Altı – Yedi Eylül ve Anadolu
- Yazar: Ali YURTSEVEN
- 11 Eylül 2024
- 79 kez okundu
Altı -Yedi Eylül ve Anadolu
Anadolu’nun Stratejik Önemi
Kutsal Anadolu topraklarımız, bizlerden ziyade, özellikle sömürgeci emperyalistler ile kapitalistler açısından tarihin her döneminde değerli ve paylaşıma açık bir yer olarak görülmüştür. Bu düşünceler günümüzde bile farklı versiyonlarda da devam etmektedir.
Tarih Boyunca Savaşlar ve Zaferler
Malazgirt zaferimizden günümüze kadar Doğu Roma, Bizans ve türevleri olan devletler ile savaşımız, Dokuz Eylül’de Güzel İzmir’imizin işgalden kurtarılışı ile son bulsa da her zaman devam etmektedir.
Balkanlar ve Kıbrıs’taki Zulüm
Günümüz Kıbrıs, Batı Trakya ve Balkanlar’da yaşayan Osmanlı İmparatorluğu’nun bakiyesi ve Evlad-ı Fatihan olarak da anılan Türk ve Türk soylu toplumlara yapılan soykırım ve zulümlerin acıları devam etmektedir. Kıbrıs ve Balkanlar’da bu olumsuz durumlar belirli zaman aralıklarında devam ederken, 6 ve 7 Eylül’de İstanbul’da huzur ve barış içinde yaşayan Rumlara yapılanları nasıl değerlendirmeliyiz?
1955 Yılı Türkiye’si ve Ekonomik Sıkıntılar
O tarihlere baktığımızda, 1955’ten itibaren Demokrat Parti hükümeti gittikçe zorlaşan bir ekonomik durumla karşı karşıya kalmış ve özellikle yüksek enflasyon nedeniyle hayat standardı düşen kesimin güvenini kaybetmiştir. Başbakan Menderes hükûmetinin azınlıklara karşı baştaki liberal politikası, gittikçe zorlaşan ekonomik koşullarla değişerek ilişkiler gerginleşmiştir.
Kıbrıs Meselesi ve Basının Rolü
Kıbrıs Türklerine yapılan baskılar, 1955 yılında Türkiye kamuoyunun gündeminde başköşeye oturmuştur. O dönem Türkiye’de en çok satan gazete olan Hürriyet‘in başlığında, İstanbul’daki Rum azınlığın aralarında bağış toplayarak Kıbrıs Rumları’nın ENOSİS çetelerine gönderdiği yazıyordu.
Selanik’teki Bomba Haberi
Dışişleri yetkilileri Londra’da Kıbrıs temaslarına devam ederken, Atatürk’ün Selanik’teki evinde bir bomba patlamasıyla ilgili haber, önce 6 Eylül 1955 günü saat 13.00 haberlerinde radyoda yayımlandı. Bunun üzerine, “Atamızın evi bombalandı” manşetiyle İstanbul’da haberler yayımlandı.
Galeyan ve Saldırılar
Bu haberlerle galeyana gelenler, İstanbul’da 6 Eylül akşamı bir yağma ve yıkım eylemi gerçekleştirdiler. İlk saldırı saat 19.00 sıralarında Şişli’deki Haylayf Pastanesi’ne yapıldı. Ardından büyüyen kalabalık, Kumkapı, Samatya, Yedikule, Beyoğlu’na geçerek gayrimüslimlerin toplu olarak yaşadığı birçok semtte önce Rumların, ardından da Ermeni, Yahudi ve hatta yanlışlıkla bazı Türklerin dükkânlarına saldırmaya başladı.
Yağmaların Boyutu
7 Eylül sabahına kadar süren saldırılarda, aralarında kilise ve havraların da bulunduğu 5.000’den fazla taşınmaz tahrip edildi ve milyonlarca liralık zarar meydana geldi. İstanbul’un her yerinde yağmalar aynı yöntemle yapıldı. Dükkânlara saldıranlar, önce vitrinleri taşlayarak kırdılar ya da demir parmaklıkları kaynak makineleri ve tel makasları yardımıyla açtılar, ardından içerideki alet ve makineleri dışarı çıkararak paramparça ettiler.
Saldırıların Kapsamı ve Zarar
İstanbul’da kayıtlara geçen 4.214 ev, 1.004 işyeri, 73 kilise, bir sinagog, iki manastır, 26 okul ile aralarında fabrika, otel, bar gibi yerlerin bulunduğu 5.317 mekân saldırıya uğramıştır. Türk basınına göre 11 kişi, bazı Yunan kaynaklarına göre 15 kişi öldürülmüş olup, resmî rakamlara göre 30 kişi, gayri resmî rakamlara göre 300 kişi yaralanmıştır.
Maddi hasarın, o günün değerine göre 150 milyon – 1 milyar Türk lirası arasında olduğu tahmin edilmektedir. O zamanın Demokrat Parti Hükümeti, zarara uğrayıp zararını tescil ettirenlere toplam 60 milyon Türk lirası civarında tazminat ödemiştir.
Rum Nüfusunun Azalması ve Ekonomik Etkiler
Olayların ardından, Türkiye’de yaşayan binlerce Rum Türkiye’den göç etmiştir. Rum nüfusun zamanla azalmasıyla Rumların ekonomideki etkisi zayıflamaya başlamış ve daha önceki azınlıklara yönelik eylemlerde olduğu gibi Türklerin sermayeye hâkim olması hızlanmıştır.
Birkaç bin Rum ise özellikle Mersin ve Tarsus’a yerleşmişlerdir. Zamanla İstanbul ve çevresinde kalan Rumların da büyük çoğunluğu İstanbul’u terk etmiştir. Nüfus mübadelesi sonucunda, 1925 yılında yaklaşık 100.000’e düşen İstanbul’daki Rum nüfusu, 2006 yılında 2.500 kişiye kadar düşmüştür.
6-7 Eylül Olaylarının Sonuçları
6-7 Eylül 1955 olayları, Rumların büyük göç dalgalarıyla ülkeden ayrılmasına neden olmuştur. Gayrimüslimlerin büyük bir kısmı için, yaşananlar, Türk vatandaşı olarak kabul görmediklerinin kanıtı olmuştu. Hangi parti iktidarda olursa olsun, gelecekte de ayrımcılıklara maruz kalacakları düşüncesiyle ve kendilerini güvende hissetmedikleri için, özellikle Rumlar yurtdışına göç kararı vermişlerdir.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Milliyetçilik Üzerine Görüşleri
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 1932 yılında yaptığı bir konuşmada dediği gibi:
“Diyarbakırlı, Vanlı, Erzurumlu, Trabzonlu, İstanbullu, Trakyalı ve Makedonyalı, hep aynı cevherin damarlarıdır. Bu damarlar, birbirini tanısın. Türk milletinin toplumsal düzenini bozmaya yönelik çabalar boğulmaya mahkûmdur.
Türk milleti, kendinin ve memleketinin yüksek menfaatleri aleyhine çalışmak isteyen bozguncu, alçak, vatansız ve milliyetsiz beyinsizlerin saçmalamalarındaki gizli ve kirli emelleri anlamayacak ve onlara hoşgörü gösterecek bir topluluk değildir.”
Sonuç olarak, milliyetçiliğin farklı algılanıp yönlendirildiği halk kitleleri, nerede olurlarsa olsunlar, yaşadıkları toplumlara hep zarar vermektedir.
Ali Yurtseven 10.09.2024
Editör/Redaktör: Murat Çatal
Genel Yayın Yönetmeni: Elif Ünal Yıldız
Bu yazının bütünü yazarına aittir.
Bir önceki yazımı okudunuz mu?
Eski Fotoğraflar
Harika bir yazı ❤️
Tarihin kanayan bir yarası ve güçlü devletlerin kendi çıkarları doğrultusunda her iki tarafın masum insanlarını galeyana getirerek birer canavara dönüştürmesini veciz ve anlaşılır bir üslupla kaleme alınmış bir yazı okudum. Yazarı tebrik ediyorum.