Teknokrasi Ve X

Teknokrasi Ve X

Teknokrasi Ve X 

Teknokrasi terimi tüm devlet yönetiminin seçtiğimiz siyasilerde değil, teknik uzmanlar, iş insanları ve bilim insanların da olan bir yönetim şeklidir. Bu yönetim şekline göre halk yönetiminde söz sahibi olacak insanlar sadece bu insanlardır. Bunu anlamak için gelin isterseniz Mayıs 1865 tarihine bir yolculuk yapalım.

Bir grup bilim insanı geleceği inşa etmek ister ve X kulübü adında bir kulüp kurar. İngiltere’deki bu kulübün amacı bilimi dinin ve devletin etkisinden kurtarmaktı. Diğer bir amacıysa, evrim teorisinin toplum tarafından kabul görmesiydi.

Bu kulübün üyeleri amaçlarına bilimsel çalışmalarla değil, siyasi nüfuslarını kullanarak ulaşacaklardı. Birçoğu yıllar boyunca önemli görevlerde bulundu ve devletin önemli kademelerinde ülkeler yönetti.

Bu insanların devri bitmiş, ABD’de yepyeni bir hareket başlamıştı. “Teknokrasi hareketi.” Bu hareket demokrasiye olduğu gibi kapitalizm ve para sistemine de karşıydı. Teknokrasi X kulubü ve fabian cemiyetinin devamı olarak kurulmuştu.

Kurucusu çok yakından tanıdığımız bir ismin öz dedesi oluşu bir tesadüf değildi. Joshua Haldeman bugün çok yakından tanıdığımız Elon Musk’un dedesidir. Elon da tıpkı dedesi gibi teknolojiye aşırı meraklı bir kişilikti.

Eğitimini yarıda bırakıp 1999’da x.com’u kurdu. X.com dijital bir bankacılık sistemiydi. Sonrasında paypal adını aldı ve online bir ödeme şekline dönüştü. Musk’un teknolojiye ve X harfine olan tutkusu sınır tanımıyordu. 2002 de spacex’i kurarak uzay araştırmalarına hız kazandırdı.

İki yıl sonra Teslayı satın alıp ürettiği araçlarından birine model X adını verdi. Güneş enerjisi ve yapay zekâ şirketlerinden sonra insan beynine çip takarak onu bir bilgisayara çevirecek araştırma merkezi Nerolink şirketini kurdu.

Yakın zamanda twıtter’i satın alarak ismini X olarak değiştirdi. Hatta daha ileri giderek çocuklarından birinin adını X da koydu.

Teknokrat yönetim şekline göre insanlara isim verilmesi yanlıştı. 2009’da attığı bir twitte “uzayda teknokrasiyle yönetilen bir ülke kurmayı istediğini” söylemişti.

Peki, teknokrasi neler vadediyor?

Çalışmadan bolluk içinde yaşamayı, hiçbir şeyiniz olmasa bile mutlu yaşamayı, insanların yapacağı tüm işlerin robotlar tarafından yapılacağını söylüyordu. Robotlar yüzünden işlerinden olan insanlara maaş ödenecek mutlu bir şekilde yaşamaları sağlanacaktı. İşte burada daha önemli bir sorun çıkıyor.

Kendinizi işe yaramaz hissediyorsunuz ve bir anlam arayışı içine giriyorsunuz. Peki, buna nasıl bir çözümleri var? Bunun cevabını Yuval Noah Harari (Sapiens kitaplarının yazarı) yaptığı bir açıklamada şöyle özetliyor. “ Robotlardan arta kalan insanlar ne mi olacak? Elbette uyuşturucu ve bilgisayar oyunlarıyla mutlu olacaklardır.”

Musk ve hararinin ortak yanları Dünya Ekonomi formu Musk gibi Harari’nin de katkı sağladığı kuruluşlardan biri. İkisi de teknokrat hareketin öncüsüdürler.

Dünya ekonomi formu tıpkı Dünya Sağlık Örgütü gibi dünyaya teknokrasi getirmeye çalışan bir kuruluş. Bu form tıpkı Musk gibi insan beynine çip yerleştirmeyi savunuyor.

Musk bu teknoloji için yıllarca çalışmaktadır. Karbon ayak izi adındaki bir uygulamayla uçağa binmek veya et tüketmek sıradan insanlar için hayal olacak, uçak yakıtının ve et üretiminin karbon salınımı sebebiyle çevreyi kirletmesi ağır karbon vergileri getirilerek önleneceğini savunuyor.

Elektrikli araçların hem uzaktan kumandasının kolay olması hem de kişinin çok uzaklara gitmesini olanaksız kılması nedeniyle teşviki de bu formun işidir. Dünya ekonomi formunun öngörüsüne göre 2030 yılında hiçbir şeye sahip olunmayacak ama mutlu olacağız.

Bu küresel elitler, evinizi, arabanızı ve işinizi kaybetmenizi istiyor ve her şeyin kiralık olması için çalışıyorlar.

Arzuladıkları şey milyarlarca insan mülksüz kaldığında her şeye kendilerinin sahip olacağı bir yönetim şeklidir. Geçmişte bilimi kullanarak dünyadaki emellerini gerçekleştirmeye çalışmışlardı.

Bugün Birleşmiş Milletler bilimin sahibinin kendileri olduğunu açık bir şekilde dile getirmektedirler. Salgın sürecinde dünyanın her yerine kurulan bilim kurulları kimlerin aşılanacağını ve kimlerin dışarı çıkabileceğini belirledi.

Bunlar, aslında teknokrasinin küçük deneyleriydi. Birleşmiş  Milletleri ve Dünya Sağlık Örgütü’nü finanse edenler de yine teknokrasi yönetim için çalışan küresel elitlerdi.

Şimdi salgın en çok kimlerin işine yaradı bir bakalım. Dünyanın en zengin on kişisi pandemi sırasında servetlerini 700 milyon dolardan 1,5 milyar dolara çıkararak maddi varlıklarını iki katına yükseltti. Elon Musk geliştirdiği insan beynine çip takma teknolojisinin insanlı deneyleri için ABD gıda ve ilaç dairesinden izin aldığını açıkladı.

Salgından yıllar sonra aynı Dünya Sağlık Örgütü maske ve aşıların bir hata olduğunu açıkladı. Aşılardan dolayı gencecik insanların kalp krizinden ölümleri hastane kayıtlarına farklı ölüm sebepleri olarak geçti.

Medyada öyle bir algı yaratıldı ki, Çin’de insanların yerlerde titreyerek ve ağızları köpürmüş bir şekilde öldükleri izletildi. Bir panik havası yaratıldı. Tüm bunlar yine küresel elitlerin planlarının bir parçası olarak hafızamızda yer buldu.

Eski ABD başkanı Abraham Lincoln şöyle demiştir. “ Geleceği tahmin etmenin en iyi yolu, onu oluşturmaktır.”

Teknokrasi bir gelecek oluşturma yolunda hızla ilerlemektedir. Bizler her şeyimizle onların kontrolü altındayken nasıl bir gelecek düşünülebilir? Geçtiğimiz günlerde silikon vadisinden yayınlanan bir haber tehlikenin boyutlarını gözler önüne sermiştir.

Kendi kendine öğrenebilen yapay zekânın bulunduğunu bir mucize gibi manşetlere taşıyan teknokrasi ileride bu teknolojiyi askeri alanda kullanmaya başladığında kötü amaçlarla kullanılmayacağının garantisini verebilir mi? Ya da bu öğrenebilen yapay zekâ her şeyi öğrendiğinde insan türüne ihtiyacı kalmayıp yok etmeyeceğinin bir garantisi var mı?

Küresel elitler Tanrı’yı oynarken bizlere ne olacak? Dizilerle, ya da siyasetçilerle gündemi bu kadar meşgul eden, halkımızı bilerek teknolojiden uzak tutmaya çalışan herkes insanlık suçu işlemektedir.

Türkiye’deki eğitim sistemi tamamen öğretmemek üzerine kurgulanmış koca bir boşluktur. Onun için sürekli okumak ve araştırma yapıp kendimizi gelecek için geliştirmek en doğrusu olacaktır. Anahtar kelime her zaman çalışmaktır. Çok sevdiğim bir dörtlükle yazımı bitirmek istiyorum.

Oğlum Mernuş,

 Üç dil bileceksin, üç dilde küfredeceksin.

Sen ne o, ne bu, ne de şu’sun.

Sen treni kaçırmış bir milletin çocuğusun.

 

Bedri Rahmi Eyüpoğlu

Zafer DEĞİRMENCİ

Editör:Nigar KAYA

Baş Editör: Elif ÜNAL YILDIZ 

Diğer Yazılarımı Okudunuz mu?

MOTİVASYON ETKİSİ

 

Yorumlar (7)

  1. Yıldız Gamlı
    • 3/04/2024

    Harika bir konuya değinmişsiniz hocam

  2. Erdal uzun
    • 29/03/2024

    Enteresan bir makale.... yüreğinize sağlık..

  3. Derya Kadıoğlu
    • 13/03/2024

    Malesef bu gerçeklerle yaşıyoruz ve bizlere dayatılan her şeye boyun eğiyoruz X kişi ve kişiler tarafından harcanıyoruz. Emeğinize sağlık hocam...

  4. Keziban ARIKAN
    • 13/03/2024

    Muhteşem bir konuya değinmissiniz hocam . Kaleminize sağlık

  5. Araştırmayı seven güzel insan emeğine sağlık. Bol bol okunması dileğiyle.

  6. Bekir SEVİK
    • 13/03/2024

    Kaleminize sağlık

  7. Keziban ARIKAN
    • 13/03/2024

    Bilim her daim ilerlemektir.Teknoloji gelişiyor onunla birlikte küreselcilerde . Muhteşem bir konuya deginmissiniz hocam . Kaleminize sağlık

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Zafer DEĞİRMENCİ

30.08.1979 yılında Erzurum’da doğdu. Babasının memur olması nedeniyle 1983 de Kayseri’ye göç ettiler. İlk, orta ve lise öğrenimini Kayseri’de tamamladı. İş hayatına atılıp sonrasında askerlik görevini tamamladıktan sonra yine değişik işlerde çalıştı. En son 2013 de bir iş için gittiği Diyarbakır da eşi Yeliz Değirmenci ile tanıştı. ve evlenip Diyarbakır’a yerleşti. Roman yazma isteği çocukluğunda babasının eski bir daktiloda yazmaya çalıştığı fakat bir türlü bitiremediği roman denemelerinden gelmekte olup, eşininde desteğiyle ortaya çıktı. Yayımlanan Ağaç dalından kuşlar, Simon, Ölüm var! Hasan ve Çoban isminde dört romanı var. Ayrıca araştırmacı tarih yazarı olan Zafer Değirmenci çeşitli platformlarda yazdığı makalelerlede tanınmaktadır.