DEPREMİN BİRİNCİ YILININ ARDINDAN 06/02/2023’TEN BUGÜNE DEĞİŞEN NE?

DEPREMİN BİRİNCİ YILININ ARDINDAN  06/02/2023’TEN BUGÜNE DEĞİŞEN NE?

   AFAD verilerine göre 06/02/2023 günü Türkiye saati 04.17 ve 13.24 te merkez üssü Pazarcık (Kahramanmaraş) ve Elbistan (Kahramanmaraş) 7.7 ve 7.6 büyüklüğünde iki deprem oldu. İçişleri Bakanlığı Ekim 2023 açıklamasında; Kahramanmaraş, Gaziantep, Şanlıurfa, Diyarbakır, Adana, Adıyaman, Osmaniye, Hatay, Kilis, Malatya ve Elazığ’da 50.783 kişi öldü, 107.204 kişi yaralı olarak çevredeki tüm hastanelere sevk edildi.

Depremden etkilenen kentlerin bilançosu ise resmi verilere göre şu şekilde:

HATAY:

24 bin 147 kişi hayatını kaybetti. 80 bin 323 bina yıkıldı ve ağır hasar aldı. Bunlarla ilgili enkaz kaldırma çalışmalarının yüzde 97 buçuğu tamamlandı. 32 bin 314 kalıcı konutun inşaatı devam ediyor. 5 bin 582 adet kalıcı konutun köy konutu ihalesi yapıldı, inşaatları devam ediyor. 71 binden fazla konteynerde 214 binden fazla depremzede yaşıyor.

KAHRAMANMARAŞ:

Geçen yıl Şubat ayındaki yıkıcı depremin merkez üssü olarak bilinen ve 12 bin 713 kişinin yaşamını yitirdiği Kahramanmaraş’ta, depremin birinci yılına yaklaşırken 132 bin kişi konteynerlerde yaşam sürüyor. İl genelinde depremde yıkılan bina sayısı 7 bin 491 iken acil yıkılması gereken bina sayısı 4 bin 434, ağır hasarlı bina sayısı 35 bin 714, orta hasarlı bina sayısı 5.987 ve az hasarlı bina sayısı ise 79 bin 027. Ağır hasarlı binalarda yıkım ise yüzde 90’a ulaşmış durumda.

GAZİANTEP:

Gaziantep genelinde yıkıma neden olan depremden en çok etkilenen ise İslahiye ve Nurdağı ilçeleriydi. Tüm ülkeyi yasa boğan depremle birlikte Gaziantep’te 3 bin 945 kişi yaşamını yitirirken, on binlerce vatandaş ise yaralı kurtuldu. Depremin vurduğu kentte 25 bin bina kullanılamaz hale gelirken, 56 bin kişi ise önce çadırlarda daha sonra ise konteynerlerde yaşamaya başladı. 1 adet sinagog, 1 adet kütüphane, 2 kastel, 2 bedesten, 36 adet cami olmak üzere toplamda 40 tarihi eser, kalemiz de dahil olmak üzere 41 eser depremden hasar aldı. İnşasında sona gelinen ilk 10 bin kalıcı konutun 1 ay içinde depremzedelere teslim edilmesi planlanıyor. Ağır hasarlı binaların yıkımının yaklaşık yüzde 80’i gerçekleşti. Nurdağı ve İslahiye’de toplam 180 civarında işyeri depremden etkilenen esnafa teslim edildi. 90 adet iş yeri ise zarar gören diğer esnaflara teslim edilecek.

ADIYAMAN:

6 Şubat 2023 depremlerinden en çok etkilenen kentlerden Adıyaman’da 30 binden fazla bina yıkıldı. Resmi rakamlara göre 8 bin 387 kişi hayatını kaybetti. Yıkılan ya da ağır hasar alan evlerde yaşayan 118 bin depremzede, kentin farklı noktalarına kurulan konteyner kentlerde yaşamaya başladı. Yapılan resmi açıklamalara göre depremin neden olduğu enkazın yüzde 95’i temizlenirken, evlerini kaybeden vatandaşlar için 50 bin konut inşa ediliyor.

MALATYA:

Depremlerden etkilenen Malatya’da ise 1246 kişi hayatını kaybetti. 5 bin bina yıkılırken 36 bin bina ağır hasar raporu aldı. Çevre ve Şehircilik ve İklim Bakanı Mehmet Özhaseki 103 bin 19 konutun yapılacağını açıkladı. Ancak 14 bin konutun temeli atıldı. 6 Şubat öncesi 5 bin çok katlı binanın, 2 bin kırsal köy evinin kura çekilerek dağıtılması planlanıyor. Malatya’da kurulan 74 konteyner kentte 117 bin 500 kişi yaşamını sürdürüyor.

Yapılan çalışmalar yanında gündemde olan bir diğer konu ise; kayıplar…

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş; “Kayıp çocuk yok” derken; Kayıplarını aramak için bir araya gelen depremzedelerin kurduğu Deprem Mağdurları ve Kayıplarıyla Dayanışma Derneği (DEMAK-DER) kurucu Başkanı Selahattin Kaban, sadece taraflarına ulaşılan 38’i çocuk olmak üzere 145 kayıp yakınının olduğunu aktardı. Kaban, Hatay’da kayıp kişi sayısının 30’u çocuk 122, Kahramanmaraş’ta 5’i çocuk 18, Adıyaman’da 2’si çocuk 3, Malatya’da 1 ve Antep’te de 1 çocuk olduğunu söyledi.

Selahattin Kaban; “Derneğimizi duyan kayıp yakınları aramıza katılıyor. Maalesef aramıza katılan kayıp yakınları eksilmeden artmaya devam ediyor. Biz Meclis‘e giderek deprem bölgesindeki milletvekillerine gerekli bilgi ve verileri verdik. Mecliste vekillerin verdiği önergeler de reddedildi. Biz kayıp yakınları olarak sadece kayıplarımızın bulunmasını istiyoruz eğer yaşıyorsa bulunup bizlere teslim edilmesini istiyoruz. Vefat eden veya molozlar içinde kalan yakınlarımızın da mezarlarının olmasını istiyoruz. Duyumlarımıza göre yanlış gömülen cenazeler var. Depremin ilk zamanlarında insanlar teşhis edilmeden çıkan bedenleri ‘Benim cenazem’ diyerek köylerine defnetti. Bir başka duyumumuz ise bazı kayıpların hastanelerde, yaşlı bakım veya sevgi evlerinde bulunduğudur. Hala DNA eşleşmesi yapılmamış, yapılması bekleyen mezarlar var. Enkazdan sağ kurtulan veya enkaz dışında kaldığı halde kayıp depremzedelere de değinen Kaban, “Ailelerin acıları var. Aradığımız bir eşya değil, can. Aileleri için eş, kardeş, evlat. Biz DEMAK-DER olarak yetkililerden kayıplarımızın bulunması için araştırma komisyonu kurulmasını istiyoruz” dedi.

Diğer bir acı gerçekse bir yıldır bulunamayan kayıpların “gaip” yani ölmüş sayılacak olmasıdır.

Bu kadar acı ölümlerin yaşandığı bu depremde binalarla ilgili durum açıklaması yapıldı mı?

Hatay Cumhuriyet Başsavcısı can kaybı yaşanan 1759 binadan 975 inin ruhsatsız olduğunu açıkladı. Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Akseki ise depremzedeler için inşa edilmesi gereken konut sayısının 850.000 adet olduğunu açıkladı. Görünen o ki bu inşaatları devralan Toplu konut İdaresi (TOKİ) bugüne kadar ancak 46.000 konutun hazır olduğunu belirtti. Elbette 850.000 adet konut inşa etmek kolay bir iş değil ama devlet böyle hızlı halledilmesi gereken bir işte farklı bir yol izleyebilir miydi? Orta hasarlı binalarda oturulmasının mümkün olmadığı da düşünülürse burada bulunan insanlar için nasıl bir çözüm üretilecek merak ediyorum.

Bu kadar büyük ölçekli bir depremde enkaz atıkları ne oldu?

Türk Tabipler Birliği (TTB) ve Çevre Mühendisleri Odası (ÇMO) raporlarına göre 100/138 milyon ton atık olduğu tahmin ediliyor. Atıkları depolamak için 4 milyon metrekare yere ihtiyaç var. Telafisi mümkün olmayan zararların var olduğu ve davanın “olağandışı” seyrettiği gözleniyor.

İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Mart 2023 raporuna göre enkaz atıklarında asbestten, beyaz eşyaya ve ilaçlara çevreye zarar verebilecek çok sayıda içerik var. Toprağı ve su kaynaklarını zehirlerken, uzun vadede doğayı ve yaşamı tehdit edeceği düşünülüyor.

Bu arada enkaz atıklarının tarım alanları, su kaynakları ve yaşam alanlarının yakınına döküldüğü uygulamalar birçok televizyon kanalında görüntülendi.

Temiz Hava Hakkı Platformu (THHP) Ekim ayı raporunda; Kahramanmaraş’tan alınan 21 örneğin 8’ inde, Elbistan (Kahramanmaraş) dan alınan 15 örneğin 2’ sinde , Adıyaman’dan alınan 30 örneğin 2’ sinde  farklı türlerde asbest tespit etti.

Türk Tabipler Birliği (TTB) Ağustos raporunda çevrede “denetimsiz ve toksik” (silikon, asbest, küf dahil) toz taşınmasına ve halkın bu tozu solumaya devam ettiğini söyledi.

Hatay tüm yazı toz içinde geçirirken, Hatay Valiliği değerlerin “mevzuat standartlarının altında” çıktığını açıkladı.

Bu sonuçlarla temiz gıda ve şebeke suyunun temizliğine ne kadar güvenilebilir?

Tüm yorumları size bırakıyorum….

Yıldız TEKGAMLI

Editör: Sonay BİLGİ ARABACI

 

 

 

 

 

 

Yorumlar (8)

  1. DİLEK NAZLIOĞLU
    • 9/02/2024

    HİÇBİR ÜLKE YOKTU Kİ BÖYLE BÜYÜK BİR FELAKETTEN KOLAYLIKLA KURTULABİLSİN. YARALARI HEMEN SARILSIN, ÖLENLER ZATEN UNUTULMAZ AMA KALANLAR İÇİN DAHA İYİ BİR HAYAT SUNULSUN. BU ÇOK ZORDUR. ZATEN HOCAMIZ BİLANÇOYU ORTAYA KOYMUŞ. RABBİM ÜLKEMİZDEKİ HERKESİN YARDIMCISI OLSUN. BİR DAHADA BÇYLE BİR FELAKETLE BİZİ SINAMASIN.

  2. Herkese güzel yorumları için teşekkür ederim duygularımı katmamaya çalışarak bir yılın ardından yapılan yapılmayan ne varsa resmi raporlarla paylaşmak istedim ve evet haklısınız depremden kaldık 😔

  3. Ozan Kasım KOL
    • 6/02/2024

    Böyle güzel bir yazıya ne denilebilir. Bilmediğimiz bir çok ayrıntıyı öğrendik sayenizde.

  4. Nigar KAYA
    • 6/02/2024

    Yıldızcığım kalemine, yüreğine, emeğine sağlık. Müthiş bir yazı olmuş ve geniş kapsamlı bir araştırma yapmışsın. Sayende bir sürü bilgiye de ulaşmış olduk. Teşekkür ediyoruz...

    • 6/02/2024

    Konuyla alakasız ama bir konu daha belirtmek istiyorum. Yarın 6 Şubat, ben şimdiden karalarımı bağlayıp yas tutmaya başladım ama TV kanallarındaki reklamlar bangır bangır 14 Şubat indirimlerini haykırıyor. Biz mi insan değiliz, yoksa bu pazarlamacılar mı. En azında bir gün daha bekleyip öyle yapaydınız o çok özel gününüzün reklamlarını. (Bu arada, az önceki yorumumda Elif hanım dedim, düzeltiyorum Yıldız hanım)

  5. Bekir SEVİK
    • 6/02/2024

    Ülke olarak bu deprem sınavından kaldığımız söylemeliyim; ama şunu da eklemeliyim ki böyle bir felaket karşısında sınavı geçebilecek bir ülke de yok sanırım. Daha iyi olur muydu? Evet. Ama dört dörtlük olur muydu? Hayır. Bir Hatay'lı olarak güzel tespbitiniz ve hassasiyetinin için teşekkür ederim elif hanım.

  6. Elif AY
    • 5/02/2024

    Kaleminize sağlık hem bilgi dolu hem dozunda eleştiri var, umarım sesleri duyulur böyle bir acıyı ülkemizin bir daha yaşanmaması dileğiyle

  7. semiraysezgin
    • 5/02/2024

    Güzel bir konu bir o kadar da acı maalesef. Umarım çözüme kavuşur. Kalemine sağlık.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yıldız TEK GAMLI

1976 yılında Ankara’nın Altındağ ilçesinin bir semti olan Doğantepe’de büyüdüm. Aslen Nevşehirliyim. Tipik bir Anadolu ailesinin altı çocuğundan biriyim. Konya Selçuk Üniversitesi Akşehir M.Y.O. Muhasebe bölümünü bitirmek dışında Ankara’dan ayrılmadım. Ankara Hacettepe Üniversitesi Sağlık İşletmeciliğini tamamladım. Amerikan Kültür Derneği’nde İngilizce öğrendim. Bu arada Ankara Tabipler Odası’ndan Hastane Yönetimi eğitimini bitirdim. Tüm bu eğitimleri tamamlarken Ankara Özel Güven Hastanesi’nde 7 yıl çalıştım. Evlenince kendi sağlık işletmemize geçip 4 yıl Halkla İlişkiler Müdürlüğü’nü yürüttüm. AÇEV (Anne-Çocuk Eğitim Vakfı)’le tanışıp, gönüllü annelik yaptım. Çocuklarla daha mutlu olduğumu fark edince Çocuk Gelişimi ve Eğitimi’ni bitirip, 2 yıl devlet okullarında sözleşmeli, 2 yıl özel kurumlarda İngilizce ve İngilizce Drama öğretmenliği yaptım. Meme ve lenf kanseri nedeniyle çocuklarım olan öğrencilerimden ayrıldım. Tedavim devam ederken TEMA Vakfı ile tanışıp, çocuklara doğayı anlatmanın yanında, ara ara yine onlarla birlikte vakit geçirmenin yolunu buldum. 2019 yılında Bursa Nilüfer’e taşındım. Kızlarım üniversiteye başlayınca, “eğitimin yaşı yok” deyip, hayalim olan Uludağ Üniversitesi Arkeoloji Bölümü (Almanca) okudum. Minik Saka Kuşu, Sabun Kokulu Masal, Lunaparkta Keyifli Bir Gün, Cemilhan'ın Maceraları, Büyüklere Küçüklerden Masallar, Kayıp Balerin, Yüzyılın Masalları, Yavru Kedi, Gökçe Özgür Olmak İstiyor, Bir Pazar Günü, Paylaşmak Çok Güzel kitaplarının yazarı.