Geçmişinden Arınamayan Türümüz

Geçmişinden Arınamayan Türümüz

Geçmişinden Arınamayan Türümüz

İnsan insanlaşma yolunda epey ilerledi. Buna kuşku yok. Ancak geçmişinden arınabildi mi yoksa geçmişteki alışkanlıklarını, duygu ve eğilimlerini, inançlarını hala sırtlanmış olarak mı yol alıyor?

Bu soruya geçmişinden arındı demek ve olumlu bir cevap vermek pek mümkün değil.

Neolitik çağ öncesi uzun zamanlar boyunca, yüz binlerce yıl boyunca avcı ve toplayıcı olarak yaşayan türümüzün genel geçer inanma biçimi animist biçimdi.

Atalarımız doğadaki her şeyin bir ruha bir duyguya sahip olduğuna inanırdı. Bir büyük kayanın da bir çınar ağacının ya da elma ağacının veyahut ormanda akan bir pınarın, bir kartalın veya bizonun da tıpkı insan gibi bir ruhu olduğuna inanırdı.

Tüm bu saydıklarımızın ve saymadığımız bütün tabiatı oluşturan her şeyin ruhlarının olduğu inancı insan türünün ilk inanç biçimiydi.

Animist inanışa göre tabiattaki her şey tıpkı insan gibi duygu taşır, öfkelenir, sevinir, acıkır ve ağlardı. Her biri türkü söyler, eğlenir ya da üzülürdü.

Bu durumda bütün bunlarla iyi geçinmeli ve onları öfkelendirecek bir şey yapılmamalıydı. Animizm inanış biçimi görünen, somut ve nesnel olan tabiat varlıklarına özellikler ve yetenekler ithaf etmekle sınırlı değildi.

Daha da ötesinde bir de somut olmayan, gizli, görünmeyen pek çok şeyi de varsayan bir yaklaşımı barındırıyordu.

Kötü ruhlar ve iyi ruhlar şeklinde ana karakter olarak bu gizli-gizemli ürünler iki kategoride tasnif ediliyordu. İyi ruhlar kutsanır ve takdir edilirken onlardan iyilikler ve yardımlar dilenilirken, kötü olarak tasnif edilen ruhlar ile mücadele ediliyordu.

Şamanlar bu işte uzmanlaşmış kişilerdi. Kötü ruhların kabileye zarar vermemesi için törenler yapmak, tütsüler yakmak, bir takım sözlü çağrılarla onları ürkütüp kaçırmak, hasta eden kötü ruhu bedenden kaçırtmak vb. işleri şamanlar yapardı.

Zaman içinde bu iyi ve kötü ruhlar inancındaki subjeler adlandırıldılar. Cin, Peri, Melek, Şeytan vs.

Bunlar da gözle görünmeyen ama varlıklarına inanılan şeyler olarak avcı- toplayıcı süreç boyunca türümüzün yaşamının temel psikolojik dayanakları olarak yer edindiler.

Avcı toplayıcı süreç çok gerilerde kaldı. Neolitik çağ üzerinden geçti. İnsan soyu tarım devrimi yaptı. Yerleşik hayata geçti. Kentler inşa etti. Devletler kurdu.

Yazıyı , tekerleği, ateşli silahı icat etti. Enerjiyi keşfedip onu dönüştürmeyi ve kontrol etmeyi öğrendi. Buhar makinesini yarattı. Sanayi devrimini yaptı. Uzayda keşifler yaptı. Uçakları havada uçurdu, uzayda istasyonlar kurdu. Ay’ a gidip geldi. Telsizi, telefonu, televizyonu, bilgisayarı, interneti geliştirdi. Yüzlerce buluş ve atılım yaptı.

En son kendisine bile alternatif olan yapay zeka donanımlı makineler geliştirdi. Ama kötü ruhlar ve iyi ruhlar inancından bir nebze olsun uzaklaşamadı.

Hala meleklerimiz ve şeytanlarımız var. Perilere, cinlere, kötü ve iyi ruhlara inanan milyarlarca insan var. İnsan türünün ezici çoğunluğu hala animist inanca, avcı-toplayıcı dönemin ruh inancına inanmaya, şamanca ritüellerle yaşamına güç ve anlam katmaya devam etmektedir.

Mevcut duruma bakarak türümüzün geçmiş alışkanlık ve inancını aştığını söylemek ne kadar isabetli olur? İnsanlık pek çok işler başarsa ve aşamalar kaydetmiş olsa da geçmişini sırtında taşımaya devam etmektedir.

Yeni yazılarda buluşmak üzere…

Doğan karaağaç
12 Mayıs 2024

Genel Yayın Yönetmeni: Elif ÜNAL YILDIZ

Yazarın Diğer Yazılarını Okudunuz mu?

İnsanın Çıkmaz Sokağına Dair

 

Yorumlar (0)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Doğan KARAAĞAÇ

1963 yılında Diyarbakır'a bağlı Çermik İlçesinin Ekrek (Köksal) köyünde çiftçi bir ailenin onuncu çocuğu olarak yaşama gözlerini açtı. İlk ve ortaokulu Çermik'te, sağlık kolejini Van'da okudu. Toplumcu- gerçekçi çizgide yazan yazarın; O Dağ Yürekli (2011 yılında) Sewat (2012 yılında) adlı şiir kitapları yayınlandı. Cendere adlı ilk romanı Ağustos 2020'de Cendere 2 adlı romanı 2021'de Alan yayıncılıktan çıktı. Cendere 3 adlı roman yazımını sürdüren yazarın Nisan 2023'te sağlıklı topluma giden yolu ve yeni bir yaşam modelinin önerisini ve insan doğasına dair yeni tezlerini de içeren İNSAN DOĞASI VE BÜYÜK ÜTOPYA adlı kitabı Alan yayıncılık tarafından yayınlandı. İNSAN DOĞASI VE KAOSTAN ÇIKIŞ adlı yeni bir çalışmayı sürdüren yazar, DİLSİZ DÜNYA adlı bu çalışması ile insanlık ailesinde doğru bir hayvan sevgisini yaratmayı amaçlamış ve doğru yaklaşımı tanımlamaya çalışmıştır. Türkiye PEN üyesi olan yazar iki çocuk babasıdır.