Sağlık Çalışanlarının Covid-19 Pandemi Sürecinde Karşılaştığı Psikolojik, Psikososyal Ve Teknik Riskler İle Bunlara Karşı Alınması Gereken Önlemler.

Sağlık Çalışanlarının Covid-19 Pandemi Sürecinde Karşılaştığı Psikolojik, Psikososyal Ve Teknik Riskler İle Bunlara Karşı Alınması Gereken Önlemler.

Giriş:

Nisan 2020’de Sağlık Bakanımız Sayın Fahrettin Koca, “Bir milyon sağlık çalışanımız içinde 7 bin 428 kişi enfekte, ortalama vakalarımız içindeki oranı yüzde 6,5’e yakın” şeklinde verilen COVID-19 ile enfekte olan sağlık çalışanı sayısı Eylül 2020’de 29.865 olarak bildirilmiştir.

12 Eylül 2020 tarihi itibarı ile Covid-19 nedeniyle hayatını kaybeden sağlık çalışanlarının sayısı 85’e ulaşmıştır. Bunların 41’i (%48.2) hekimdir. (Esra Saatçi,Türk Aile Hek Derg; 24)

Pandemi sürecinde en ön safta yer alarak bizler için hayatını kaybetmiş tüm sağlık çalışanlarına saygı ve rahmetle.

31 Aralık 2019’da Dünya Sağlık örgütü (DS ) Çin Ülke ofisi, Çin’in Hubei eyaletinin Wuhan şehrinde etiyolojisi bilinmeyen pnomoni vakalarını bildirmiştir. 7 Ocak 2020’de etken, daha önce insanlarda tespit edilmemiş yeni bir koronavirüs (2019- nCoV) olarak tanımlanmıştır. Daha sonra 2019-nCoV hastalığının adı COVID-19 olarak kabul edilmiş,virüs SARS CoV’e yakın benzerliğinden dolayı SARS-CoV-2 olarak isimlendirilmiştir. Dünya Sağlık örgütü, COVID-19 salgınını 30 Ocak’ta “uluslararası boyutta halk sağlığı acil durumu” olarak sınıflandırmış, ilk salgının başladığı Çin dışında 113 ülkede COVID-19 vakalarının görülmesi, virüsün yayılımı ve şiddeti nedeniyle 11 Mart’ta küresel salgın (pandemi) olarak tanımlamıştır.(Esra saatçi,Türk Aile Hek Derg 2020; 24)

Pandemi bazı özellikleri nedeniyle afet durumlarına benzetilse de kendine has özelliklerinden dolayı toplumun tamamını ve tüm dünyayı evrensel bir şekilde etkilemektedir. Tüm dünyayı etkilemesine rağmen bazı gruplar pandemiden ruhsal olarak etkilenmeye daha eğilimlidir. İncinebilir grupların başında sağlık çalışanları gelmektedir. Sağlık çalışanlarının etkilenmesinin fazla olmasının nedenleri arasında patojen/etkenle karşılaşma ve maruz kalma (SARS-cov-2), sürekli tetikte olma hali, ekip uyumu ve takibi gereksinimi, yabancılaşma, ev/iş gereksinim çatışması, uzun çalışma saatleri, psikolojik yük, psikososyal baskı, yorgunluk, mesleki tükenme, ayrımcılık ve damgalanma ile fiziksel ve psikolojik taciz, şiddet sayılabilir. Salgın devam ederken normalleşme sürecine geçilmesinde hızlıca atılan adımlar sağlık çalışanlarında öfke, kaygı, keder gibi duyguların ortaya çıkmasına neden olabilmektedir. Sahada salgının etkilerini yakından hisseden sağlık çalışanları yayınlanan verilere güvenmemekte, alınan önlemleri yeterli bulamamakta ve güvensizlik ortamı tükenmişlik duygusunu artırmaktadır.

Toplumun normalleşmesine yönelik adımlara rağmen sağlık çalışanlarının hastanelerde salgınla mücadeleye devam etmesi, sağlık çalışanlarında terkedilmişlik ve yalnız bırakılmışlık hissi uyandırmaktadır ve tükenmişlik belirtileri ortaya çıkarabilmektedir. Sağlık çalışanlarının temel ihtiyaçlarının sağlanması, güvenli çalışabilecekleri ortamların hazırlanması ve salgınla mücadelenin bireysel bir mücadeleden çıkıp toplumsal, iyi organize edilmiş bir mücadeleye dönüşmesi, sağlık çalışanlarının ücret konusunda eşit ve hakkaniyetle emeklerinin karşılığının ödenmesi salgın dolayısıyla ortaya çıkan ruhsal sorunların kaynağını çözmek konusunda etkili adımlar olacaktır. (Türk tabipler birliği cov-19 pandemisi, 6. Ay değerlendirme raporu. Dr. Rengin Güvenç Dr. Ersin Baltacı)

Artan İş Yükü ve Sağlık Sisteminin Yetersiz Kalması

Covid-19 salgını, bulaşın hızlı olmasından dolayı bir ay içerisinde tüm dünyaya yayılmıştır. Özellikle;

● Salgının hızlı yayılması,

● Hastalıkla ilgili bilinmezliklerin olması,

● Birinci basamak sağlık hizmetlerinin yetersiz kalması,

● Yoğun bakım ihtiyacının artması,

● Solunum cihazı gibi özellikli ekipman ihtiyacının artması,

● Sağlık lojistiğinin yetersiz kalması,

● Defin ve morg işlemlerinin artmış olması,

● Salgına özel bir hastanenin olmayışı ve rutin sağlık hizmetlerinin devam etmesi.

Başta İtalya olmak üzere Avrupa‘da ve daha sonra Amerika’da salgına uyum ve cevapta aksamalara neden olmuştur. Bununla beraber, sağlık personeli ihtiyacının başta ülkemiz olmak üzere tüm dünyada artarak devam ettiği bilinmektedir. Söz konusu salgında bu ihtiyacın daha da artmış olması ve sağlık personelinin de risk altında oluşu, sistemi olumsuz yönde etkileyen bir diğer sebep olmuştur. (BAUN Sağ Bil Derg, Mehmet YILDIRIM,Mehmet ÇETİN)

Küresel olarak sağlık sisteminin yetersiz kaldığı bu pandemi sürecinde en ön safta yer alan sağlık personeli teknik olarak da şu tehlikelerle karşı karşıya kalmıştır:

● Kesici ve delici hastane ekipmanları ile yaralanma riskleri,

● Corona virüsünden korunma amacıyla kullandıkları maske, siperlik, gözlük, tulum gibi malzemelerin el, yüz ve vücutta sebep olacağı yara ve tahribatlar

● Enfekte olmuş hastalardan kendilerine virüs bulaşma riski veya kendilerinde mevcut bulunan virüsü aile üyelerine ya da üçüncü kişilere bulaştırma riski

● Hastalar veya hasta yakınları tarafından şiddet olaylarına maruz kalma

(Esra saatçi,Türk Aile Hek Derg; 24)

Yukarıda sıraladığım riskler yanında, sağlık sistemi içinde çalışan bireylerin, aldıkları akademik eğitimlerin aksaması durumu da söz konusu olmuştur. Bu durumu, Prof.Dr. Rukuye Aylaz ve Dr. Erman Yıldız, yazdıkları, yeni coronavirus hastalığının toplum üzerine etkileri ve hemşirelik yaklaşımları isimli kitapta şöyle belirtmişlerdir:

COVID-19 sağlık sistemi kapasitesini zorlamakta, sağlık personeli üzerinde oluşturduğu hasta yükü ve enfeksiyon bulaşma riskini de içeren birçok olumsuz etki oluşturmaktadır. Sağlık sistemi kapasitesi ve mevcut sağlık personeli yetersizliği ile ilgili ciddi sıkıntılar yaşayan bazı ülkelerde tıp öğrencilerinin ve hemşirelik öğrencilerinin erken mezun edilerek genç sağlık personeli olarak çalışmaya başlaması yönünde planlamalar mevcuttur. Ayrıca son üç yıl içinde emekli olan doktorlardan işe dönmeyi düşünmelerini isteyen ülkeler beraberinde eğitim, araştırma veya teftişte çalışan kişilerin klinik görevlerine dönmelerini teşvik etmektedir. Eğitim sektöründeki hemşireler ve doktorlar eğitim fırsatlarının kaybı, sektöre dönememe ve akademik ilerlemenin durması gibi önemli aksaklıklarla karşılaşmaktadır.

Corona virüs ile mücadelede sağlık çalışanlarının karşılaştığı psikolojik, psikososyal riskler:

Küresel anlamda bir krize yol açan bu virüs: insanın dünyada var oluşunun karşı karşıya kaldığı tehdit ölüm, yalnızlık gibi temalarla insanları topluca baş başa bırakmakta ve tüm dünyaya hakim olduğunu düşünen insan basit bir mikroorganizma karşısında çaresizliği yaşamaktadır.

Toplumun tümünü etkilemesinin yanında virüsten etkilenen özellikli grupların başında sağlık çalışanları gelmektedir. Sağlık çalışanlarının etkilenmesinin fazla olmasının nedenleri arasında patojen/etkenle karşılaşma ve maruz kalma (SARS-cov-2), sürekli tetikte olma hali, ekip uyumu ve takibi gereksinimi, yabancılaşma, ev/iş gereksinim çatışması, uzun çalışma saatleri, psikolojik yük, psikososyal baskı, yorgunluk, mesleki tükenme, ayrımcılık ve damgalanma ile fiziksel ve psikolojik taciz, şiddet sayılabilir. COVID-19 hastalarıyla çalışmak toplum tarafından bir damgalanma aracına dönüştürülmekte ve sağlık çalışanları temaslı olmaları nedeniyle sosyal anlamda uzak durulması gereken kişiler olarak damgalanabilmekte ve sosyal destekten yeterince faydalanamamalarına neden olmaktadır. (Türk tabipler birliği cov-19 pandemisi, 6. Ay değerlendirme raporu. Dr. Rengin Güvenç Dr. Ersin Baltacı)

Bir örnek olması için araştırma yapan Prof.Dr. Rukuye Aylaz ve Dr. Erman Yıldız, yazdıkları, Yeni coronavirus hastalığının toplum üzerine etkileri ve hemşirelik yaklaşımları isimli kitapta yaptıkları bir görüşmeyi aktarmışlardır:

28 yaşındaki A.S. altı yıldır hemşirelik yapıyor. Son bir aydır COVID-19 ’lu hastaların tedavi edildiği bir yoğun bakımda çalışıyor. Özveriyle ve severek çalıştığı mesleğinin pandemi sürecinde onu çok zorladığını düşünüyor.

“Bazı insanlar sağlık çalışanlarına cüzzamlılarmış gibi davranıyor. Biz onlar için canla başla çalışırken onların bu tavrı beni üzüyor. Ayrıca yaptığımız işin karşılığını alamıyoruz. Ne takdir ediliyoruz ne de maddi karşılığını alıyoruz” diyor. COVID-19 salgını günlerinde, işine sarılmak için meslek bilinci ve sevgisinin de bir süre sonra yetmeyeceğini düşünmeye başlamış.

Sağlık çalışanlarının karşı karşıya kaldığı psikolojik ve psikososyal riskler karşısında alınması gereken tedbirleri Doç.Dr. Fahriye Oflaz, 24.10.2020 tarihinde yayınladığı “Covıd-19 ve Sağlık Çalışanlarının Ruh Sağlığı.” isimli makalesinde şöyle sıralamıştır:

● COVID-19 VE SAĞLIK ÇALIŞANLARININ RUH SAĞLIĞI

SARS salgını (2003) arkasından yapılan çalışmalarda sağlık çalışanlarında salgından sonra da yüksek düzeyde stres ve psikolojik sıkıntı olduğu belirtilmiştir. Bu durum salgın sırasında ele alınmadığında psikolojik sorunların uzun vadede başka ve kalıcı sorunlara neden olabileceğine işaret etmektedir.

Bu nedenle pandeminin olumsuz etkilerini ve ruhsal bozuklukları önleme ve hafifletme amaçlı olarak aşağıdaki öneriler sunulmaktadır:

● Pandemi sırasında riskli alanlarda görev yapan sağlık çalışanlarının pandeminin durumu ve ortaya çıkan gelişmeler hakkında bilgilenmesini sağlayacak bir iletişim ağının oluşturulması önemlidir. Sağlık çalışanları, yöneticiler, sağlık kuruluşları ve devlet arasındaki iletişim çift yönlü olabilmelidir. Pandemi sırasında alt yapı ve ortaya çıkan krizin yarattığı sorunlar yanında hastalığın ve etkilerinin yeterince tanınmıyor olmasına bağlı olarak standart bakım sağlama konusunda birçok zorlukla karşılaşacaktır. Bu bağlamda, sağlık çalışanlarının yaygın ilaç etkileşimleri, doz ayarı, psikofarmakolojik ajanların farklı vakalarda kullanımı gibi özel durumlar ve titrasyon stratejilerinin farkında olmaları önemlidir.

● Çalışma ortamında liderlik, yapı, görev ve sorumluluklar net bir şekilde belirlenmiş olmalıdır. Personel ihtiyaçlarının belirlenmesi ve öngörülebilir çalışma çizelgelerinin oluşturulması diğer tüm faktörlerin istikrasız olabileceği ortamda istikrarlı bir atmosfer oluşturmaya yardım edecektir.

● Ön saflarda çalışacak personelin önceden eğitilmesi hazır oluşluk açısından önemlidir. (Hastalık, ekipman, korunma, ortaya çıkabilecek psikolojik tepkiler vb). İyi hazırlanmayan ve güçlendirilmeyen ekiplerle çalışma düzenini ve güven ortamını sağlamak oldukça zordur. Enfeksiyon kontrolü konusunda kapsamlı ve tekrarlayıcı eğitimler ve kişisel koruyucu ekipmanların nasıl kullanılacağını öğrenmek sağlık çalışanlarının kişisel güvenlikleri hakkında daha emin olmalarını ve bu durumu sürdürebilmelerini sağlar.

● Ayrıca sağlıklarından emin olmalarını sağlayıcı düzenli kontroller, mevcut ise aşılama programları, profilaktik ve diğer ilaçların mevcudiyeti ve ihtiyaç olduğunda bunların kullanılacağına ilişkin güvenceler verilmesi güvenle çalışmaya katkı sağlayacaktır.

● SARS salgını ardından yapılan bir çalışmada, iş ortamında süpervizör ve ekip arkadaşlarından gelen olumlu desteğin, yönergelerin ve koruyucu tedbirlerin açık ve net olmasının TSSB ve diğer psikiyatrik semptomların oranını azalttığı gösterilmiştir. Daha tecrübeli olan personelle daha az tecrübeli olanların eşleştirilmesi yoluyla oluşturulacak ‘’buddy’’ sisteminin sosyal izolasyonu azaltmaya ve bağlılık duygusunu artırmaya ve desteklenmişlik hissine katkı verdiği belirtilmektedir. Özetle, pandeminin neden olduğu izolasyon ve damgalamayı azaltmada faydalı olmaktadır.

● Yöneticiler, sağlık çalışanlarının psikolojik, ruhsal ve psikososyal ihtiyaçlarına karşı özenli davranarak durumu iyileştirebilirler. Tükenmişliği önlemek için sağlık çalışanlarının dinlenmesi ve rahatlatılması için sistemler geliştirilmelidir. Kaygının stabilizasyonu ve gevşeme tekniklerini öğreten programlar, sağlık çalışanlarının artan stres dönemlerinde kendi kendine yardım becerilerini geliştirmelerine yardımcı olabilir. Ayrıca öğrendikten sonra bu becerileri hastalarına da aktarabilirler. Moral sağlayıcı aktiviteler, ödül ve takdir etkinlikleri ve çabalarının sözel takdir edilmesi de anlamlı etkinliklerdendir.

● Bir diğer önemli husus, sağlık çalışanlarının da ailelerinde hasta üyelerin olabileceğinin hatırlanmasıdır. Çocuk bakımı sorunları ve dış dünyada onları etkileyen kişisel işler dolayısıyla sağlık çalışanları sevdikleri ve hastalarına karşı olan görevleri arasında sıkışmış hissedebilir. Sağlık çalışanlarının ailelerine hizmet vermeyi amaçlayan psikososyal programlar, personeli destekleme ve morali koruma konusunda faydalı olabilir. İletişimi sürdürebilmeleri için sağlık çalışanlarına  ve ailelerine cep telefonları, dizüstü bilgisayarlar veya tabletler ödünç vermek, web sitelerinde ve yardım hatlarında güncelleme sağlamak sağlık çalışanlarının aileleri ile bağlantılı olduklarını hissetmelerine yardımcı olan ve hissettikleri gerçek baskıları hafifleten uygulamalar olarak önerilmektedir.

● Düzenli olarak evlerine döndükleri durumlarda enfeksiyon kontrol önlemleri hakkında hatırlatmalar yapılmalı ve eğitimler verilmelidir. Örneğin, eve girmeden önce aile üyelerini korumak için el yıkama ve kıyafetlerin değiştirilmesi. Özellikle hastanede giymek için tek kullanımlık kıyafet veya önlük sağlamak da sağlık çalışanlarının enfeksiyonu ailelerine aktarma konusundaki endişelerinin azaltılmasına yardımcı olabilir.

● Ayrıca, oynadıkları önemli kamu hizmeti rolü göz önüne alındığında, toplum içinde sağlık çalışanlarına bazı özel imtiyazlar tanımlanabilir. Örneğin, benzin istasyonlarında veya süpermarketlerde sıra beklememelerini sağlayacak özel kimlik kartları sağlamak, adil tazminat ve aileleri için maaş, ayrıca profesyonel gurur ve iyi niyet duygusunun desteklenmesi karşılaşabilecekleri olumsuz damgalamanın etkilerini önlemeye yardımcı olabilecektir.

● Sağlık çalışanları bir pandemi sonrası psikopatoloji gelişme riski yüksek grupta ele alınmalıdır. Travmatik deneyimlere şahit olma ve tekrar tekrar maruz kalmalarının sağlık çalışanlarında kalıcı sıkıntılara sebep olduğu kanıtlanmıştır. Pandemi sırasında ve sonrasında madde kullanım bozukluğu, travmatik stres, anksiyete bozuklukları gibi sorunlar yaşayan çalışanları hedefleyen çalışan yardım/destek programları oluşturulmalıdır. Sağlık çalışanları ve ailelerinin psikiyatrik bakıma, farmakolojik girişimlere ve bireysel/grup psikoterapilerine ulaşabilmeleri sağlanmalıdır. Uzun vadede ruhsal sağlık taramalarının artırılması önerilmektedir.

Sonuç:

Şüphesiz ki bu süreçte sağlık çalışanlarının karşılaştığı en büyük sorun: toplumun onları bir hastalık taşıyıcısı olarak görüp, yalnız bırakmaları olmuştur. Salgın gibi insan hayatını ve yaşamını olumsuz etkileyen bir durumda; sağlık çalışanlarının en ön safta olduğunu ve onların da bizler gibi birer insan olduğunu, devlet yöneticileri ile ana akım medyanın, vatandaşlara sürekli olarak hatırlatması büyük önem arz etmektedir. Ayrıca ülkemizin ekonomik sorunları nedeniyle devletin normalleşme sürecine geçmesi, görece olarak eğitim seviyesi düşük olup, yoksulluk sınırında yaşayan vatandaşların çalışmak zorunda kalması, bir de tüm bu duruma ek olarak, büyük şehirlerde plansız kentleşmenin neden olduğu, toplu taşıma yetersizliği, hastalığın bulaşma hızını artırmış, dolayısıyla sağlık çalışanlarına daha çok mesai yapmasına neden olmuştur.

Pandemi süreci ülkemiz ve dünya genelinde: sosyal devletin önemini bir kez daha göstermiş, her şeyin başında yoksulluk ve eğitimsizlikle mücadelenin olduğunu kanıtlamıştır.

Kaynakça:

Baun Sağ Bil Derg. 04.08.2020 M. Yıldırım ve M. Çetin. ‘Bir salgın örneği olarak Covid-19 salgını ve bunun riskli popülasyonda yer alan sağlık çalışanları üzerine etkileri.’https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/1122837

Türk Aile Hek Derg 2020;24 (3) Prof.Dr. E. Saatçi. ‘Covid-19 Pandemisi ve sağlık çalışanları: Yaşatmak mı yaşamak mı? ’http://www.turkailehekderg.org/makaleler/derleme/covid-19-pandemisi-saglik-calisanlari-yasatmak-mi-yasamak-mi/#full-text

Türk Tabipler Birliği Covid-19 Altıncı ay değerlendirme raporu. Dr. R.Güvenç, Dr. E. Baltacı. ‘Covid-19 ve Sağlık Çalışanlarının Ruh Sağlığı.’ https://www.ttb.org.tr/kutuphane/covid19-rapor_6/covid19-rapor_6_Part41.pdf

Prof. Dr. Rukuye Aylaz Dr. Erman Yıldız. Prof.Dr. Rukuye Aylaz Dr. Erman Yıldız. ‘Yeni koronavirüs hastalığının toplum üzerine etkileri ve hemşirelik yaklaşımları.’ Malatya: İnönü Üniversitesi yayınevi (2020)

HASUDER 29.04.2020 Doç.Dr. Fahriye Oflaz ‘Covıd-19 ve Sağlık Çalışanlarının Ruh Sağlığı. ’https://korona.hasuder.org.tr/covid-19-ve-saglik-calisanlarinin-ruh-sagligi/

 

 

Editör: Nigar KAYA

Baş Editör: Dr.Sibel ÇELİKEL

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yorumlar (1)

  1. Yıldız Tek Gamlı
    • 27/01/2024

    Hocam o kadar güzel bir rapor sunmuşsunuz ki ekleyecek tek bir nokta yok. Bütün bunların raporlanmasına rağmen sadece sağlık sektörünün değil emek veren hizmet sektörlerinin hiç birine gerekli değer ve özenin verildiğini düşünmüyorum. Kaleminize sağlık umarım birileri sesinizi duyar...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kadir HORZUM

Kadir Horzum, 1988 yılında Uşak'da dünyaya gelmiştir. İlk, orta ve lise öğrenimini Uşak şehrinde tamamlayan Horzum, 2010 yılında Balıkesir Astsubay MYO'dan, 2021 yılında Anadolu üniversitesi AÖF Sosyoloji bölümünden mezun olmuştur ve halen daha Türk Silahları Kuvvetleri bünyesinde görevine devam etmektedir. Edebiyat ve kitap dünyasına yakından ilgi duyan Horzum, birçok farklı yaratıcı yazarlık ve drama atölyelerine katılmış ve eğitimler almıştır. Ağırlıklı olarak öykü alanında ilerlemiş, 2023 yılında Kafamdaki Kalabalık isimli öykü kitabı yayımlanmıştır. Horzum, hali hazırda edebiyat çalışmalarına devam etmektedir.