ATALIK TOHUMDAN EBTER TOHUMA

ATALIK TOHUMDAN EBTER TOHUMA

ATALIK TOHUMDAN EBTER TOHUMA

Anadolu topraklarında binlerce yıldır atalık tohumlarla tarım yapılırdı. Büyüklerimiz ata mirası tohumları en olgun sebze meyvelerden alır, kurutup, bez keselerde uygun şartlarda muhafaza ederdi.

Her köy evinde tohum kesesi mutlaka olurdu. Hatta konu komşu ile de paylaşılırdı. Mevsiminde hangi üretim yapılacak ise o tohumlar kullanılırdı.

Domates, salatalık, patlıcan, fasulye, biber, börülce, kabak, fıstık, susam, kavun, karpuz vb. ekilen bu tohumlar son yıllarda yerini ebter tohumlara bıraktı. Bu değişimin sebebi neydi?

Eski tohumlardan yetişen ürünler uzun yola dayanıklı değilmiş. İhracata giden ürünlerin sekli düzgün, raf ömrü uzun olmalıymış.

Şekli bozuk kurt yeniği varmış, defolu ürün kapsamındaymış gibi bahanelerle üreticiyi ebter tohum kullanmaya mecbur ettiler.

Artık kış sebze meyvelerini yazın, yaz meyve sebzelerini kışın bulmak mümkün. Hatta Anadolu topraklarında daha önce görülmemiş tropikal iklim meyvelerini görebiliyoruz.

Örtü altı seracılık bu anlamda oldukça gelişti. Az alanda çok üretim şekli standart meyve sebzeler, kullanılan zirai ilaçlar cazip hale geldi.

Sebze hali alıcıları, kendi dayattıkları fidelerden olan ürünleri alacağını söyleyerek üreticiyi kendilerine bağımlı hale getiriyor.

Bu fidelerden tohumu olmayan ürünler ortaya çıkıyor. Cılız birkaç tohumdan ise hiç ürün alınmıyor. Çiftçiler atalık tohumları sadece kendi tüketimleri için kullanıyor.

Toprağın yapısını bozan, genetiği değiştirilmiş bu tohumların, atılan kimyasal gübrenin yerini, atalık tohumların, hayvan gübresinin, geleneksel tarımın alması gerekiyor.

Eskiden yediğimiz mis kokulu çileğin domatesin elmanın tadını almak istiyorsak bir an önce harekete geçmeli, tohum veren ürünlere yönelmeliyiz.

Biz tarım ve hayvancılık ülkesiyiz. İthal meyve, sebzeye, canlı hayvana ihtiyacımız yok. Kendine yetebilen bir ülkeyiz.

Verimli topraklara meralara sahibiz. Çalışkan, üretken insanlarımız çok. Doğru tarım politikaları, uygulamalarıyla bu değişimi gösterelim, iş işten geçmeden.

Kendi topraklarımız yok olmadan, insan sağlığı bozulmadan olumlu çözümler bulunmalı.

Ülkemin her ferdinin, dünya insanlarının bu duruma hep birlikte çare araması insanlık için gereklidir. Havamız, suyumuz toprağımız geçmişten bize miras geleceğe emanet.

 

Elife AKGÜL

Editör:Nigar KAYA

Genel Yayın Yönetmeni: Elif ÜNAL YILDIZ

Bu yazının bütünü yazarına aittir

Bir önceki yazımı okudunuz mu?

Yusuf Emmi ve Deli Hüseyin.

 

Yorumlar (1)

  1. Yıldız Tek Gamlı
    • 26/10/2024

    Size yüzde yüz katılıyorum ❤️

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Elife AKGÜL

Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü mezunuyum. 58 yaşındayım ve ev hanımıyım. Yörük kültüründen etkilenerek kendi yaşamım ve ailemin yaşantıları üzerinden hatıralar ile roman ve öyküler yazdım. Aynı konseptte edebi ürünler üretmeye devam ediyorum. Şu ana kadar yazdığım fakat yayınlanmamış bir roman, bir öykü, bir tiyatro senaryosu ve bir şiir bulunmaktadır. Tarzımı Cengiz Aytmatov ve Yaşar Kemal’e yakın görüyorum.