ÖYKÜNÜN BÜYÜLÜ YOLCULUĞU
- Yazar: Şerif PINAR
- 16 Şubat 2025
- 28 kez okundu

ÖYKÜNÜN BÜYÜSÜ
Her yıl 14 Şubat’ta kutlanan Dünya Öykü Günü, edebiyatın en güçlü anlatım biçimlerinden biri olan öyküye adanmış özel bir gün. İlk olarak 2002 yılında Ankara Öykü Günleri Derneği tarafından önerilen bu gün, Uluslararası PEN Yazarlar Derneği’nin de desteğiyle dünya çapında kabul görmüştür.
Öyküler, insanlığın en eski anlatım biçimlerinden biri. Destanlardan halk masallarına, modern kısa hikâyelere kadar uzanan geniş bir yelpazede yer alır. Öyküler, insan deneyimlerini yoğun ve etkili bir şekilde aktarma gücüne sahip aynı zamanda. Birkaç sayfa içinde karakterler yaratır, dünyalar kurar ve okuyucuya güçlü duygular yaşatır.
Dünya Öykü Günü Neden Önemli?
Bugün öykü sanatına dikkat çeker. Romanlar ve uzun metrajlı eserler daha çok ilgi görse de kısa öyküler edebiyat dünyasında büyük bir etkiye sahiptir. Yeni yazarları teşvik eder. Kısa öykü yazımı, yeni yazarlar için harika bir başlangıç noktasıdır. Kültürel mirası yaşatır. Öyküler toplumların hafızasını canlı tutar ve nesiller arasında köprü kurar. Okuma alışkanlığını destekler. Yoğun hayat temposu içinde, kısa öyküler okumak daha ulaşılabilir bir edebi deneyim sunar.
Bu Günü Nasıl Kutlayabiliriz?
Sevdiğiniz bir öyküyü okuyarak veya bir arkadaşınıza önererek paylaşabilirsiniz. Kendi kısa öykünüzü yazarak hayal gücünüzü serbest bırakabilirsiniz. Yerel edebiyat etkinliklerine katılarak yazarlarla tanışabilir, yeni öyküler keşfedebilirsiniz. Sosyal medyada en sevdiğiniz öykü alıntılarını paylaşarak edebiyatın yayılmasına katkı sağlayabilirsiniz.
İçinizdeki Öyküyü Çıkarın
Herkesin içinde anlatılmayı bekleyen bir öykü vardır. Belki yıllardır zihninizin bir köşesinde şekilleniyor, belki bir anıya, bir hayale ya da bir duyguya dayanıyor. Ancak onu kelimelere dökmediğiniz sürece, yalnızca içinizde bir fısıltı olarak kalır. Peki, neden yazmıyorsunuz?
Öykü anlatmak, insanın doğasında var. Çocukken oyunlarımızı hikâyelerle süsleriz, rüyalarımızda bambaşka dünyalara gideriz, hatta günlük sohbetlerimizde bile olayları bir kurgu gibi anlatırız ama yazıya dökmek çoğu zaman gözümüzde büyür. “Ya kötü olursa?” diye düşünürüz. “Ya kimse beğenmezse?” İşte tam da bu noktada durup şunu hatırlamak gerekir: Öykü, önce sizin için vardır.
Öykünüzü Nasıl Ortaya Çıkarabilirsiniz?
İç sesinizi dinleyin. Hangi anılar sizi hiç unutamayacağınız kadar etkilemiştir? Hangi fikirler zihninize takılıp kalır? Belki de yazmanız gereken hikâye, yıllardır sizi bekliyordur.
Kusursuzluk kaygısını bırakın. Öykü yazmak, mükemmel bir başlangıç yapmayı gerektirmez. İlk cümleniz harika olmayabilir, hatta tüm metin başta size tatmin edici gelmeyebilir ama önemli olan başlamak ve devam etmektir.
Gözlem yapın. Dinleyin. Okuyun. Çevrenizdeki insanlar, doğa, şehir, sokaklar, konuşmalar… Hepsi bir öyküye dönüşebilir. Birinin gözlerindeki hüzün, bir eski evin kapısındaki paslı kilit, bir çocuğun oyun oynarken söylediği masum bir cümle. Hepsi bir hikâyenin tohumu olabilir.
Denemekten korkmayın. Bir öykü bitince, yeni bir tane yazın. Farklı anlatım biçimlerini deneyin. Belki günlük tarzında yazmak hoşunuza gidecek, belki fantastik öğeler eklemek sizi mutlu edecek. Deneyerek tarzınızı keşfedin.
Yazdıklarınızı paylaşın. Öyküler paylaşıldıkça hayat bulur. Kendi iç sesinizle kalmasın, bir dostunuza okutun. Bir edebiyat platformuna gönderin ya da sadece defterinizin sayfalarında bile olsa, yazmaya devam edin.
Unutmayın, her büyük yazar bir gün yazmaya cesaret eden biriydi. İçinizdeki öyküyü keşfetmeye başlayın çünkü anlatılmayı bekleyen bir hikâye, asla susmaz. Tek yapmanız gereken onu dinlemek ve kelimelere dökmek.
Şerif PINAR
Editör: Nigar KAYA
Diğer Yazılarımı Okudunuz mu?
https://fisildayankalemler.org/author/serifpinar/