Balkanların İncisi: Bosna-Hersek
- Yazar: Aybüke Hasaltun
- 12 Mart 2025
- 58 kez okundu

Balkanların İncisi: Bosna-Hersek
Bosna-Hersek, doğal güzellikleri ve tarihi yapısıyla görenleri hayran bırakacak eşsiz bir ülkedir. Başkenti Saraybosna’dır ve aynı zamanda ülkenin en büyük kentidir. İstanbul’dan 1,5 saatlik bir uçuşla Bosna-Hersek’e ulaşılabilir.
Türkiye vatandaşlarına vize uygulanmadığından, havaalanından ülkeye sorunsuz giriş yapmak mümkündür. Havaalanından şehir merkezine tramvay, otobüs ve taksi ile kolaylıkla ulaşım sağlanmaktadır.
Ülkede yaygın olarak konuşulan diller Boşnakça, Hırvatça ve Sırpça’dır. Türk vatandaşlarının nüfus açısından yoğun olduğu bir şehir olması nedeniyle Türkçe bilenlerin sayısı da oldukça fazladır.
Halkın büyük bir bölümü Müslümandır. Para birimi Bosna markıdır. Bosna-Hersek’te kışlar oldukça soğuk geçer ve genellikle kar yağışı görülür. Ülkeyi ziyaret etmek için ilkbahar ve yaz ayları daha uygundur.
Biz haziran ayında gitmemize rağmen dolu yağışı ile karşılaştık. Şehrin denize kıyısı yoktur; ancak Miljacka Nehri şehrin ortasından geçmektedir.
Turkuaz rengiyle büyüleyici bir görünüme sahip olan bu nehir, görenleri kendine hayran bırakmaktadır. Şehir, yemyeşil dağlarla çevrilidir. Uzun yıllar Osmanlı İmparatorluğu’nun egemenliğinde kaldığından, Osmanlı dönemine ait pek çok iz görmek mümkündür.
Başçarşı: Tarihin Kalbi
Saraybosna’nın en eski pazar yerlerinden biri olan Başçarşı, tarih ve kültürün iç içe geçtiği bir noktadır. Avrupa ve Osmanlı izlerini bir arada barındıran bu çarşı, şehrin en önemli turistik merkezlerinden biridir.
Başçarşı’da şehrin sembolü hâline gelen Sebil Çeşmesi bulunmaktadır. Yerli ve yabancı turistlerin buluşma noktası olan bu çeşme oldukça popülerdir.
Rivayete göre, bu çeşmeden su içenlerin bir gün tekrar Bosna-Hersek’e döneceğine inanılmaktadır.
Sebil’in biraz aşağısında Bakırcılar Çarşısı yer almaktadır. Osmanlı döneminden günümüze kadar gelen el sanatları arasında yer alan bakır işçiliği, burada hâlâ yaşatılmaktadır.
Çarşıda kahve fincanları, cezveler ve çeşitli bakır ürünler satılmaktadır. Bakırcıların çekiç sesleri arasında dolaşırken hediyelik eşyalar alabilirsiniz.
Bakırcılar Çarşısı’nda, bizim Türk kahvesine çok benzeyen Bosna kahvesi de mutlaka tadılmalıdır. Kulpsuz fincanlarda servis edilen bu kahve, bakır cezvelerde hazırlanır ve yanında genellikle iki adet kesme şeker sunulur. Bazı işletmeler lokum, kurabiye ya da çikolata da ikram etmektedir.
Gazi Hüsrev Bey Camii: Osmanlı’nın İzleri
Şehrin önemli simgelerinden biri de Gazi Hüsrev Bey Camii’dir. 1530’lu yıllarda inşa edilen bu Osmanlı camii, günümüze kadar yapılan restorasyonlarla ayakta kalmayı başarmıştır.
Cami, aynı zamanda dünyada elektrik kullanılan ilk cami olarak bilinmektedir. Günümüzde de ibadete açık olup beş vakit namaz kılınmaktadır.
Gazi Hüsrev Bey Camii’nin duvarında yer alan çeşme ile ilgili bir rivayet vardır. İki musluklu olan bu çeşmenin sağ tarafından su içenlerin bir Boşnak kız ya da erkekle evleneceğine, sol tarafından içenlerin ise Bosna’ya tekrar geleceğine inanılmaktadır.
Biz de sol taraftan su içerek gezimize devam ettik.
Başçarşı’da Boşnak böreği de mutlaka tadılması gereken lezzetlerden biridir. Kıymalı, patatesli, ıspanaklı ve peynirli çeşitleri bulunan bu börek, yuvarlak şekilde hazırlanıp servis edilir.
Üzerine sarımsaklı yoğurt dökülerek sunulur, ancak isteğe bağlı olarak sarımsaksız da servis edilebilir.
Başçarşı’nın önemli yapılarından biri de Morica Han’dır. Günümüzde kafe olarak kullanılan bu han, Osmanlı döneminde tüccarların ücretsiz konaklamasına olanak tanıyordu. Hanın tek bir giriş kapısı bulunmasının nedeni güvenlik önlemi olarak eşyaların kontrol edilmesini sağlamaktı.
Başçarşı’da ayrıca yerde bulunan pusula, şehrin iki farklı dönemini göstermektedir. Pusulanın bir yönü Avusturya-Macaristan Krallığı’ndan kalan eserleri, diğer yönü ise Osmanlı dönemine ait yapıları işaret etmektedir.
Biz pusulanın Avrupa tarafına yönelerek kendimizi Saraybosna Katedrali’nin önünde bulduk.
Mostar Köprüsü: Aşkın ve Cesaretin Sembolü
Bosna-Hersek’in en önemli yapılarından biri de Mostar Köprüsü’dür. Saraybosna’dan Mostar’a yaklaşık 1,5 saatte ulaşılabilir.
Osmanlı döneminde inşa edilen bu köprü, savaş sırasında zarar görmüş ve Türkiye Cumhuriyeti tarafından restore edilmiştir.
Mostar Köprüsü’nün romantik bir hikâyesi de vardır. Eskiden genç erkekler, sevdikleri kızlarla evlenebilmek için yiğitliklerini kanıtlamak adına köprüden atlamak zorundaydı.
Günümüzde bu gelenek devam etmese de köprüde üstsüz dolaşan gençler, turistlerden para toplayarak karşılığında köprüden atlamaktadır.
Mostar’a gitmişken taze alabalık yemeden dönmek olmaz. Nehirden çıkan taptaze alabalıklar, burada mutlaka tadılması gereken lezzetler arasındadır.
Blagaj Tekkesi: Dervişlerin Huzur Durağı
Bosna-Hersek’teki son durağımız, 550 yıllık geçmişe sahip Blagaj Tekkesi (Ertuğrul Tekkesi) oldu. Bektaşi dervişleri tarafından inşa edildiği düşünülen bu tekke, doğal oyuklar arasına yerleştirilmiş muazzam bir yapıdır.
Neretva Nehri kıyısında bulunan bu tekke, mistik atmosferiyle ziyaretçilerine huzur dolu anlar yaşatmaktadır.
Bosna-Hersek, doğal güzellikleri, tarihi dokusu ve sıcak insanlarıyla kalbimde taht kurdu. Eğer yolunuz düşerse, bu harika ülkeyi mutlaka ziyaret etmelisiniz.
Editör: Nigar KAYA
Diğer Yazılarımı Okudunuz mu?