V1 ve onun ilişki durumu.

V1 ve onun ilişki durumu.

Daha önce onu düzelten/düzeltici bir insan vardı. Ö1, O’nu hata yapsada öğreticiliği sayesinde hata yaparak ilerlemeye devam etmekten koruyordu. V1 için, bu kız tam bir kurtarıcı, daima ders veren bir öğretmen konumundaydı. Ö1, sayesinde doğru bir şekilde ilerliyordu. Ö1, V1 için ne bulunmaz bir nimetti. Çünkü Ö1, V1 için yol göstericilik; bir çeşit rehberlik yapıyordu. Ö1 gerçekten önemli bir öğreticiydi. O’nun öğretmen olduğunu ben bile gayet iyi anlıyordum. Ö1’in ulvi bir kalbi vardı. V1’in ise git gel bir yaşam tarzı, insanları doğru anlayamama, farklı bir hayatı ve daha nice şeyleri vardı. V1’de şeyler çoktu.

Ö1, bu kadar kaçık şeyle uğraşmaktan dolayı dur demişti. Fakat bunu durdurana kadar, V1’nin yararına ne çok mücadele vermişti. (“Eller kadir kıymet bilmiyor” diye bir söz var ya, bazı insanlar bunu acılı deneyimlerle tecrübeleyerek öğreniyor)

Ö1, daha fazla katlanamamıştı. V1’i artık ne hâli varsa görsün düşüncesine kadar bırakmamıştı. Fakat işte herkesin bir sabır ve katlanma sınırı var. Ö1’de bu sınırı aşmıştı. Velhasıl kelam, Ö1; V1’in yanından, uzak diyarlara giderek ayrıldı. Ö1, Güney’e gitti. Bana, “Ben artık Güney kızıyım” dedi. Ö1, artık Akdeniz kızı olmuştu. Güney’li olmuştu.

V1 yalnızlık acıları çekti. Aylarca ağladı fakat, günün birinde bir kızla sevgili olma amacını gerçekleştirdi. Artık yanlız değildi(?) (Bunu yalnızca klişe olduğu için kullanıyorum)

Yeni kızın ismi de B1. Bu yeni kız da çok kısa bir süre sonra birşeyler hissetti ve uzaklaştı. Zaten bu yeni kız olan B1, Ö1 gibi sabredeyim/çabalayayım demedi. (Bu sadece bu durum için geçerli, başka konularda bu kız çok mücadeleci özellikle de hayalleri ve tutkuları konusunda)

B1’de, Ö1 gibi (söz konusu olay için) öğretici bir kız değildi ve öyle de olmayı zaten kendisi istemedi. (Bunu ben de biliyorum)

Neyse, sonunda bu kız da gitti anlayacağınız. (Alaturka üslupla da, anlatımı süslemeye çalışıyorum)

Bu diyarı, terk-i diyar eyledi.
Alaçatı’dan geçti gitti.

V1 ise, kendi tabiri ile “Ö1’siz” kaldı. Artık onu düzeltecek, uyaracak ve doğru yaşaması için telkinlerde bulunacak insan kalmadı.

Ama aynı zamanda da, bir insan kaldı. Üçüncü insan, rehber 1, ona yol göstermeye çalışıyor. Ö1 kadar yapamasa bile, elinden gelenin en iyisiyle; V1’ye yardım etmeye çalışıyor. V1, yine her zamanki gibi mi davranıyor acaba? (Bunun cevabını bilmiyorum) V1, bazen öyle oluyor ki; doğruyu ve yaşananları yalanlıyor. Ve daha başka nice şeyler yapıyor.

Neyse, ben gözlemci olarak görevimi yapmaya çalışıyorum.

V1, Ö1’siz kaldı.
V1, öğreticisiz kaldı.
Ö1 olmadan,
V1 kayış kopardı.


(Taş evimiz/Alaçatı) (EKY)
10.12.2023

Yorumlar (0)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İlker Bozkurt

Yazarımız İlker Bozkurt 20 Ocak tarihinde, Gücüksu'da dünyaya gelmiştir. İlköğretim yıllarından itibaren eline geçen her türlü kitabı okumaya başlamış, bazı öykü ve hikâyeleri o kadar çok tekrar okumuştur ki ezbere bilmektedir. Çocukluk yıllarını köyde geçirdiği için, kitap bulmak da zorluk çekmiştir. İlkokul yıllarındaki hayali, bilim adamı olmaktır...