Geçmiş Olsun

Geçmiş Olsun

Geçmiş Olsun 

Dünya hızla değişiyor, alışkanlıklarımız ,tutumlarımız 

Farklılaşıyor ve hızla alışıyoruz 

Her şeye. garipsemiyor kabulleniyoruz 

Cep telefonun gelişini biliyorum 

Fakat 

Bizim eve gelmemiş olan televizyon

Dün gibi gözümün önünde 

Toplanırdık evlerde televizyon seyrine 

Bizim kuşak aynı dizileri konuşuyor 

Dallas, hanımın çiftliği ,

Cumartesilerin vazgeçilmezi 

Kara şimşek 

Pazar günlerinin Kovboy filmleri 

Ve her gece saat on ikide 

İstiklal marşı ile vedalar 

Siyah beyazdı her şey

Market reyonları yoktu 

Mahallenin bir bakkalı olurdu 

Üç çeşit çikolata, tek çeşit lokum 

Açık gofret.

Evin hesabına yazdırırdık 

Eğlence için kazı kazandan

Bol bol leblebi tozu çıkardı 

Ufak poşet içinde

Farklıydı komşuluklar 

Herkes herkesin evinde

Ne var biliyordu 

Akşam ezanı ile sokaklar boşalır 

Bakkallar bir daha açılmazdı 

Kapı önü kahkahaları unuttururdu 

Yemek hazırlarken ekmeğin, tuzun, yağın

Eksik olduğunu 

Seslenmeler olurdu, ekmek almamışım

Sende fazla var mı?

Kapı kapı toplanırdı eksikler 

Kokusu yayılınca yemekler 

Evlerden evlere, paylaşılırdı 

Tüm mahallede çatal kaşık sesleri 

Yayılırdı 

Kapılar yatma vakti kilitleniyordu 

Yalnızlık diye hiçbir şey yoktu 

Kapısı açılmayan küslükler yoktu 

Gaz lambası hala evlerin vazgeçilmeziydi

Çok gece ders çalışmışızdır isinin altında

Herkesin karakterine göre isimler 

Takılmıştı 

Ve sus duyacak mimikleriyle gülüşler 

Önlük siyah ve beyaz yakalıktı 

Kitaplar büyüklerden kalmaydı 

Oyuncaklar hep yabancıydı 

Heves ettiğimiz sokak oyunları 

Sonrası azarlar ayakkabılar 

Eskimesin endişesiydi aile reislerinin

Çabası, mutluyduk 

Yüz  metreden arabayı görünce 

Geçmesini beklerdik, koşturmamız

Kaldırım kenarındaydı  

Oysa sayılıydı arabalar 

Renklenmeye başladı televizyonlar

Bizde renkleniyorduk

Ansiklopedi karıştırırken 

Erişemiyorduk hiç bu kadar kolay 

İsteklerimize hep bir zaman vardı 

Gün gün büyüyorduk 

Değişimin içinde 

Konuşurken hayal dediğimiz 

Her şey şimdi avuçlarımızın arasında 

Ulaşamadığımız dünya 

Şimdi bizimle 

Hepsinin sahibi olduk 

Sayı ile olan her şey, şimdi sayılmaz oldu 

Renk renk her şey 

Değişiyoruz 

Ve insanlığı unutuyor 

Kapılarımızı kilitli tutuyoruz 

Kimse seslenerek gelmiyor artık 

Seslenmiyor peşimizden 

İsimlerimiz sonda ekler var 

Lakaplar çoktan tarih oldu 

Bey ve hanımefendiler çoğaldı 

Bildiğimiz beylikler herkese mal oldu 

Yalnızlaşıyoruz beylikler hiç yalnız değildi oysa 

Hanımların kapısı arşınlanıyordu 

Başımız göğe erdi desem yeridir 

Uçmak hayal değil artık 

Zenginlikten çoktan çıktı 

Konfor için yapılmayan hiçbir şey kalmadı 

Daha büyük odalar büyük dolaplar 

Herkese ayrı oda ve ayrı yalnızlık sunulurken 

Bununla övünür olduk 

Eskimeyen bir şey kalmadı hayatımızda 

Biz de eskiyoruz 

Yıpranıyoruz bu koşuşturma bu yalnızlığın

Bu köleliğin içinde 

Çocukluk belki dans etmek oynamak 

Biz bunu yapamıyoruz 

O zaman ne için yaşıyoruz 

Takılmıyor değil kafamıza deli deli sorular 

Ve bu saatten sonra kim kimi yargılar 

Adı üstünde geçmiş olsun 

Geçmiş olsun bize 

27 Kasım 22

 

Hüseyin Erdinç 

Editör: Nigar KAYA

Baş Editör: Elif ÜNAL YILDIZ 

Diğer Yazılarıma Göz Atmak İster misiniz?

https://fisildayankalemler.org/author/huseyinerdinc/

 

Yorumlar (0)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Hüseyin ERDİNÇ

1976 Sivas doğumluyum. 1977 senesinde İstanbul'a göç eden ailemin 2. çocuğuyum. Ele avuca sığmayan bir çocuktum. Bu enerji beni dik başlı yapmış olacak ki çok küçük yaşlarda sokaklarla ve dolayısı ile insanlarla tanıştım ve gözlemledim. O günlerin bende bıraktığı en güzel hatıralardan biri tren istasyonlarıdır, trenleri izlemek hep iyi gelmiştir bana, arkadaşlarla giden treni yakalamak trenin soğuk demirlerine tutunarak kendini rüzgara bırakmak özgürlüğün ta kendisiydi. Gençlik yıllarımda heybemde biriktirdiklerimle şiir yazmaya başladım. Yolda yürüyen teyzeye, trene binen amcaya, şekerini düşüren çocuğa.. Kalem benim dile getiremediklerimi kağıda döken en yakın arkadaşım olmuştu. 2004 senesinde her şeyi geride bırakıp arınmak için tek bir sırt çantasıyla Fethiye'ye yerleştim. Canım Fethiye beni bağrına bastı, yaralarımı sardı o da beni kabul etti. 2023'te çok kısa aralıklarla 2 şiir kitabım çıktı "BEN SANA SUSTUM" ve "BEN SANA SUSTUM 2". Okuyucuları ile buluştu .