KİM BU EL ÂLEM
- Yazar: Nida Pala
- 26 Ocak 2025
- 26 kez okundu

KİM BU EL ÂLEM……
Hayat, aslında bir sahne. Bizler oyuncularız, izleyiciler ise “el âlem.” Ama bu oyunun senaryosunu kim yazıyor? Kendi ellerimiz mi yoksa bize göz ucuyla bakıp konuşan başkalarının dudaklarından dökülen sözler mi? İşte, her bireyin hayatının bir köşesinde yankılanan o soruyla yüzleşiyoruz: “El âlem ne der?”
El Âlem: Görünmeyen Bir Mahkeme aslında
El âlem dediğimiz şey, bir mahkeme. Ancak ne sanığın avukatı var ne de yargıcı tarafsız. İddianame hep aynı: “Normdan sapmak.” Suçlama ise, başkalarının doğrularına uymamak. Giydiğiniz kıyafetten attığınız adıma, söylediğiniz sözden hayallerinize kadar her şey sorgulanır.
Bu mahkemede beraat etmek zordur. Çünkü suç sabittir: Farklı olmak, kalıplara sığmamak. Bir elbise fazla kısa, bir fikir fazla cesur, bir hayat fazla “benlikli” bulunduğunda hüküm kesindir: “El âlem böyle şeyleri affetmez.”
Özgürlük ve Mahpusluk Arasındaki Birey
Toplum, bireye rehberlik edebilir; bu, inkar edilemez. Ancak el âlemin rehberliği, çoğu zaman bir kelepçeye dönüşür. “Şunu yapma, bunu giyme, öyle konuşma.” Bu talimatlar dizisi, bireyi görünmez bir hücreye hapseder. O hücrede birey, gerçek isteklerini bir köşeye bırakır ve başkalarının hoşnutluğunu hedefler. Ancak kime sorsanız, kimse bu hoşnutluğun adresini tarif edemez.
Peki, el âlemin sınırlarını aşmaya cesaret edenlere ne olur? Onlar, dışlanır, konuşulur, kınanır. Ama belki de ilk kez nefes alır. Çünkü el âlemin çizdiği o sınırların dışında bir özgürlük vardır: Kendi hayatını yaşamanın özgürlüğü.
Sosyal Medya: El Âlemin Dijital Versiyonu
Bir zamanlar sokak köşelerinde, mahalle kahvelerinde şekillenen el âlem kavramı, artık bir ekrana sıkıştı. Sosyal medya, el âlemi çok daha güçlü, çok daha geniş bir kitleye taşıdı. Artık sadece komşularınız değil, dünyanın dört bir yanındaki insanlar sizin hayatınıza bir tıkla bakıp fikir beyan edebiliyor.
Bir fotoğraf paylaştığınızda gelen beğeniler ve yorumlar, modern el âlemin yeni dili haline geldi. Kim olduğunuz, ne yaptığınız, ne söylediğiniz artık algoritmaların süzgecinden geçen bir toplumsal yargıya maruz kalıyor. Bu dijital vitrin, el âlemi daha görünür ve daha acımasız bir hale getiriyor.
Kendini Bulma Savaşı
“El âlem ne der?” sorusunu tamamen susturmak belki mümkün değil. Ancak bu soruyu hayatınızın merkezine koymak, kendi benliğinizi feda etmenin diğer adı. İnsanın kendine sorması gereken asıl soru şu: “Kendi hayatımı mı yaşıyorum, yoksa başkalarının yargılarından mı kaçıyorum?”
Cesaret, el âlemin düşüncelerine rağmen kendi yolunu seçebilmekte yatar. Bir çiçek, güneşi görmek için betonları delip geçer. İnsan da öyle; mutluluğunu bulmak için toplumun dayattığı sınırları aşmak zorundadır. Çünkü özgürlük, “ne derler” sorusunu susturup “ben ne istiyorum” diyebildiğiniz anda başlar.
El Âlemi Susturmak Değil, Kendi Sesini Duyurmak önemli
El âlem susmaz. Bu bir gerçek. Ancak önemli olan, onların sesini hayatınızın fon müziği yapmamaktır. Kendinize ait bir şarkınız olsun. Bu şarkıyı, başkalarının kısık sesli eleştirileri değil, sizin güçlü adımlarınız yazsın.
Bu hayat size ait. El âlem dediğiniz şey, belki bir gün adınızı bile hatırlamayacak. Ama siz, kendi hikayenizi yazarken hissettiklerinizi asla unutmayacaksınız. Bu yüzden, el âlemi değil, kendi yüreğinizi rehber edinin. Çünkü sonunda gerçekten önemli olan tek şey, kendi içinizdeki sesin huzurudur.
Nida Polat
Başeditör/Redaktör: Murat Çatal
Genel Yayın Yönetmeni: Elif Ünal Yıldız
Bu yazının bütünü yazarına aittir
Bir önceki yazımı okudunuz mu?
Üniversitede Final Sınavları Stresi
Kendimiz olmak kendimiz ve sevdiklerimiz için yaşamak temennisiyle...