SESSİZ ŞARKIM-ROMAN
- Yazar: Nermin Kaşçı
- 7 Ekim 2024
- 36 kez okundu
SESSİZ ŞARKIM-ROMAN
Arkasından bakakaldı öylece. Sonra bir an sersemlemiş olacak ki dengesini kaybetti ve dizlerinin üstüne düştü. Ayağa kalkıp ilerleyecek hali bile yoktu.
Gözlerini bir noktaya dikip olduğu yerde öylece kalakalmıştı. Yüzünde çaresiz, kırgın bir ifade vardı. Yaşadığı her şey gözlerinin önünden bir film şeridi gibi akıp geçerken deli gibi ağlamak istiyordu.
Etrafındaki insanlara aldırış etmeden bağıra çağıra bardaktan boşalırcasına ağlamak… Fakat ağlayamıyordu, sanki bir şey engel olup gözlerinde biriken yaşların akmasına müsaade etmiyordu.
Bir süre o halde kaldıktan sonra yavaşça ayağa kalktı. İri kahverengi gözlerinin içinde biriken gözyaşları etrafı buğulu görmesine neden olacak ki derin bir iç çekerek gözlerini yumdu.
Birkaç saniye sonra gözlerini açtı ve ciğerine dolan nefesi bıraktı.
Ardından yanaklarına süzülen gözyaşlarını elinin tersiyle sildi. Sonra nereye gittiğini bilmeden sakin ve ağır adımlarla ilerledi. Attığı her adımda gördüğü sahneler geliyordu gözlerinin önüne.
Hiç durmadan beyninin içini kemiren düşüncelerle saatlerce yürümüştü. O kadar çok derin düşüncelere dalmıştı ki, yorulduğunun farkına bile varmamıştı.
Durmadan, dinlenmeden, nefes almadan yürümek istiyordu. Sanki yürürse her şey geçecekti ve şahit olduğu o anlar hafızasından silinip gidecekti ama öyle olmuyordu.
Attığı her adım bir önceki adımdan daha bitkin ve ruhsuzdu. Yaşadıkları ruhuna ağır geldiği için bedenini yavaşlatıyordu.
Sokağın sonu sahile çıkıyordu. Deniz havasının iyi geleceğini düşünerek oradan uzaklaştı. Sahil boyunca yürüdü yürüdü yürüdü…
Bir an köşedeki ağacın altında bulunan bank gözüne ilişti. Banka oturup etrafı seyre daldı. Denizin mavisinde kayboluyordu. Tatlı tatlı esen rüzgar saçlarını okşuyordu.
Rüzgarı teninde hissettiğinde acı bir huzur buluyordu. İri-koyu gözlerini, denizden ayırıp insanları incelemeye başladı.
Kimi insanlar arkadaşlarıyla sohbet ediyor, kimi insanlar tek başına oturmuş denizi seyrediyordu. Sevgililer birbirleriyle şakalaşıyor, eğleniyorlardı.
Ağlayan çocuklara aileleri pamuk şeker alıp ağlamalarını dindiriyorlardı. Yazgı ise o insanların arasında çaresizce oturuyordu.
Onları seyrederken içinden “Keşke dertlerimiz bir pamuk şekere kanan çocuklarınki kadar küçük olsaydı. Ya şu sevgililere ne demeli? Sanki hiç birbirlerini bırakmayacaklarmış, yolları bir gün saçma sapan bir şekilde ayrılmayacakmış gibi nasıl da kaptırmışlar kendilerini aşkın rüzgarına” diye geçirdi.
Bir süre sonra insanlardan bana ne dercesine omuz silkip insanları izlemeyi bırakıp gözlerini denize çevirdi. Tekrardan aynı düşüncelere kapıldı.
Hava yavaştan kararmaya başlamıştı. Tatlı tatlı esen rüzgarın serinliğiyle üşüyüp irkildi. Oturduğu banktan kalkıp yürümeye devam etti.
Biraz yürüdükten sonra ruhsuz halinden sıkılmış olacak ki “kendine gel kızım, sen güçlü bir kızsın. Bu duruma mı yenileceksin? Toparlan ve hiçbir şey olmamış gibi hayatına devam et!” deyip kendini motive ettikten sonra evinin yolunu tuttu.
Nermin KAŞCI
Editör: Nigar KAYA
Genel Yayın Yönetmeni: Elif ÜNAL YILDIZ
Diğer Yazılarımı Okudunuz mu?
https://fisildayankalemler.org/okul_oncesi_egitim/
Teşekkür ediyorum, evet romanımdan alıntı ❤️
Güzel bir yazı ❤️ romandan mı?