Ezinti…
- Yazar: Mustafa AĞCAN
- 2 Mayıs 2024
- 50 kez okundu
Ezinti
Yıllardır üstüne basıp, ezmekte yarışa girdiğimiz kelimelerden, bizi destekleyici ve hayatımıza anlam katıcı şeyler beklemek ne kadar boştu. Rüzgarın vurup, sonbaharın sararttığı yaprakların, bir anda yeşermesini beklemek gibi beyhudeydi.
Bir zamanlar, sevgi sözcüklerinin sıralandığı ve kalpleri hoplatırcasına yazılıp okunan satırların, birbirine karışmış yığınlara dönüştüğü, okumak ve anlamlandırmak için çok geç kalındığı mürekkep yığınları gibi renkli fakat saydamdı…
Hışıltısıyla gönüllere hoşluk veren bahar yağmurlarındaki hoşnutluğu tatmak için, kaldırım kenarında duran ve göz kapaklarını kapatıp, düşecek yağmuru bekleyen, fakat irkilerek açtığı göz kapaklarından sızan parlaklıkla gördüğü, o kızıl alevlerden kaçamayacak kadar paniklemiş bir aşk vurgunuydu…
Hani bir zamanlar, kelime yığınları arasından, zorlukla seçtiğimiz hecelerle birbirimize hitap etmeye çalışıyorduk. Bu çabamız sonuçsuz kaldığında, uzun soluklarla susuyorduk.
İşte o an, ben sana içimdeki çığlıklarla konuşuyordum. Donuk bir ifadeye bürünen yüzümde, çığlıklarımdan eser dahi yoktu. Sense, bu sessizliğimi kendi fikirlerinin kabulüne işaret sayıyordun.
Sessizliğimiz gitgide derinleşiyor ve bu halimizden sıkılan güneş yavaş yavaş çekiliyordu yeryüzünden. Siyahlığa bürünen dünyamızı, cılız lambalar aydınlatmaya çalışıyordu. Kendi etrafını dahi aydınlatmaya gücü olmayan lambaların sessizliğimize saçtığı gölgeler, uzun uzun yer buluyordu duvarlarımızda. O duvarlara bakıp, sessizliğimize çareler arıyorduk.
Yüzümüze bön bön bakan taş parçacıklarının göğe doğru uzanmış hali, her şeyden habersizdi. Keşke duvarlardan çare aramayıp, kendi çehremize baksaydık. Belki de yüzümüzdeki ifadenin, anladıklarımızdan çok daha farklı olduğunu anlar, düzeltilmesi mümkün olan hataların daha derinleşmeden çaresini bulabilirdik…
Mustafa AĞCAN
Editör: Sonay BİLGİ ARABACI
Genel Yayın Yönetmeni: Elif ÜNAL YILDIZ
Bir Önceki Yazımı Okudunuz mu?