HOŞÇA KAL KARDEŞİM DENİZ

HOŞÇA KAL KARDEŞİM DENİZ

HOŞÇA KAL KARDEŞİM DENİZ

Hayatınızda bir kerede olsa, Deniz Gezmiş ismini duymuşsunuzdur. Kimileri onu bir halk kahramanı kimileriyse vatan haini olarak anlatır. Tüm siyasi görüşlerden bağımsız olarak bu yazımda hain mi? Yoksa kahraman mı? Bu konuyu ele alalım istedim.

Deniz, 28 Şubat 1947 tarihinde Ankara’nın Ayaş ilçesinde dünyaya geldi. Annesi Mukaddes, babası Cemil Gezmiş’in öğretmen olma sebebiyle ilk ve ortaokulu Sivas’ta okuyan Deniz, liseyi İstanbul’da bitirdi. 1965 yılında henüz lise çağlarında Türkiye işçi partisine üye oluşu onun geleceğini belirleyecekti.

Bu üyelikle beraber kendini eylemlerin içinde bulan Deniz, 1966 yılında Ankara’dan İstanbul’a yürüyen Çorum belediye temizlik işçilerinin taksim anıtına çelenk koymaları sırasında Türk-iş i protesto eden gurubun içinde olması nedeniyle gözaltına alındı. Bu onun ilk göz altısıydı.

Değişik zamanlarda gözaltı ve tutuklamalarla yoluna durmadan devam eden Deniz, 1966 yılının kasım ayında İstanbul üniversitesi hukuk fakültesine girdikten sonra öğrenci birlikleri derneği başkanı oldu.

1968′ de çeşitli öğrenci dernekleriyle birlikte gerçekleştirilen Mustafa Kemal yürüyüşü başlattı. Bazı kesimler Deniz Gezmiş’i bu yürüyüşe kadar olan siyasi hayatıyla değerlendirmeye çalışsa da bu yürüyüşten sonra öğrenci hareketlerinden uzaklaşıp Marksist bir çizgiye girmişti.

1969 Haziran ayında tutuklama kararı bulunduğu dönemler arkadaşlarıyla Filistin’e gidip Siyonist Yahudilere karşı savaşma kararı aldı. Bir süre orada eğitim alıp savaştıktan sonra geri döndü. Devamında Yusuf Aslan, Hüseyin İnan ve bir grup arkadaşıyla Türkiye Halk kurtuluş Ordusu (THKO) u kurdu. İşte bu dönemden sonra Deniz Gezmiş’i yalnız başına değerlendirmek bir hata olur.

Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan onun hayatında büyük öneme sahip yoldaşları olacaktı. Ocak 1971 de THKO adına Ankara’da bir bankanın soyulmasıyla beraber zaten bir tutuklama kararı olan Deniz gezmiş ve Yusuf Aslan’a vur emri çıkarıldı. Artık görüldükleri yerde vurulmaları için bir emir çıkarılmıştı. Banka soygunundan elde edilen parayı birkaç yıl sonra mahkemede sorulduğunda kamulaştırdığını söyleyecekti.

O para bir köy okulunun yapımında, aynı köye bir köprü yapımında ve THKO nun mücadelesi için mühimmat alımında kullanılmıştı. Kendi değimiyle halkın parasını halk için kullanmıştılar. Deniz Gezmiş ve yoldaşları ABD’ ye karşı mücadele etmek için kurmuştular THKO yu. O yıllar sol hareket dünyada ivme kazanırken ABD her ülkede bu hareketin öncülerini ortadan kaldırmak istiyordu.

CIA bu konuda önemli çalışmalar yapmaktaydı. ABD’ nin en korktuğu şey sol hareketin dünya üzerinde söz sahibi olmasıydı. Sol hareketin söz sahibi olması demek kapitalizmin dünyayı rahat sömürememesi demekti. Türkiye’de bu hareketin öncüsü THKO olduğu için ABD hükumete baskı yapmaktaydı.

ABD’ nin Deniz Gezmiş’i ilk tanıdığı eylem Dolmabahçe rıhtımına yanaşan 6. Filo eylemleriydi. Öğrenci lideri olarak bu eylemi organize etmiş gençleri örgütlemişti. Geçtiğimiz yıllarda o dönemin siyasal dinci derneklerinde önemli görevler alan bazı isimlerden itiraf gibi açıklamalar geliyordu. Bunlardan en çok dikkat çekeni ise şu oldu.

“ 16 Şubat 1969 da Komünizmle mücadele derneği ve Milli Türk Talebe dernekleri 6. Filo ya karşı namaz kılarken Deniz Gezmiş ve arkadaşları ABD askerlerini karaya çıkarmamak için savaştılar.” Bu tarih aynı zamanda kanlı Pazar olarak Türkiye siyasi tarihine geçmiştir.

Adı geçen ABD fonlaması bu dernekler 6. Filoya karşı eylem yapan öğrencilere satır, bıçak, sopa ve hatta polisin gözü önünde çekilen silahlarla saldırdı. Devlet bu ABD ziyaretini 21 pare top atışıyla karşılarken devrin hükumetinin İstanbul’daki genelevleri boyanıp temizlenmesi ABD askerlerine hazırlıklar yapılması bu olayların fitilini ateşlemişti.

Gençler bir yandan gerici Faşistlerle mücadele verirken diğer yandan ABD askerlerine karşı eylemlerini sürdürüyorlardı. Gençler askerlerin üzerine kırmızı boya atarken askerlerin şikâyeti üzerine gözaltına alınanlar olmuştu. İstanbul üniversitesi önünde polisle arbede yaşayan öğrenciler toplum polisi şefini rehin almış gözaltındaki arkadaşlarının serbest bırakılması karşılığında rehine serbest bırakılmıştır.

O gece sabaha karşı kampüsü basan polis öğrencileri copla darp etmiş ve Vedat Demircioğlu’nu pencereden aşağı atarak katletmiştir. Bu olaydan iki yıl sonra idamlara giden dönemeç 1971 de ABD’ li dört askerin kaçırılması olmuştur.

4 Mart 1971′ de Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan’ın içinde bulunduğu THKO dört ABD askerini kaçırıp 400 bin dolar fidye istemiş ve idam sürecini böylelikle başlatmışlardı. Yaşanan gelişmeler üzerine 5 Mart sabahı donanımlı binlerce asker ve polis ÖDTÜ yü sardı. Odalarda arama yapmak istiyorlardı fakat karşılarında dönemin rektörü Erdal İnönü buna izin vermiyordu.

Yapılan pazarlıklar sonuç vermeyince polis ve öğrenciler arasında çatışma başladı. Olaylarda 1 öğrenci hayatını kaybetti 20 yaralı ve 50 tutuklama vardı. Olaydan üç gün sonra kaçırılan askerler kıllarına bile zarar verilmeden THKO tarafından 8 Mart 1971 tarihinde serbest bırakıldı. ABD Türkiye hükümeti becerisizlikle suçlarken gençlerin idamını özellikle istiyordu.

Haklarında arama kararı çıkarılan Deniz ve yoldaşları Ankara’nın birkaç km dışında buluşarak Sivas yolu üzerinden Malatya’ya gitmek üzere yola çıktılar. İki motosiklet vardı. Birinde Deniz Gezmiş ve Yusuf Aslan diğerine Tayfur Cinemre ve Sinan Cemgil biniyorlardı. Yoldaki kontrolleri fark eden Deniz, Şarkışla yoluna saptı. Kısa süre sonra motorun benzini bitmişti. Bir süre sonra ikilinin kaçan THKO’cular olduğu anlaşılınca çatışma çıktı. Yusuf kasığından vurulup yaralı ele geçirilirken, Deniz bir ast subayı rehin alarak Sivas’ın Gemerek ilçesine doğru kaçmaya başladı.

Etrafı tamamen çevrilen Deniz, saat 01.10 gösterirken teslim oldu. Önce Kayseri’ye sonrada Ankara’ya gönderildi. İfadesi önce iç işleri bakanlığı sonrada Emniyet müdürlüğü tarafından alınan Deniz Gezmiş, Ankara Merkez cezaevine sevk edildi.

Hüseyin İnan, Kayseri Pınarbaşı ilçesinde dedesinin evinde yakalandı. Yusuf’un tedavisi bittikten sonra onlarda Ulucanlar Cezaevine gönderildi. Yargılamaların ardından Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan hakkında idam karar verildi. 6 Mayıs 1972 01.00-03.00 saatleri arasında Ulucanlar cezaevinde asılarak idam ettiler. Avukatları Halit Çelenk o geceden şöyle bahsetmiştir. 

“ Denizi avluya çıkardılar. Boyu uzun olduğu için ona göre bir idamlık gömleği bulamamışlardı. Elleri arkadan kelepçeli, ayaklarında pranga vardı. Benim önümden geçerken bana baktı ve “ Halit abi, botlarımın bağlarını bağlar mısın? Astıklarında ayağımdan düşmesinler.” Dedi. Önce Deniz, sonra Yusuf ve Hüseyin’i astılar. 

Son istekleri bir suikast sonucu katledilen Taylan Özgür’ün yanına gömülmekti ama kabul edilmedi. Ölülerinin bile bir araya gelmesinden korkuyorlardı. Cellat sehpaya vurmadan önce son sözleri “Yaşasın Tam bağımsız ve gerçekten demokratik Türkiye” oldu.

Bu yazdıklarım 6 Mayıs gecesinin sonuç olduğu sebeplerdi. Tüm yaşananlar ABD emperyalizmine karşı ölümüne mücadele veren bu ülkenin gençlerini ABD ye kurban veren faşizmin ilmek ilmek planıdır. Deniz Gezmiş ve yoldaşları yaşamları boyunca bir kişiye bile zarar vermemiştir ama faşist iktidar onları kurban verip efendilerine hizmet etmiştir.

Şimdi başlarken yazdığım hain mi, kahraman mı? Sorusuna gelecek olursak. Tüm okuduklarına ve hatta başka kaynaklardan da okuduğuna, dinlediğine, duyduklarına bakarak cevap ver. Ülkesinin tam bağımsızlığı için mücadele veren mi haindir, yoksa ABD’nin 6. Filosuna karşı secde eden mi?

ÖLENLER DÖVÜŞEREK ÖLDÜLER

GÜNEŞE GÖMÜLDÜLER

VAKTİMİZ YOK GİDENLERİN YASINI TUTMAYA

AKIN VAR AKIN, GÜNEŞE AKIN

GÜNEŞİ ZAPT EDECEĞİZ

GÜNEŞİN ZAPTI YAKIN.

Anıları yolumuzu aydınlatsın.

Yaşasın tam bağımsız ve gerçekten demokratik Türkiye.

Zafer DEĞİRMENCİ 

Genel Yayın Yönetmeni: Elif ÜNAL YILDIZ 

Bir Önceki Yazımı Okudunuz mu?

YAŞASIN 1 MAYIS

Etiketler:

#denizgezmis

Yorumlar (4)

  1. zoritoler imol
    • 25/06/2024

    Whats Going down i'm new to this, I stumbled upon this I've discovered It positively helpful and it has aided me out loads. I am hoping to give a contribution & aid different customers like its helped me. Good job.

  2. Zeynep
    • 6/05/2024

    Kalemine yüregine sağlık

  3. Nuray Acar
    • 6/05/2024

    Geçmişe dönüp bu ülkede yaşamış , asılmış kişilerin neden asıldığını anlatan insanlığın kendini sorgulamasını sağlayan yazın için çok teşekkür ederim dostum yine harikasın

    • 6/05/2024

    Kaleminize Sağlık Hocam 🙏

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Zafer DEĞİRMENCİ

30.08.1979 yılında Erzurum’da doğdu. Babasının memur olması nedeniyle 1983 de Kayseri’ye göç ettiler. İlk, orta ve lise öğrenimini Kayseri’de tamamladı. İş hayatına atılıp sonrasında askerlik görevini tamamladıktan sonra yine değişik işlerde çalıştı. En son 2013 de bir iş için gittiği Diyarbakır da eşi Yeliz Değirmenci ile tanıştı. ve evlenip Diyarbakır’a yerleşti. Roman yazma isteği çocukluğunda babasının eski bir daktiloda yazmaya çalıştığı fakat bir türlü bitiremediği roman denemelerinden gelmekte olup, eşininde desteğiyle ortaya çıktı. Yayımlanan Ağaç dalından kuşlar, Simon, Ölüm var! Hasan ve Çoban isminde dört romanı var. Ayrıca araştırmacı tarih yazarı olan Zafer Değirmenci çeşitli platformlarda yazdığı makalelerlede tanınmaktadır.