Balkan Türk Edebiyatının Güçlü Sesi “Abdülfettah Rauf”
- Yazar: Ali YURTSEVEN
- 2 Şubat 2024
- 97 kez okundu
1910 yılında şimdiki K. Makedonya’nın başkenti Üsküp’te doğmuştur. Asıl adı Abdülfettah Raûf’tur. Halk arasında daha çok Fettâh Efendi adıyla tanınmış, bazı makaleleriyle şahsî evrakında ise Fetah İshak veya Fetah İshakoviç imzasını kullanmıştır.
İyi bir medrese öğrenimi gördü. Öğreniminin sonunda müderrisliğe yükseldi. İki dünya savaşı arasında Makedonya Türklerinin yetiştirebildiği, sayıları çok az olan aydın ve ulemadandır.
Üsküp’ün önemli Türk eğitim kurumlarından Meddah Medresesi’nde eğitim alarak 1933 yılında buradan mezun oldu. Osmanlı eğitim sisteminde dinî ilimlere hâkim bir din adamı olarak yetişen Fettah Efendi’nin aynı zamanda Arapça ve Farsça’ya da geniş vukûfiyeti vardı. 1933-1944 yılları arasında Meddah Medresesi’nde çeşitli görevler aldı ve bir süre medresenin idareciliğini de yürüttü.
İnançlarından taviz vermeye yanaşmadığından, 1945 yılında Yugoslavya rejiminin gazabına uğradı. Dini liderlikle suçlanıp yargılandı. 1956 yılına kadar hapis yattı. Bir yıl da Bosna Hersek’te bulunan Doboy’da taş kırmaya gönderildi.
Hapiste geçirdiği yıllar sağlığını bozmuş, onu bedenen çöktürmüştü. Hapisten çıkışından sonra da sadece şekil değiştiren eziyetten yakayı kurtaramadı. Uzun zaman işsiz kaldı.
Müezzinlik yapmasına bile izin verilmeyip mağdur edildi. Hayatının son yıllarında, Makedonya Devlet Arşivi’nde işe alındı. 1963 yılında, Üsküp’te vefat eden Abdülfettah Rauf Efendi, Butel (Üsküp) mezarlığına defnedildi.
Abdülfettah Rauf Efendi yaşadığı dönem itibariyle Balkan Türkleri Edebiyatının eski ile yeni şiir arasındaki geçiş dönemi temsilcileri arasında yer aldı. Şairin Osmanlı eğitim sisteminde yetişmiş olması onun klasik Türk Edebiyatı ve edebî sanatlar alanındaki hâkimiyetini artırdı.
Bazı gazetelerde makaleleri de çıkan Fettah Efendi’nin Mehmed Âkif’in ölümü üzerine kaleme aldığı bir yazısı ile mersiyesi Sofya’da neşredilen Medeniyet gazetesinde, yine aynı yazı ile ikinci bir mersiyesi ve “Tanrı”, “Allah’ım ile Birkaç Söz”, “Vasiyetim”, “Şanlı Peygamber Mesih” adlı şiirleri de Üsküp’te çıkan el-Hilâl dergisinde yayımlanmıştır. Şiirlerini toplu olarak yayımlatma imkânı bulamayan şairin ilk şiirleri Üsküp’te çıkan Sada-yı Millet gazetesinde yayımlanmıştır.
Fettah Efendi’nin Vančo Boškov ile birlikte kaleme aldığı iki önemli makalesi “Rifaiskoto Teke vo Skopje” (Üsküp’teki Rifâî Tekkesi), Glasnik na Institutot za Nacionalna Istorija ve “Edno Skopsko Vakafname” adlarını taşımaktadır.
Ayrıca Turski Dokumenti za Istorijata na Makedonskiot Narod (Makedon halkının tarihine dair Türkçe belgeler adı altında çıkan Makedonca neşriyat serisinde Metodija Sokolovski, Arif Starova, Vančo Boškov gibi müellifler arasında Fettah Efendi’nin adı Fetah Ishak olarak geçmektedir.
Şiirlerini toplu olarak yayımlatma imkânı bulamayan şairin ilk şiirleri Üsküp’te çıkan Sada-yı Millet gazetesi, El-Hilal dergisi ve Sofya’da çıkan Medeniyet gazetesi gibi süreli yayınlarda yer aldı.
Kelime hazinesinin zenginliği ve Osmanlı Türkçesindeki başarısı ile 20. yüzyılda gelişen Balkan Türkleri şiirinde özgün bir yer edindi. Şairin, Mehmet Akif, Yahya Kemal ve Necip Fazıl’a ithaf ettiği şiirleri vardır.
Balkanlarda aruz vezni ile şiir yazan son temsilcilerden biri olan Abdülfettah Rauf Efendi, aruz ve hece vezni ile yazdığı şiirlerinde yoğun olarak vatan sevgisini işledi. Osmanlı medeniyetine duyduğu hürmet, Balkan Türklerinin toplumsal meseleleri ve bazı dinî konular şiirlerinin diğer temaları arasında yer aldı.
Dini, milli ve sosyal konulara ağırlık veren Abdül Fettah Rauf’un şiirlerinin büyük bir kısmını, ölümünden hemen sonra öğrencilerinden Kemal Aruçi Vrapçişte’ye götürmüştür. Kimi örnekleri Üsküp’te yayımlanmakta olan “El Hilal” dergisinde yayınlanmıştır. Şiirleri, şu ana kadar kitap haline getirilememiştir.
Makedonya da yaşayan edebiyatı ve yazıları güçlü şair ve yazarlarımızı ülkemizde de her platform ve ortamda da tanıtmalıyız.
Abdülfettah Rauf’un Kaleminden;
“Vatan bende gariptir ben vatanda garibim.
Ruhen uzak kalmışım gerçi cismen karibim.
Ben içinde o bende zevkini ben sormadım.
Eller aldı dadını buldu böyle gurbet görmedim.
Kucağımda yâd eller buluyorken lezzeti yatar benim,
Kalbim de onun hüzün ve hasreti Ey dedelerden miras vefasız yurdum
Sana artık sevgimin söndüğünü duyurdum
Sen bana yar olmadın ben de senden ırağım
Artık benim yurdum değildir bağım, dağım, çırağım.”
(6 Şubat 1960)*
01.02.2024
*(Not: Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü, TDV İslam Ansiklopedisi, biyografi.net, Üsküp Düşünce Okulu İnternet Sitelerindeki bilgilerden de yararlanılmıştır.)
Ali YURTSEVEN
Editör: Nigar KAYA
Çok üzülüyorum böyle değerlerin değerlerinin bilinmemesine... Ruhu şad olsun hocam...