PAMUK PRENSES VE UZAYAN CÜCELER

PAMUK PRENSES VE UZAYAN CÜCELER

PAMUK PRENSES VE UZAYAN CÜCELER

Evvel zaman içinde kalbur saman içinde diye başlayan masalların olduğu, bu masallarda da prens veya prensesin bulunduğu eski devirlerde herkesin ismini iyi bildiği bir Pamuk Prenses varmış. Cadının ona yedirdiği elmayla uykuya dalmış. Prens onu öpünce uyanmış. Mutlu son.

 İyi de elma yiyerek bayılan biri neden böyle uyanıyor? Bunda bir bit yeniği olabilir mi? Masalın bize ulaşmayan ya da sonradan uydurulan kısımları olamaz mı? Hem Pamuk diye prenses ismi mi olurmuş?

Şu anda eski zamanlardaki krallar ve krallıklar olmadığına göre şimdiki çocukların özgür ve hür iradeleriyle bu masalın yenisi okuma, hatta uydurma zamanları çoktan gelmiştir.

Pamuk Prenses’in sevenleri olduğu gibi düşmanları da çokmuş. Kimler mi? Sizce? Masallardaki klasik taht kavgaları işte. Pamuk Prenses’ten kurtulmak isteyen ve yerinde gözü olan kuzenleri tabii ki. Kral ölünce yerine geçecek tek varis olan Pamuk Prenses ekarte edilirse tahta çıkma sırası onlara gelecekmiş. Bir bahane ile ondan kurtulabilirler ve kralın ölmesiyle de tahta oturabilirlermiş.

Onu sıkı bir takibe almışlar ve kötülük için fırsat kolluyorlardı. İçlerinde en sinsileri olan Siyah Dük onun sarayın dışına çıkmayı çok istediğini biliyordu. Prensesi ikna ederek saraydan birlikte kaçmayı planladılar. Prenses saf saf onlara inanadursun, onların planı başkaydı. Ormanda onu yalnız bırakarak geri döneceklerdi.

Planlarını uygulayarak kaçmayı başardılar. Prenses ilk defa gördüğü ormanda hayran hayran gezerken yerde kırmızı ve yuvarlak bir meyve bulmuştu. Tatları da çok güzeldi. Hemen kuzenleri ile bu meyveleri toplayıp yemeye başladılar. Bunlar sadece bu dağda yetişen sihirli çileklerdi. Bu çilekleri yiyenler iyi kalpli ise uzun süren bir uykuya dalarlar ve güzelleşirlermiş. Kötü kalpli iseler de cüceye dönüşürlermiş.

Çilekleri yiyen iyi kalpli Pamuk Prenses uzun bir uykuya dalarken kuzenleri de birer cüceye dönüşmüşler. Başka yiyecek şey bulamadıkları ve niçin kısaldıklarını anlamadıkları için çileklerden yedikçe yemiş; yedikçe de kısalmışlar.

  Ormanda bir başlarına kalan cüce kuzenler ne yapacaklarını bilemez halde önce bir ağaç kovuğuna sığınmışlar. Sonra karınlarını doyurabilmek için ormanda gezinmeye başlamışlar.

Bitkileri yemeye çok korkuyorlarmış. Sonunda ormanda başıboş gezen inatçı keçilerden bir tane yakalamış ve onun sütü ile beslenmeye başlamışlar. Sütten içince kısalmıyor ama uzamıyorlarmış da.

Bir gün huysuzluğu ile meşhur Kırmızı Dük bin bir zahmetle sağabildikleri sütü içmek istemediği için dışarı dökmüş. Oradan geçen aç bir fare de bu sütü içmiş. Fare sütü içince huysuz birden üç santim uzayıvermiş.

Onun nasıl uzadığını anlamak isteyenlere “Sütü dışarı döktüm, başka da bir şey yapmadım.” demiş. İyice düşündükten sonra sütü de bir farenin içtiğini hatırlayıp onlara gizli ipucunu da söyleyivermiş.

Bunu tekrar denemişler. Kim fareye süt verse uzuyormuş. Sonra başka hayvanlara da iyi davranmaya başlamışlar. Her defasında azar azar uzuyorlarmış.

Bunun için iyilik yapacak daha çok canlı aramaya çıkmışlar. Yakınlarındaki bir yoldan atlı kişilerin geçtiğini fark edip çok sevinmişler. Çünkü onları durdurarak insanlara da iyilik yapmayı deneyeceklermiş.

Bu gelenler yakındaki krallığın akıllı prensi ve korumalarıymış. Onları durduran cüceler sütten içmeleri için ısrar etmişler. Prens oraya gelip onların ikram ettikleri sütü içecekken Pamuk Prensesin de uyanma zamanı gelmiş.

Güzel prenses gerinerek uyanmıştı. Karşısında kısalmış boylarıyla kuzenlerini ve tanımadığı kişileri görünce çok şaşırdı. Neler olduğunu anlamaya çalışan Prenses etrafına bakınıyordu.

Buraları iyi bilen herkes gibi prens de çileklerin sırrından haberdarmış. Bu sayede prensesin iyi, diğerlerinin de kötü kalpli olduğunu hemen anlayıvermiş. Prensesin kulağına eğilip ona başına gelenlerin sebebini açıklamış.

Pamuk Prenses isterse kuzenlerini affedebilir isterse de cüce olarak kalmalarını dileyebilirmiş. İyi kalpli prenses onları bir şartla affetmiş. Eğer kötülük yaparlarsa yeniden kısalacaklarmış.

Bir daha kötülük yapmayacaklarına söz veren kuzenler, prens ve askerlerinin onların ikramlarından yemeleri ile normal boylarına dönmüşler.

Hiç kötülük yapmamışlar mı peki? Huylu huyundan vazgeçer mi? Ara ara kısalsalar da nasıl uzayacaklarını bildikleri için iyilik yaparak yeniden eski hallerine geliyorlarmış.

Prensle prensesin evlenip evlenmediklerini, evlendilerse düğünün kaç gün kaç gece sürdüğünü, tahta kimin geçtiğini ise boşuna merak etmeyin. Her masal aynı bitmek zorunda değil.

Gökten üç çilek düşmüş; biri iyi kalpli olanların başına, biri çilekli sakızlara, biri de kötülük yapacak olanları bekliyormuş.

Daha önceki hikayelerimi de okumak ister misiniz?

ALAATTİN’İN SİNİRLİ LAMBASI     

SİNDİRELLA’NIN ORTOPEDİK AYAKKABISI

Editör: Mesude BOZKURT 

Genel Yayın Yönetmeni: Elif ÜNAL YILDIZ 

Yorumlar (0)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Ümmü ÖZÇELİK

Fisildayankalemler.org Editörü ve Yazarı 1973 Antalya, Akseki doğumlu. Antalya Merkezde Naciye Havva Manav Uşak İlkokulunu bitirdi. İlkokuldan sonra Hafızlık yaptı. Ortaokul ve liseyi İstanbul’da okudu. 1999 Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesinden mezun oldu. 2015 yılında Süleyman Demirel Üniversitesi Hadis Anabilim dalında yüksek lisansını tamamladı. 2008- 2017 yılları arasında Diyanet İşleri Başkanlığında Vaiz olarak çalıştı. 2023 yılında AÖF Sosyal Medya Yöneticiliği bölümünü bitirdi. Türkiye Yayıncılar Birliğinin editörlük ve lektörlük eğitimlerine katıldı. Evli ve üç çocuk annesi. Şu anda kitap yazmanın dışında öğretmenlik ve editörlük yapıyor. Her çocuğa sorulan “Ne olmak istiyorsun?” sorusuna hiç düşünmeden: “Yazar olmak istiyorum.” diye cevap vererek çıktığı yolculuğu devam ediyor. Yazar olarak mottosu; “Yazıyorsak bir sebebi var.” Yayımlanmış olan beş adet çocuk kitabı var. İlk yayınlanan kitabı Karınca süpürgesi. Hayvan sevgisi merhamet ve empati duygusunu yoğun olarak işlediği bir eser. Çocuklar günümüzde daha çok fantastik öğeleri olan hikayeleri okumayı tercih ediyor. Karınca Süpürgesi, Sinek Kurtarma Operasyonu gibi hikayeler okuyanlara çok fantastik geliyor. İkinci kitabı Üç Güzeller ise günleri sürekli değişen dini bayramların ve bunun nedeni olan Kameri (Ay) Takvimin anlatıldığı bir eser. İçinde bol bilgi olsa da kurgunun içinde olduğundan dolayı merakla kendini okutuyor. 8-12 yaş çocuklara hitap eden bu eseri her yaştan okur çok seviyor. Üçüncü kitabı Gizem’in Bereket Hazinesi ise oyun, eğlence ve macera ile çocuklara sofra adabını ve görgü kurallarını anlatıyor. Aynı zamanda seri olarak devamı da olan bu kitabın baş karakteri Gizem, adı gibi gizemli, meraklı ve sevgi dolu bir karakter. Dördüncü kitabı Gizem’in Cennet Hazinesi ise maceranın ikinci kitabı. Bu kitapta Gizem çocukların çok merak ettiği cenneti ve oraya gidebilmenin yollarını araştırıyor. Tabii ki yine oyunlarla. Beşinci kitabı Beş Güzeller -İnsanlık Treni- ise peygamberlerden ve onların önemli özelliklerinden, evrensel mesajlarından bahsediyor. Esma Öğretmen, meraklı öğrencileri ile birlikte bu konuyu araştırıyor. Üç Güzellerden tanıdığımız eğlenceli karakterler yine bizimle birlikteler.