HEZARFEN AHMED ÇELEBİ
- Yazar: İsmet Serhat KAHYA
- 17 Mayıs 2024
- 114 kez okundu
HEZARFEN AHMED ÇELEBİ
Takvimleri geriye saralım ve 17. yüzyıl Osmanlısında yaşamış Türk bilginine doğru yolculuk edelim.
XVII.yüzyılda yaşamış Hezarfen Ahmed Çelebi, 1623-1640 yılları arasında saltanat süren IV.Murat zamanında uçma düşüncesini gerçekleştirmiştir. Geniş bilgisinden dolayı halk arasında “Bin fenli” anlamına gelen “Hezarfen” lakabıyla anılmıştır.
İlk uçma denemelerinde, 10. yüzyıl Müslüman Türk alimlerinden İsmail Cevheri’den ilham almıştır. Cevheri’nin bulgularını iyice inceleyen ve öğrenen Çelebi, kuşların uçuşunu inceleyerek tarihi uçuşundan önce hazırladığı kanatlarının dayanıklılık derecesini ölçmek için, Okmeydanı’nda deneyler yapmıştır. Ayrıca, Leonardo Da Vinci’nin uçma konusundaki çalışmalarında kendinden çok önce bu konuda deneyler yapan İsmail Cevheri’den ilham aldığı sanılmaktadır.
Tarihi uçuştan önce kanatlarının dayanıklılık derecesini saptamak üzere Ok meydanı’nda deneyler yapmış ve bir sabah kıyılarda biriken İstanbul halkının gözleri önünde, Galata Kulesi’nden kendisini boşluğa bırakmış, rüzgardan faydalanarak yani uçarak Boğaz’ı aşmış ve Üsküdar semtinde Doğancılar Meydanı’na inmiştir.
Sarayburnu’nda Sinanpaşa Köşkü’nde bu durumu seyreden ve deneyin başarıyla sonuçlandığını gören IV. Murat, Ahmet Çelebi’yle önce yakından ilgilenip, hatta Evliya Çelebi’ye göre “bir kese de altınla” sevindirdikten sonra, “Bu adem pek havf edilecek bir ademdir, her ne murad ederse elinden gelür, böyle kimselerin bakaası caiz değil” diyerek, bu derece bilgili ve becerikli bir adamı Cezayir’e sürgün etmiştir. Hezarfen Ahmet Çelebi Cezayir’de ölmüştür.
Yıllar bize ikinci bir Çelebi (bilgili, görgülü, olgun kişi) daha kazandırdı, ortak özellikleri çoktu. İkisi de sürekli deneyen, hayatlarında engel denilen kavramı aramakla geçirilen zamanın boş olduğunu, belki de engel denilen kavramın hiç olmadığına inanarak yollarına devam edebilen, sabırla, sevdikleriyle ve onlara inananlarla birlikte yol almasını ustalıkla becerebilen kişilerdi. Peki diğer Çelebi Yurtseven kimdi? Takvimlerde bu sefer ileriye gidelim ve 1900’lere uzanalım.
21. yüzyılda gözlerini Ankara’da açan bir genç. Aslen Ohrid/Makedonyalı olup, 1992 yılında çıkmış olduğu uzun iş maratonundan 2022 yılında emekli olmuştur. Yurtseven’in 1992’de başlayan yolculuğunda şiirle, edebiyat ile ahbaplığı uzunca bir süre okuyucu olarak devam etmiş, yazarlık, şiir, edebiyat sonradan sonraya yaşantısının bütün yaşamını teşkil edecek kadar yayılmıştır.
Hayatındaki takvim sayfalarını o yıllardan itibaren insan olma ve insanca yaşama gayretiyle geçirdi ve halen de geçirmek için akıl ve gönlünün birlikteliğiyle yaşamaya devam etmektedir. “İnsanın kendini yazması ve anlatması zordur ama yaşantımın yegane eserleri şiirlerimle bir bütün olduk” diyebilen gencimiz, büyüdükçe daha çok yazmaya, yazdıkça ruhuna sığmayan kelimeleri kitap sayfalarına dökmeye, sayfalara döküldükçe yazılar, birçok eserlere imza atmasına kadar bir süreçten geçmiştir.
Yıllar gencimizi yaşanmışlıklarında sürüklerken, hayallerine pranga vurmaya çalışanlarla karşılaşmış, engellere maruz kalmış, ama yine de tıpkı Hazerfen Ahmed Çelebi gibi denemekten ve yoluna devam etmekten vazgeçmemiştir. Yılların yorgunluğunu başarılarıyla taçlandıran yazar, şair ve eğitmenimiz birçok eser bırakmış ve halen daha bırakmaya devam etmektedir.
Genç yazar, şair ve eğitmenimiz yapmış olduğu eserlerin yanı sıra en büyük baş yapıtını bugüne değin birçok insanın hayatına dokunarak, sevgi zincirini yapmıştır. Peki Hazerfen Ahmed Çelebi’den yola çıktığımız, 21. Yüzyıla geldiğimiz bu yolculukta bahsi geçen gencimiz kimdir? Genç yazar, şair ve eğitmenimiz Ali Yurtseven’in ta kendisidir.
Genel Yayın Yönetmeni: Elif ÜNAL YILDIZ
Bir Önceki Yazımı Okudunuz mu?
Teşekkür ederim
Kaleminize sağlık. Hepimizin bir hayat yolculuğu var. Bu yolculukta iyi ki yollarımız kesişmiş.