Ride of silence ve Görünmeyen Bisiklet Sporcuları Anısına

Ride of silence ve Görünmeyen Bisiklet Sporcuları Anısına

Köşe Yazısı: “Bisikletime Çarparsan Ölürüm”

Bir çocuğun hayal gücüyle pedallara basmaya başladım ben… Rüzgârı yüzümde hissederken, dünya daha anlamlıydı. Bisiklet, bir ulaşım aracı değildi sadece; o, kalbimin ritmiydi, solunum cihazım olmadan nefes aldıran bir umut, bir mucizeydi. Ama o umut, çoğu zaman trafik keşmekeşinde, bir direksiyonun arkasındaki aceleyle görmezden gelindi.

Bisikletime çarparsan ölürüm. Bu bir mecaz değil artık, bu bir gerçek.

Her yıl “Ride of Silence” sessizliğinde anıyoruz aramızdan zamansız alınan bisikletçileri. Onlar bir trafik levhası gibi değil, bir annenin gözyaşı, bir çocuğun sessiz çığlığı olarak kaldılar geride. Bisikletli olmak; görünmez olmak, yola saygı beklemek ama çoğu zaman yok sayılmak demekti.

Oysa biz sadece yaşamak istedik. Sağlıklı kalmak, bedenimizi, ruhumuzu iyileştirmek, kalbimizle doğanın kalbi arasında bir bağ kurmak istedik. Ben, ağır solunum yetmezliği yaşayan bir bisikletli olarak her pedalda yeniden doğuyorum. Doktorların çaresizce baktığı bir tabloya, rüzgârla yazılmış bir yaşam cevabı veriyorum.

Ama ya siz? Araba camının ardından geçip giderken bir bisikletliye baktınız mı hiç? Onun da sizin kadar yaşamaya hakkı olduğunu düşündünüz mü? Belki de düşünmediniz. Çünkü biz hep görünmezdik.

Dünya Bisiklet Günü, sadece bir kutlama değil; bir hatırlatma, bir yakarış. Bu tekerlekler yalnızca yolda dönmüyor; birilerinin hayalleri, sağlığı, yaşamı da bu pedallarda asılı. Bizi görün.

Çünkü bazen tek bir çarpışma, bir hayatı söndürürken, tek bir farkındalık, binlerce hayat kurtarabilir. Sessiz sürüşlerin çığlığına kulak verin. Biz yaşamak istiyoruz. Ve unutmayın:

Bisikletime çarparsan ölürüm. Ama önce senin vicdanın ölür.

 

Şiir: “Pedal Çeviren Kalbim”
(Ride of Silence’a ve görünmeyen bisikletçilere…)

Bir sabah sessizliğe uyandım,
Gözlerimde yola bakan umut,
Rüzgâr saçlarımda çocukluğumdu,
Bisikletim kalbimin kanat çırpışıydı.

Solunumum zordu,
Ama her pedalda nefes alırdı ruhum.
Doktorlar “yavaşla” dedi,
Ben “yaşamak için hızlanmalıyım” dedim.

Yolları sevdim önce,
Çünkü sokaklarda özgürdü düşlerim.
Ama siz baktığınızda,
Sadece bir engeldim aynanızda.

Korna sesinizden korktum,
Ağır frenlerinizden, çamura bulanmış vicdanınızdan.
Bir metre vermek size zor geldi,
Ama bir canı almak ne kadar kolaydı.

Bisikletime çarparsan ölürüm,
Belki hastalığım değil de
Görmezden gelmeniz öldürür beni.

Sessiz sürüşlerde
İsimler okundu bir bir,
Kasklarıyla toprağa düşen çocuklar,
Tekerlekleriyle cennete yol alan babalar…

Ben hâlâ buradayım,
Sanayide tiner kokan ellerimle
Şiir yazıyorum,
Pedal çeviriyorum acıya karşı.

Dünya Bisiklet Günü’nde
Kutlamıyorum aslında,
Sadece dua ediyorum:
“Bugün de sağ salim dönebileyim evime…”

Çünkü her çıkış, bir veda gibi
Her dönüş, bir mucize benim için.
Ve sen, direksiyon başındaki yabancı,
Bir gün beni görürsün belki,
Bir gün anlarsın:

Ben sadece bisiklete binmiyorum,
Hayata tutunuyorum…

 

Genel Yayın Yönetmeni: Elif Ünal YILDIZ

Editör/Redaktör: Hakan DİNÇAY

Bu yazının bütünü yazarına aittir.

Bir önceki yazımı okudunuz mu?

Yorumlar (0)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Murat Engin Deniz Yolgezer

Narrative Yazar Murat Engin Deniz, sanayide tinerle yıkama işinde çalışan bir emekçi, aynı zamanda kelimelere sığınan bir yazar ve narrative şairdir. Yaşam mücadelesini yol bisikletiyle edebiyata dönüştürerek; oğlu ve astım hastası solunum yetmezliği olan kendisi gibi otizmden epilepsiye, toplumsal adaletsizlikten bisikletli yaşama kadar pek çok konuda duyarlılık taşıyan eserler kaleme almıştır. “Yol Gezer Yazar” kimliğiyle hem sahnede hem kitap sayfalarında insanın ve toplumun vicdanını M.o. 8. Yüzyılda yaşamış Homeros'un yazım sanatını kullanarak dile getirir.