BİLİM KURGU

BİLİM KURGU

Açık bir kış gecesi balkonda çay içiyorum. Başımı kaldırıp yıldızlara baktım. Her biri bana doğru yaklaşan izli mermi gibiydi. Sanki bitmeyecek bir enerjiyle üzerime geliyorlardı. Baş parmağımı havaya dikip sırayla gözlerimi kapattım. Askerde öğrendiğim yöntemle bana olan uzaklığını hesaplamaya çalıştım.

Uzay! Çocukluğumdan beri hep ilgimi çekerdi. Herkesçe zifiri karanlık bir boşluk olarak bilinen ama aslında loş ve zerrenin zerresi partiküllerle dolu bir boşluk olan bu olguyu dolaşmak tek tek yıldızlara uğrayıp hal hatır sormayı gerçekten isterdim. Önceleri sonsuz sandığımız daha sonra uçtan uca 13 milyar ışık yılı olduğu ve genişlemeye devam ettiği anlaşılan yaratılmış bir zaman ve mekan.

Uzayın dışı acaba bedensizlik, mekânsızlık ve zamansızlık mı? Kim bilir belki de öbür dünya orasıdır. Ya da bizim hafsalamızın bitip hiçlik ile varlığın, ezel ile ebedin, duygu ile aklın bir arada olduğu yer midir? Neyse biz şimdilik uzayın içinde beden, zaman ve mekanda kalalım.

Evrende bilimsel olarak bilinen en büyük hız ışık hızı, saniyede üç yüz bin km. İnsan ömrü 80-100 yıl. Işık hızı ile bile hareket etsek daha galaksimizi bile çıkamadan ömrümüz biter. Ben inanıyorum ki insan bir gün ışık hızını geçecek. Bazı bilim-kurgu kitap veya filmlerinde aklımıza yatmasa da bununla ilgili teoriler var. Solucan delikleri akla ve bilime en uygun olanı.

Türk edebiyatında bilim kurgu Osman Nuri Eralp’in 1918’de yayınlanan “Başka Dünyalarda Yaşam Var mı?” eseriyle başlar. Daha sonrası 2000’li yıllara kadar tam bir kısır döngüden ibaret. Net olmamakla birlikte 80-100 civarında eser verilmiş. O tarihten sonra eser sayısı hızla artmış ama ses getiren bir eser ortaya konulmamış, tekrardan ibaret kalmıştır.

Bunun elbette çok sebebi var. Öncelikle tarihimizde müspet ilimlerin sadece tasavvufa hapsedilmesi söylenebilir. İkinci olarak doğa, insanımıza özgü bilimden ziyade doğaüstü güçlere olan hayranlığımız bizi bilim-kurgu okumak ve yazmaktan uzak tutmuştur. Bir bilim-kurgu yazarı olarak söyleyebilirim ki geçmişimizdeki bilimsel başarı azlığı konu, malzeme ve kurgu açısından bizi büyük sıkıntıya sokmaktadır. Kullanılan isimler bile yabancı isimler olmuştur çoğu zaman.

Umuyorum ki bundan sonra bilim-kurgu türü eserler de edebiyatımızda hak ettiği yeri alacaktır. Son dönemde gerçekten iyi eserler verildiğine daha iyisinin de verilebileceğine inanıyorum. Atatürk’ün dediği gibi “Bütün umudum gençlikte!”

 

27-01-2024

Uğur UKUT

Editör: Nigar KAYA 

 

Yorumlar (1)

  1. Yıldız Tek Gamlı
    • 28/01/2024

    Akıcı bir bilim kurgu son dönemlere kadar yoktu hocam Yeni yeni bilim kurgu fantastik kitaplar daha akıcı daha ilgi çekici olmaya başladı sizin eseriniz "kıyamet kızılı" gibi... Emeğinize sağlık

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uğur UKUT

Edebiyata ilgisi lise yıllarında şiirlerle başlamıştır. Bazı yerel gazete ve dergilerde şiirleri yayınlanmıştır. 2014 yılında sonra hikâye ve roman yazmaya başlamıştır. İlk kitabi Ölümün Eşiği Ocak 2020 yılında yayımlanmıştır. Nisan 2021 de Ölümün Eşiğinin devamı olan Kıyamet Kızılı ile ilk şiir kitabı olan Benim Sözlerim Kendime yayımlanmıştır. Aynı yıl Aralık ayında Frig vadisinin gizeminde yaşanan bir bilimkurgu olan Tokalı Kaya yayımlanmıştır. 2022 yılı temmuz ayında Gönül Fatihleri Kadınanalar ile ikinci şiir kitabi Rüyadan İbaret okuyucu ile buluşmuştur.