgulamalar içinde bulabiliriz. Bu kontrol etme ve iç sorgulama halleri, zaman içinde “KONTROL EDİLEMEZ” bir hal alır.

Tüm bu kontrollerin altında, başarısız olma korkusu, yetersizlik, güvende hissetmeme, kaygı, suçluluk, kaybetme korkusu gibi korkular barındırır ve bizler hiç farkına varmadan bu korkuların tesiri altında, korktukça kontrol eder, kontrol ettikçe korkuları arttırır; bir kısır döngü içinde her seferinde bu korku alanını genişletiriz.

Kimi zaman da farkına varır, “seven insan merak eder, bileyim ki ben de rahat edeyim” inancının arkasına saklanır ve kendimizi bu alanda her seferinde de kandırırız. İyi olmak, yeterli olmak, kurtarmak, mükemmel olmak peşinde koşar, oysa bu korkuları ve kaygıları taşıdığımızın farkına bile varmayız. Korktukça, başımıza gelir ve sonra da “Ben demiştim.” diyerek kendi kendimizi onaylarız.

Hiçbir şeyi kontrol edemeyeceğimizi anlayıncaya kadar bu döngü devam eder.

Biz neyin neden kontrol ettiğimizi, bunun altında yatan korku ve kaygımızla yüzleştiğimizde, aslında ne kadar gereksiz bir duygunun var olduğunu fark ettiğimizde, kontrolcülük git gide ortadan kalkar, her şeyin mükemmel dengesi ve ahengi içinde olduğumuzu hatırlarız.

Zaten olan her hali ile hayrımıza olmaktadır. Olanı olduğu gibi kabule geçtiğimizde ise çaba biter, stres biter ve bir kuş tüyü kadar hafif hayatın akışına uyum sağlarız.

Önceki çalışmalarımı da inceleyebilirsiniz:

Kendime Gel-me-li-yim

 

Editör: Mesude Bozkurt

 

Yorumlar (1)

  1. Çok güzel bir yazı ❤️ Ben her şeyi akışına bırakmayı uzun zaman önce öğrendim...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Şermin ERTEKİN

Şermin Ertekin 2 çocuk annesi, 37 yaşın da, çocuk gelişimi ve kişisel gelişim üzerine çalışmalar yürütmektedir.