Bize Hayatı Yeniden Öğreten Çocuklar

Bize Hayatı Yeniden Öğreten Çocuklar

Otizm, Bizim Renkli Dünyamız ve Farklılıklar!

Otizm, bazen bir bulmaca gibidir, ama bu bulmacada eksik olan parçalar değil, çoğu zaman yanlış anlamalardır. Her birey, kendi dünyasında farklı bir renk paletiyle resim yapar. Ancak bazen bu resim, ‘normal’ olma beklentisiyle o kadar bozulur ki, asıl sanat gözden kaçar. Gelin, hep birlikte bu sanatı daha iyi anlayabilmek için okuyalım.

Bir alışveriş merkezi, kalabalık bir gün, cebinizde yeterince para olup olmadığına bakarken birden yüksek sesle bir bağırış duyuyorsunuz. “Beni bırak! Bunu istemiyorum!” diye seslenen bir çocuk, bir anda herkesin ilgisini çekiyor. Ebeveynin gözleri bir nebze panik dolu, etrafındaki bakışlar ise karışık.

Ancak, çocuğun bağırmasının sebebi, onu içeriye sokan alışveriş arabasına oturtmanın bir şekilde stres yarattığı. Otizmli bir çocuk, bazen dünyadaki sesleri ve kalabalığı çok farklı algılar. Bu da, duyusal aşırı yüklenmeye ve bazen agresif davranışlara yol açabilir.

Ama tabii, çevredekilerin büyük çoğunluğu bu durumu ters giden bir şey olarak algılar. Oysa bu çocuk sadece stresle başa çıkma yolunu seçmiştir.

Evet, bazen çocuklar, alışverişe gelen bir yetişkin gibi ‘uyum sağlamak’ zorunda kalmazlar, çünkü onlar zaten kendi kimliklerini korumaya çalışıyordur. Bu ‘garip’ davranış, aslında onların kendilerini ifade etme şeklidir. Yani, “Beni bırak” demek, bir isyan değil; bir çözüm arayışıdır. İşte, otizmin dünyasında her şey her zaman göründüğü gibi değildir.

Otizm hakkında yanlış bilinen gerçekler bazen karşımıza öyle çıkar  ki, insanın gözleri fal taşı gibi açılır. İşte bunlardan bazıları:

“Otizmli çocuklar sessizdir.” Evet, bazı çocuklar gerçekten daha sessiz olabilirler, ancak çoğu, dünyayı kendine göre yüksek sesle anlatır. Hatta bazen o kadar yüksek sesle anlatırlar ki, etrafındaki herkesin “sadece bir dakika” dediği anlarda, seslerine kulak kabartmak zorunda kalırsınız.

“Otizmli çocuklar göz teması kurmaz.” Evet, bazı otizmli çocuklar göz teması kurmakta zorlanabilir, ama bu onların başkalarına kayıtsız olduğu anlamına gelmez. Onlar, sadece bazen başka bir yolu tercih ederler.

“Otizm tedavi edilemez.” Otizm “tedavi” edilmiyor olabilir, ama bu, hayat kalitesinin artırılamayacağı anlamına gelmez. Erken müdahale, destekleyici eğitimler ve doğru sosyal çevreyle otizmli bireyler başarılı olabilir, kendilerine ve çevrelerine faydalı hale gelebilir.

Ebeveyn Bakışı

“Otizmli bir çocuk yetiştirmek, sabah kahvenin bile her zaman istediğin gibi olmayacağını kabul etmek gibidir.”

Herkesin bildiği klasik bir gerçek: Sabahları bir çocuğun odasına girip “iyi sabahlar” demek, her zaman çok farklı bir deneyim sunar. Ama otizmli bir çocuk söz konusu olduğunda, bu deneyim bazen “iyi sabahlar” yerine, “Neden göz teması kurmuyor?” ya da “Bugün hangi sesler bizi çıldırtacak?” gibi sorularla başlar.

Evet, bu bir espri—ama aynı zamanda her sabah biraz da tahmin edilemezlik demek.Tahmin edilmez bir hayat ve beş dakika sonrası için garanti edilemez zaman. Bu gerçeği insanlar yaşamı için her zaman aklında tutar fakat Otizmli bir çocuk ebeveyni çarpıcı bir şekilde yaşar.

Otizm, her çocukta farklı şekillerde kendini gösterir, ve bu yüzden her aile farklı bir yolculuk yapar. Bazen yolculuk inişli çıkışlı olur, bazen hız kesen bir tren gibi hissedilir, bazen de bir tırmanış gibi. Ama önemli olan bu yolculukta yalnız olmadığınızı hissetmektir.

Her çocuğun bir şekilde özel olduğuna inanılır; ama bu durumda ‘özel’ olmak demek çoğu zaman toplum tarafından bakıldığında farklı olmak demektir.

Her şeyin ‘farklı’ olmasının korkutucu bir şey olmadığını öğrenmek, aslında en büyük derslerden biridir.

Toplumsal Yanılgılar ve Mizahın Gücü

Toplum olarak, biz genellikle neyin doğru olduğunu ve normal davranışın nasıl olması gerektiğini çok çabuk kabulleniriz. Ama unutmamalıyız ki, normal olanı tanımlamak, aslında sadece genel geçer bir görüşe dayalıdır. Her bireyin ihtiyaçları ve kendini ifade etme biçimi farklıdır. Otizmli bir çocuğun davranışlarını anlamak, ‘normal’ bir çocuğun davranışlarından daha zor değildir; sadece daha fazla dikkat ve empati gerektirir.

Örneğin, okulda bir çocuk sınıfta sürekli ayağını sallıyorsa, otizmli olduğu için bu davranışını stresle başa çıkma yöntemi olarak geliştirmiş olabilir. Bu, onun dünyasında bir tür rahatlama biçimidir. Ancak, çoğu zaman bu tür davranışlar dışarıdan garip ve anlaşılmaz görünebilir. Mizahi bir bakış açısı, bu tür davranışları anlamamıza ve toplumsal önyargılarımızı kırmamıza yardımcı olabilir.

Farklılık, Zenginliktir

Otizmli bireyler ne kadar farklı olsalar da, her biri kendi tarzında dünyayı şekillendiriyor. Biz, belki de onlardan daha çok şey öğrenebiliriz. Her otizmli bireyin dünyasında bir renk, bir melodi, bir resim var; ve biz bu resme ne kadar uzak durursak, o kadar az şey öğreniriz. Bazen farklılıklar en eğlenceli ve öğretici anları yaratır.

Ebeveynler, öğretmenler, ya da sadece toplumsal çevre olarak bizler, otizmin ne olduğunu ve bireylerin kendilerini nasıl ifade ettiklerini anlamak için empati kurmalıyız. Her farkındalık, bir adım daha yakınlaştırır bizi. Ve belki de en önemlisi, hepimiz bir arada çok daha güçlüyüz. Hep birlikte daha fazla empati, daha fazla farkındalık ve daha fazla sevgi!

Yanlış Bilinen Durumlar

Birçok insan, otizm hakkında ne yazık ki yanlış ya da eksik bilgilerle donanmış durumda. “Otizmli çocuklar duygusal değil,” gibi basmakalıp söylemlerle karşımıza çıkmak oldukça yaygın. Ama gerçek şu ki, otizmli çocuklar duygusal dünyalarını başkalarından farklı bir şekilde ifade edebilirler. Onlar da sevgi, neşe , üzüntü ve hayal kırıklığı hissederler—sadece belki bunu farklı yollarla gösterirler.

Bir diğer yaygın yanlış inanç, “Otizmli çocuklar asla bağımsız olamazlar”dır. Bunu sıkça duyarsınız, ama gerçek şu ki, birçok otizmli birey, destek ve doğru eğitimle muazzam derecede bağımsız olabilir. Çocuklar büyüdükçe, bağımsızlıkları artabilir. Evet, biraz daha fazla sabır gerekebilir, ama her aile, bu yolda ilerledikçe kendi başarı hikayelerini yazacaktır.

  • “Otizmli bir çocuk büyütmek, her gün yeni bir şey öğrenmektir.” Bu öğrenme süreci, hem biz aileler hem de toplum için önemli bir yolculuk. Bu yolculukta daha çok sevgi ve anlayışla karşılaşırsak ancak ,bu hikayelerin sonunu mutlu bitirebiliriz.

Farklılıklar zorluk değil, hayatı daha derin bir anlamla yaşamanın anahtarıdır.

Elif Ay

Genel Yayın Yönetmeni: Elif Ünal Yıldız

Bu yazının bütünü yazarına aittir.

Bir önceki yazımı okudunuz mu?

UMUDA TAKILAN ZİNCİRLER

İnstagram

 

Yorumlar (2)

  1. Elif AY
    • 26/11/2024

    Teşekkür ederim 🙏 Yıldız hocam ❤️ Siz de iyi ki yazıyorsunuz ilhamimiz sizden 🌸

  2. Yıldız Tek Gamlı
    • 23/11/2024

    Sen var ya keşfettiğim en güzel kalemsin🥰 iyi ki yazıyorsun ...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Elif AY

1991 İstanbul Üsküdar doğumluyum , İstanbul Üniversitesi Sosyal Hizmetler mezunuyum, evliyim biri özel gereksinimli iki oğlum var , uzun süredir özel gereksinimli çocukların ve ailelerinin yaşadıklarını yazıyorum. Makale ve köşe yazarlığı yapıyorum.