Yaşamayı Abartma Sanatı

Yaşamayı Abartma Sanatı

Yaşamayı Abartma Sanatı

“Anne ben bir şey öğrendim “

Sekmez hiç, her okuldan geldiğinde daha kapıda “Anneee! Biliyor musun ? Ben bir şey öğrendim.” der ve hemen üstünü değiştirirken başlar anlatmaya. 

Aynı heyecanla dinlemek ister onun şaşırdığına siz de şaşıracaksınız. Onun öğrendiği konuya siz de ilgi duyacak o anda kuvvetli dinleme algılarınızı açacaksınız. Çocukluk böyledir biraz . 

“Yaşamayı Abartma Sanatı” Çünkü onlar yaşamın her anını ilk defa deneyimliyor. Yaşamı abartma sanatçıları her resimlerini ilk defa çiziyormuş gibi çizerler sonra da gelip ebeveynlerine anlatırlar:  “Bak buraya şunu çizdim” derken büyük keyif alırlar.

Yağmurda ağaçların altında durulurmuş… Kendisi bulmuş; daha az ıslanılırmış öyle. Tabii ebeveynlik mekanizması hemen devreye girip şimşek ve gök gürültülü zamanlarda asla ağaçların altına girilmemesi gerektiğini söyledi: “Aaa demek öyle! O zaman bu yeni bilgiyi arkadaşlarıma da söyleyeyim!” dedi.

Yaşamayı çocuklar gibi şen, çocuklar gibi mesut yapmayı becerebilsek keşke… Belki de bu kadar umutsuz insan yığınlarına dönüşmezdik.

Süngüleri de düşmüyor üstelik onların. Olumsuz bir şey mi yaşadı hemen rotayı başka konuya çeviriyorlar. Bunun adı her neyse bilmem; ben ” Müthiş Yaşama Sanatı ” diyorum . 

 Yaşam sanatçıları bize umudu neşeyi ve sevgiyi en doğal yoldan öğretmeye çalışırken biz ne yapıyoruz?

Bazen hiçbir şey. Belki de koşullarımız aynı değil. Aynı bakış açısıyla bakamıyor insan istemezse. Artık bir yetişkin olduğunda küçük şeylere kocaman sevinç gösterileri sergileyemiyor oysa. Her gün küçük şeylere kocaman sevinçler yaşayan o bireyleri izliyoruz.

 Yine de öğrenemiyoruz kendimizi motive ve mutlu etmeyi. Çabucak sinirleniveriyoruz. Tahammül sınırımız hemen aşılıyor, moralimiz çöküyor. Gözümüzün önünde bize küçücük bedeniyle yaşam sanatı öğreten o bireylerden öğrenmeyi istemiyoruz. Bakmak başka görmek başka… Görmek istesek, anında kurduğu o oyunlarda yetişkinliğin o ciddiyetini nasıl da alaşağı ettiğini görebileceğiz.

Nazım Hikmet ne  demiş? “Dünyayı verelim çocuklara hiç değilse bir günlüğüne, dünya arkadaşlığı öğrensin. ” 

Tam da öyle bir günlüğüne onlar gibi olabilsek onlar gibi bakabilsek dünyaya…. Devamında belki değişecek her şey kim bilir….

 

Elif AY

Editör: Mesude Bozkurt

Baş Editör: Elif ÜNAL YILDIZ 

Diğer Yazılarımı Okudunuz mu?

FARKET, HİSSET VE SEV

 

Yorumlar (3)

  1. Çocuk yüreğiyle düşünmek bir sanat ve çocuk yüreği olan nice insanlara...

    • 27/03/2024

    Pınar hanım teşekkürler 🙏❤️ değerli anneler tarafından okunup anlaşılmak paha biçilmez sevgiler 🦋

  2. Yüreğinize sağlık yine harika bir duyğu cümbüşü yaşadım okurken siz hep yazın size duygularınızı kaleme almak çok yakışıyor 😉

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Elif AY

1991 İstanbul Üsküdar doğumluyum , İstanbul Üniversitesi Sosyal Hizmetler mezunuyum, evliyim biri özel gereksinimli iki oğlum var , uzun süredir özel gereksinimli çocukların ve ailelerinin yaşadıklarını yazıyorum. Makale ve köşe yazarlığı yapıyorum.