Toplumlar zaman içerisinde değişmekte ve değişim, içinde yaşayanın fark etmediği bir süreç olarak karşımıza çıkmaktadır.
Toplumların değişimi, kurumların yenilenmesi, ekonomik modellerin ortaya çıkması ile oluşan modernleşme ya da modern toplum feodaliteden burjuvaziye dönüşümü ortaya koymuştur. Bu ortaya koyuş ile modernlik, modern olmayan toplumların hedefi haline gelmiş ve bu hedefe ulaşmak için büyük bir çaba başlamıştır.
Bu modern toplum içerisinde bireyler kendi alt hedefleri ve yaşayışları ile var olmaktadırlar. Modern toplumda, varoluşumuz tüketim ile iç içe geçmiş durumda. Bu durum, “Tüketim Toplumu” olarak bilinen bir olguyu ortaya çıkarmıştır. Bu toplumda bireyler, kimliklerini ve değerlerini satın aldıkları ürünler ve hizmetler üzerinden tanımlamaya başlamıştır.
İnsanlık tarihi boyunca, geçmişten kalan eserler ve kalıntılar, bulundukları yerlere göre adlandırılma eğiliminde olmuştur. Bu durum, arkeoloji ve tarih meraklıları için oldukça faydalı bir sistem olsa da, aynı zamanda bazı önemli noktalara da dikkat çekmektedir.
Örneğin Fransa’nın Saint- Acheul bölgesindeki kalıntılar ile ortaya çıkan Acheuleen (Acheulean)\ Aşölyen kültürde kullanılan el baltaları on binlerce yıl kullanımını sürdürmüştür.
Buna karşın günümüzde geçiş cihazları son derece kısa kabul edilecek sürelerde var olmuşlardır. Mesela el baltasının binlerce yılına karşın Compact Disc (CD) birkaç on yıl hayatını sürdürmüştür.
Telefon için ise bu örneği vermek şimdilik doğru olmaz, telefon ilk kullanıldığı dönemden itibaren biçim değiştirmekle birlikte telefon özelliğini sürdürmekte ve hala var olmaktadır.
Toplumlar, kullandıkları teknolojilerle özdeşleşmekte ve bu durum onları kimliklendirmenin ve hatta tasnif etmenin bir aracı haline gelmektedir.
Paleolitik dönem için Afrika’da Oldowan, Avrupa’da Aşölyen tanımlamaları buna örnektir. Günümüzde bilgi toplumu ve tüketim toplumu iç içe geçmiş durumdadır. Bu durum, bireylerin algılama ve önemseme eğilimlerini de karmaşık bir hale getirmektedir.
Tüketimin amaç haline geldiği bir toplumda, “para” ve “güç” gibi araçlar genellikle amaca ulaşmak için gerekli olarak görülür. Bu durum, araç ve amaç kavramlarının zaman zaman birbirine karışmasına yol açabilir.
Bu karışım ise tüketim toplumunun bilgi toplumundaki “bilgi”yi gölgelemektedir. Yani yeni yaklaşımda “bilmek isteyen” dışlanmaktadır ve “almak isteyen” öne çıkmaktadır. Bireylerde yeteneklerini, almak/kazanmak üzerine geliştirmeye çalıştıkları için genel bilgiden uzaklaşmaktadırlar…
Bilgi ve bilginin üreticisi konumunda olmamız, “merak” kavramının gölgede kalmasına neden olabiliyor. Bu durum, bazı yer ve olayları gözden kaçırmamıza yol açıyor. Bu olaylar gezi faaliyetlerinde sıklıkla karşımıza çıkarlar.
Örneğin; yurt içi ya da yurt dışında gezilere katılan bireylerin pek çoğu fotoğraf çekilip, restaurant ve cadde adlarını ezberlerken gittikleri yerin kültürünü, tarihini ve coğrafyasını merak etmezler. Bunun temeline bakacak olursak sebeplerden bir tanesi şüphesiz kişinin bilgiyi tüketime sunacak kadar bilgi sahibi olmamasındandır.
Bunun temeline bakacak olursak sebeplerden bir tanesi; kişinin gezme eğlenme, yeme içme daha kolay ve zevkli gelmektedir. Gideceği yerde tarihi bölgeler, bilgi ağırlıklı öğrenme, kişide merak uyandırmamasından dolayıdır.
Özellikle bu coğrafi alanlarda öne çıkan eksikliklerden birisidir. Bir örnek vermek gerekirse Latmos Mağara resimleri bilinmesi gereken önemli bir detaydır. Aydın- Muğla arasında bulunan Beşparmak Dağları yani Latmos Dağı coğrafi olarak geçmişte de yaşama elverişli alanlardandır. Bu bölgede GÖ 8000 yıl tarihli mağara resimleri yer almaktadır.
Muhtemelen aşı boyası ile yapılan bu resimler dikkate değer resimlerdir. Resimlerde erkek, kadın figürlerinin ayrı ayrı betimlenmiş olmasına ek olarak birlikte betimlendiği de görülebilmektedir. Buna ek olarak tanrıça figürleri de yer almaktadır.
Latmos Mağara resimlerinde özellikle tanrıça figürünün tepesinden çıkan “T” şeklindeki belirteçler GÖ 8000 yıl tarihli olduğu düşünüldüğünde son derece önemlidir. Bu “T” biçimini doğuda Göbeklitepe ve Nevali Çori’de de net olarak görmekteyiz.
Son günlerde ciddi bir gündem oluşturan ve her görüşten popülistlerin de uğrak yeri olan Göbeklitepe, maalesef bunun sonucu olarak spekülasyonların da odağında yer almaktadır.
Kimileri için uzaylıların geldiği, kimileri için kaybolan bir uygarlık olan Göbeklitepe ile ilgili araştırma ve çalışmalar sürmektedir. Yine kamuoyunda çok öne çıkmayan bir başka bölge ise Nevali Çori’dir. Gerek Göbeklitepe gerekse Nevali Çori Urfa’da yer almakta olup burada en çok göze çarpan kalıntı “T” sütunlardır.
Nevali Çori’de ve Göbeklitepe’de yer alan T sütunların ağırlıkları 8-13 ton arasında değişmektedir. Buradaki T biçimi genel olarak kutsal alan ve heykel olarak nitelendirilirken aynı biçimi Nevali Çori’ den 850 Km uzakta ve Batı’da duvarlarda görmek gerçekten dikkate değer bir durumdur.
Anadolu’nun insanlığın yayılmasında geçiş noktalarından biri olduğu düşünüldüğünde T biçimli sütunlar yada resimler ile öne çıkan bir sanat/teknoloji kültürü de olabileceği düşünülebilir. Neolitik dönem insanlarının bu sembol ve yapı biçimini neden kullandıkları muhtemelen çalışmalar ile ortaya çıkarılacaktır.
Bizler tüketim toplumunda yaşarken, üretim yapan geçmiş kültürlerin üretim alanlarına az da olsa odaklanabiliyoruz. Bilgiyi işlerken nasıl benzerliklerden ve farklılıklardan yararlanıyorsak, kültürleri incelerken de bu işleme yöntemlerini göz ardı etmememiz gerekmektedir.
Popüler bakışlar dışında meraklı bakışlarla baktığımızda umuyorum ki Göbeklitepe ye bakarken Latmos’u da görebilir hale geleceğiz.
Dönmez Ç.(2018).T.C. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Anabilim Dalı Tez. Latmos Bölgesi Kalkolitik Dönemi Ve Tarihöncesi İnsan Resimleri
Erdemsoy E.(2023).Tüketim Toplumu. Uşak Üniversitesi Uygulamalı Bilimler Fakültesi Dergisi Yıl: 2023, Cilt: 3, Sayı: 1, ss. 1-5 Journal of The Faculty of Applied Sciences of Uşak University Year: 2023, Vol: 3, Issue: 1, pp. 1-5
Özkan, D ve Parladır H.(2014).Modern Toplumun Oluşum Sürecinde Politika, Toplum ve İletişim: Modern İngiltere’nin İlk Dönemi.Gaziantep University Journal of Social Sciences (http://jss.gantep.edu.tr) 2014 13 (4):837-880 ISSN: 1303-0094
Sakıç, M.(2021). Aklımızın Kökeni: Paleolitik Dönem, Zekamızı Taştan Çıkardık. Bilim ve Gelecek Dergisi
Şahin, D. (2019). Arkeoloji ve sanat tarihi nerede başlamalı, nerede bitmelidir? Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi, 8(4), 2399-2410.
Şimşek, Fitnat. “PALEOLİTİK DÖNEMDE İNSAN TÜRLERİ”. Amisos 2, sy. 3 (Aralık 2017): 66-85.
1979 yılı doğumlu İbrahim Aykut KAYA, ilkokulu bitirdikten sonra Orta okul ve liseyi Ankara Deneme Lisesi’nde okumuştur. Sonrasında Çankaya Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği bölümünden mezun olup özel sektörde bir süre çalıştıktan sonra kamuya geçmiş ve kamuda çalışmaya devam etmiştir. Bu süre içerisinde Biyoekonomi Yüksek Lisans eğitimini tamamlayan ve aynı zamanda Adalet Meslek Yüksek Okulu’nu da bitiren yazar, sonrasında ciddi hobisi olan Arkeoloji alanında derinleşmek amaçlı olarak Ankara Üniversitesi Arkeoloji bölümü Tarih Öncesi Arkeoloji Bölümünde eğitim almaya başlamıştır.
İbrahim Aykut KAYA, kamuda ve özel sektörde büyük projelerde çalışmış ve yönetici olarak yer almış olmakla birlikte, akademik olarak da ulusal ve uluslararası yayımlara imza atmıştır. Evli ve iki çocuk babasıdır.
Çok aydınlatıcı bir yazı ❤️