EN KIYMETLİNİZ ANNENİZE ÖZEL HEDİYELER

EN KIYMETLİNİZ ANNENİZE ÖZEL HEDİYELER

 EN KIYMETLİNİZ ANNENİZE ÖZEL HEDİYELER

Çok sıkıcı diyerek hemen kumandayı alıp kanalı değiştirdi ,öbür kanala geçti “ANNEM BENİ BÜYÜTTÜN CANIM ANNEM ŞİMDİ SIRA BENDE “durmadan tekrarlayan anneler gününe özel yapılan reklamlar ne saçmaydı,,daha da sinirlendi “”BENİM ANNEM GÜZEL ANNEM “yaklaşan anneler günü için yarış başlamıştı ve öfkeyle kızgınlıkla kapattı televizyonu.

   Sokaklarda tüm mağazalarda dillenmiş ANNENİZİ UNUTMAYIN diyen yazılarıyla vitrinlerini süslemişlerdi. Yolllarda boy boy afişler, Anneler gününe yapılan özel çekilişler, sıkıcı bi haftaydı sanki televizyonlar, sokaklar, magazalar ANNESİ OLMAYANLARA inattı.

 Yaren bugünü bu haftayı hiç sevmezdi, annesizliği, anne olamayışı, yüzüne vurulurdu. Artık biliyordu, ne çok çocuk yorganının altına girip sesizce iç çeke çeke ağlardı..Kaç kadın ANNE diye seslenen çocuklarının sesini duymanın özlemiyle yanıp tutuşurdu.

Onlar bu üzüntülerini sessizce yaşarken nasıl oluyordu da birilerinin bir yanı eksik iken diğerleri, bağıra bağıra kutlama yapabiliyordu.

Yoğun bakımın önündeydi. Çok sevdiği canı herşeyi annesinin bi umutla iyileşecegi haberini bi alsaydı. Yoğun bakım ünitesinin kapısı üstünde sırasıyla hastaların adı geçiyordu. Bugün bu kapının önüne geleli 12. gündü. Yaren, ekranda adı çıkmayanın melek olup gittiğini bi kaç gün sonra fark etti. Her ekrana bakışında sırayı takip ederken korkarak bakardı.

Annesini göremiyordu ama adı ekrandaydı ve yaşıyordu. Hasta yakınları birbirlerine teselli veren hikayeler anlatıyorlardı.Yoğun bakımdan kurtuluş hikayelerini dikkatle dinlerdi. Yaren mutlu olurdu. Birde vakti gelmiş, ecel almaya gelmiş hikayerini dinlerken sinirlenir kaçmak isterdi. Ne çok yaşanmışlıklar dinlemişti tanık olmuştu.

12 yaşındaki Gamze’nin annesine kavuşmasını, 17 yaşındaki Elif ‘in annesini kaybedince çaresizliğini, yaşlı annelerini bi ran evvel toprağa verip paylaşacakları malların kavgasını edenlerle hep bu yoğun bakım kapısı önünde tanımıştı.

 Yoğun bakım ünitesinin Kapısının açılmasıyla ve hemşirenin aradığı kişiyi bulana kadar geçen zamanda nefesler duruyordu. Ne diyecekti hemşirenin hafif yüzünün gülümsemesi yüreklere su serpiyordu. Bazende doktor kapıya gelip boynunu büküp hasta yakınını çağırıyor ve gözlerini yere düşürüyor, o daha bişey demeden ardından üzeri beyaz örtülü sedye geliyordu.

“AHMET ÇAKAR yakını ,hastanızı servise alıyoruz hadi gözünüz aydın” Bekleme Odasında o kasvetli hava gider yüzlerde gülümseme olurdu. Hep beraber sevinir “hadi gecmiş olsun”

“Allahıma çok şükür hadi hepinizde iyi haberler alın geçmiş olsun hepimize” diyerek ve hastasına sevinerek servise indirirdi.

Yaren’de 12. günde olsa umutla bekliyordu. Annesinin biriciğiydi onu bırakıp hiç bir yere gitmezdi. Babasıyla, kardeşleri, yeğenleri enişteleri, birlikte uykusuz günlerce beklemeye razıydı önemli olan sağlığına kavuşmasıydı.

Yaren 30’lu yaşlarda meslek sahibi olmuş, henüz evlenmemişti. Hayatta en sevdiği anacığıyla babacığı, evlenselerde baba ocağından ayrılmayan ablaları, yeğenleri, enişteleriyle kocaman bi aileydiler.

Salonda ayrıca komşuları ve akrabaları da vardı. Hemşire kaç kez ikaz etmişti. Salonda bir kişi beklesin diye ama nafile içeride yatan Seyyare Sultan’dı. Koca yürekli, iyilik meleği, herkesin derdine koşan, umutla konuşup “umudun kalıcağına emeğin kalsın” diyen Seyyare Sultan’dı.

20. gün oldu. Sabah doktor kontrole geldiğinde içeri girmesiyle nefesler tutulmuştu. Çat diye açılan manyetik kapıdan çıkan doktor durumunu anlatmaya çalıştı, lakin Yaren

   “Hayır” der ve doktorun söylediklerini hiç duymak istemedi. “Dayan anne iyi olacaksın” diyerek duasını ederdi. Bugün 23. gündü. Seyyar sultanın günüydü. Her özel günü kutlamayı severdi Yaren. Bugün Anneler günüydü canı, annesi yoğun bakımda öylece 23 gündür uyuyordu. Sabahın erken saati kutlardı anneciğinin gününü.

Doktoruna rica etti sadece kapıdan iki dakika görebildiği annesinin yanına girip elini öpmeyi istediğini söyledi. O da içeri asla almayan doktor, “peki” dedi Üzgün ama umutla, sevinçle akan gözyaşlarını silerek annesine dogru yürüdü..

Yaren, huzurla uyuyan annesine bakıp elini yanaklarını yavaşca öptü. Uzun soluklu sohbetlerinden hep mutlu olduğu annesiyle konuşmaya başladı..

“Seni bekliyoruz, hepimiz dışardayız. Seninle yapacağımız çok şeyler var. Seni çok seviyorum” diyerek öptü öptü annesini. Öylece sessizce yatan annesinin gözlerinden yaş geldi. Çok sevindi kara kızını duymuştu annesi..

Hemşirenin “artık çıkmalısınız” demesiyle. Yaren biraz daha, biraz daha izin verin diyerek son bi defa daha öptü. Hemşirenin yardımıyla dışarı çıktı.  Bugün anneler günüydü ve kutlamıştı. Annesini öpmüştü, o mübarek ellerinden. Çok mutlu oldu.

Akşam karanlığı çökmüştü. Hasta yakınları umutla hastalarının iyileşmesi için dualar ediyordu. Birden Yaren’in gözü ekranda annesinin adını göremedi. Kesin bi arıza vardır diyerek kapıya koşarken doktorun bükülen başından, yere bakan gözlerinden anlamıştı. O gün o dakika gerçek olan hiç bir şeyi anlamamayı istedi.

Bugün anneler günüydü son kez görmüştü en kıymetli varlığını, son kez öpmüştü o sevgi dolu sıcak ellerinden, son kez öpmüştü güzel yanaklarını ,son kez duymuştu o güzel kokusunu, ama ilk kez anlayacaktı anneler gününde annesiz olmayı, annesiz olanları ilk kez anneler günü kutlamalarının ne saçma olduğunu.

İlk kez anlayacaktı birileri için bugünün her dakikasının Izdırap olduğunu.

Aydan BİLGESOY 

Genel Yayın Yönetmeni: Elif ÜNAL YILDIZ 

Yorumlar (6)

  1. Aydan BİLGESOY
    • 3/05/2024

    Çok teşekkürler.

  2. Aydan BİLGESOY
    • 3/05/2024

    Tesekkurler

    • 1/05/2024

    O kadar güzel yazmışsınız ki... Yüreğinize sağlık.. Bundan 17 yıl önce yaşadıklarım gözümün önünden geçti benim hikayeme benzettim.. kaleminize sağlık Aydan hanım

  3. Aydan BİLGESOY
    • 30/04/2024

    Çok teşekkürler Mediha ablacım;))

  4. Zeynep Gök
    • 30/04/2024

    Çok özel bir gün olan anneler günü samimi duygularla bukadar güzel anlatılır kalemime sağlık böyle yazılarının devamını diliyorum.

  5. Mediha Akar
    • 30/04/2024

    Harika anlatım, Aydancım kalemin hep kalbe dokunsun, sevgilerimle Mediha Akar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Aydan BİLGESOY

15 şubat'da Denizli’de dünyaya geldi. İlk, orta ve lise eğitimimi Aydın'da tamamladı. Üniversiteyi Dicle üniversitesi fen fakültesi Kimya bölümünde okudu. İlk görev yeri, İstanbul Beykoz İshaklı köyüne sınıf öğretmeni olarak göreve başladı. Bir yıl sonra branşına ataması yapıldı ve Üsküdar, Ataşehir, Kadıköy, Maltepe ilçelerinde ve son görev yeri İzmir'de çeşitli liselerde Kimya öğretmeni olarak görev aldı. Öğretmenliği boyunca çalıştığı okullarda yurt içi ve yurt dışı projelerin yanında tiyatro ve koro eğitmenliği yaptı. NLP, çocuk eğitimi, anne baba eğitimi, eğiticinin eğitimi, seslendirme, Masal anlatıcılığı gibi bir çok konuda eğitim aldı. Çocuklarıyla birlikte tanıştığı çocuk kitapları ve ikizleri hayatının en anlamlı kararına sebep oldu. Çok sevdiği öğretmenliğin önüne geçti ve emekli oldu. Okurken ikizlerinin bizimde bir hikayemiz olsun diyerek oyunla başladığı Mustafa ve Emir serisinin ardından, İkiz aşkına serisinin yazarı oldu. Halen İzmir'de yaşamakta olup evli ve ikiz annesidir.