CENNET MEYVESİ
- Yazar: Songül Aykan
- 7 Ocak 2025
- 56 kez okundu
CENNET MEYVESİ
Dört çocuk annesi bir öğretmen olarak sesleniyorum bugün. Umarım sesimi duyan, can-ı gönülden kulak veren, çıkış yolu bulmak için en azından umut eden, dua eden ebeveynlere ulaşır.
Ebeveynlik sadece kendi biyolojik evladına olmamalı aslında, kardeşler, yeğenler hatta komşu çocuğu, etkileşimde bulunduğumuz her taze yavrucuktan sorumlu olduğumuzu düşünüyorum. Oysa o sıcacık ilgiye, sevgiye, bir çift hoş söze, samimiyete hasret bakışlar her seferinde umudu kırılmış olarak döner oldu yere.
Ne çok yük yükledik küçücük yavrucakların sırtına o kocaman, taş gibi ağır okul çantaları ile birlikte. Oysa onlar özgürce gülüp oynamalı, şanlı tarihini, şarkılarla, şiirlerle oyunlarla öğrenmeliydi. Sırtı ağır çantanın yükü altında ezilirken, aklında çözemediği problemin hesabını öğretmenine nasıl vereceğini düşünmek yerine, en çok sevdiği ve çok da güzel çizdiği resmini gururla göstermenin özgüveniyle atmalıydı adımlarını okuluna…
Her sabah midem bulanıyor bahaneleriyle değil, şarkılarla, heyecanla hazırlanmalıydı okuluna. Bugün hangi oyunu oynarken, hangi erdemleri öğrenip biraz daha gelişecek, enerjisini hangi uygulamalı derste, toprakta, doğada, çiçekte, denizde ya da bir akarsuyun kenarında öğrenecek, suyun sesiyle tazeleyecek ruhunu; besleyecek, bedenle birlikte ruhun da gıdaya ihtiyacı olduğunu tazecikken hissedecek. Böylelikle ilerleyen yaşına rağmen “ neden hep eksik, neden bir şeylere hep açım?” demeden, neyi nereye koyacağını, nasıl tatmin edeceğini bilemeyen, yıllarca okumuş bilgisizler yığını olmayacaktı.
O küçücük yavrular sevgi, saygı, hoşgörü, merhamet, kitap sevgisi, hayvan sevgisi, doğa bilinci öğreneceğine yirmi kiloluk çantaların altında ezilip kalmasın artık. Mutlu uyansın çocuklar. Öğretmene “Yapma hocam, bunlar daha küçük!” dediğinde bütün sınıfın velilerini de arkasına alıp sizi hedef haline getirmesin, getiremesin.
Vatan, millet, din, Allah, peygamber bilinci oyunlarla, şarkılarla işlensin ruhlarına. Nasıl kazanılmış bu vatan, hangi kahramanlar, nasıl destanlar yazmış bu memlekette. Bunlarla büyüsün çocuklar. Önce neyi ne için yapacaklarını öğrensin, taşlar yerine otursun, sonra zevkle, hedeflediği, hayalini kurduğu birey olma yolunda canla başla çalışacak zaten.
Ebeveynler “Benim yavrum çok akıllı, çok zeki!” diye gururlanmak yerine, o aklı nerede en güzel, en verimli ve de eğlenceli şekilde, vatana, millete, kendine, ailesine, doğaya en faydalı olarak nasıl değerlendiririz diye düşünsün. İstişareyle, konuşup anlaşarak, gözlerinin içine bakarak, birlikte oyunlar oynayıp, öpüp okşayarak versin kararlarını. Yarın çocuk işine gücüne giderken o kararı verdiği günün, o anın heyecanını hep hatırlayıp kutsal bilsin işini, kazancını. Ona göre versin, alsın, harcasın saklasın, öpüp başına koysun.
Unutmayın sevgili ebeveynler, bu cennet meyvesine sahip olduğunuz için çok şanslısınız. Her geçen gün biraz daha zorlaşan çocuk sahibi olmanın hakkını verip vermediğinizi bir düşünün. Sizin yerinizde olmak için varını yoğunu harcayıp hastanelerde sabahlayanları düşünün ve Allah’ın size verdiği o güzel mucizelere, o değerli emanetlere sahip çıkın. Yine aklınızdan şunu hiç çıkarmayın, çocuklarımız bizlerin eseri. Bizden duyduklarını değil, gördüklerini yapıyorlar. Her halimizle, hareketimizle onlara örnek olduğunuz bilinciyle sevgi dolu günler dilerim.
Bu yazının bütünü yazarına aittir.
Songül AYKAN
Bir önceki yazımı okudunuz mu?
Editör: Duygu BALCI
Genel Yayın Yönetmeni: Elif ÜNAL YILDIZ
Çok güzel tespit ve tavsiyeler yüreğinize sağlık.