Yemek yapmayı öğreniyorum

Yemek yapmayı öğreniyorum

Yemek yapmayı öğreniyorum.

Dün ilk kez başarılı bir makarna yapma serüvenine giriştim. Ben pek yemek yapmaktan anlayan bir insan değilim. Domates doğramaktan öteye gidemeyen, belki de gitmeye pek niyet etmemiş bir insanım. Yemeklerimi ya dışardan söylerim yada ülkenin sayılı aşçılarının yemeklerini yerim. Bazen teyze yemeği de yemiyor değilim.

Hâl böyle olunca, insan yemek yapar mı? Yada yemek yapmayı öğrenmeye gayret eder mi? Ben etmiyorum. Zaten en iyi şeflerin yemeklerini yiyorum. Yemek yapmayı neden öğreneyim ki fikri ile yaşayan bir insanım.

Fakat birşeyler üretme, emek verme arzusunu da içimden atamadığım için dün yemek yapma atılımına giriştim. Yemek dediysem de en temel ve basit yemeği seçtim. Niyetim makarna yapmaktı.

Velhasıl kelam; önce kime sorsam nasıl yapsam diye bir dakika kadar bocaladım. Sonrasında doğuştan gelen gibi görünen, fakat yemek yapan arkadaşlarımı ve şef dostlarımı yemek yaparken gördüğümden dolayı göz aşinalığı ile öğrendiğimi düşündüğüm bilgileri uygulamaya başladım.

Tencereye su koyup kaynattım. Ardından İtalya itali; “tagliatelle” diye adlandırılan bir makarna çeşidini, kaynayan suya attım. Bu arada bu makarna; yumurta çeşniliymiş, karton kutusunda öyle yazıyor.

Hızlıca bir tane soğan doğrayıp, onu da ilave ettim. Ardından makarnanın piştiğine kanaat getirerek, süzgeçle makarnayı süzdüm. Bir tane de domates doğrayarak tencereye atıp ocağa koydum. Kastamonu’lu bir aşçımın herşeye sarımsak kattığını hatırlayarak, aceleyle sarımsak soymaya başladım. Türkiye’nin en iyi yemek yapan şefi olduğu bildiğim Burak şefin, yemek yaparken yanında olduğum ve gözlemleyerek öğrendiğim; sarımsak ezme yöntemini ilk kez uygulayarak sarımsakları maharetle hazırladım. Domateslerin yanına attım ve makarnayı da, süzgeçten tencereye geri boşalttım. Bu arada su kaynarken, içine tuz öğüttüm ve biraz da zeytinyağı ekledim.
Deli gibi karıştırarak domateslerin pişmesini ve makarnaya karışmasını sağladım. Artık ocakla işlem tamamdı.

Tabağa koydum ve üzerine yıkamayı unutarak kestiğim maydanozdan bir tutam ekledim. İnce öğütülmüş kekik, kırmızı toplar hâlindeki biberden de öğüterek serpiştirdim.

Sonrası malum, afiyetle yedim.

Bu arada, tekrar yapmak istersem, bu makale benim için reçete işlevi görecek. Çünkü beğendiğim bir yemek oldu.


İlker Bozkurt.
27.10.2023 Taş evimiz/Alaçatı (EKY).

Yorumlar (0)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İlker Bozkurt

Yazarımız İlker Bozkurt 20 Ocak tarihinde, Gücüksu'da dünyaya gelmiştir. İlköğretim yıllarından itibaren eline geçen her türlü kitabı okumaya başlamış, bazı öykü ve hikâyeleri o kadar çok tekrar okumuştur ki ezbere bilmektedir. Çocukluk yıllarını köyde geçirdiği için, kitap bulmak da zorluk çekmiştir. İlkokul yıllarındaki hayali, bilim adamı olmaktır...