Ortadan Kaldırılmış Yoksulluk

Ortadan Kaldırılmış Yoksulluk

Ortadan Kaldırılmış Yoksulluk 

Siz yardım edilmiş yoksullar istiyorsunuz, biz ise ortadan kaldırılmış yoksulluk! ( Victor Hugo)

Bir devletin milletine benim milletim demesinden ziyade bir milletin devletine benim devletim diyebilmesi daha önemlidir. Eğer millet başındaki devlete göğsünü gere gere benim devletim diyemiyorsa o baş ile gövde çoktan kopmuş demektir.

Toplam 481.8 milyon lira Hazine yardımı yapılacakmış. Bakın burada asıl olan millettir. Milletvekilleri değil. Bizde maalesef bu ayrım yapılamamaktadır. Millet asıldır. Milletvekili milletin vekilidir. Ama gelin görün milletvekili bir eli yağda bir eli balda iken asıl millet yoksulluk çekmektedir.

Daha sonra milletvekilleri, partiler kendi isim ve amblemlerini utanmadan yardım kutularına bastırıp yanındaki fotoğrafçısı ve kameramanı ile milletten kazandığı parayı sanki çok büyük bir şey yapmış gibi yardımını reklam etmektedir. Asıl düşünülmesi gereken yardıma muhtaç insanların çokluğudur. Bu insanlar niçin yardıma muhtaçtır. Kolilerle, poşetlerle yapılan yardımlar onların birkaç gününü idare eder.

Daha sonra yine yardıma muhtaç bir millet. Meclis lokantasındaki fiyatları halka sunamıyorsanız hiç öyle milletvekiliyim diyerek gezmeyin. Acının üzerinden siyaset yapmayın.

Deprem olur devlet yetkilileri gelir, acınızı paylaşıyoruz, yardım edeceğiz. Bir acı olay olur, olanları, yapılanları kınıyoruz. Bunun gibi bir sürü söz. Sonuç evi yıkılmış kişiler, yuvası dağılanlar, acısını bile yaşayamayan reklam kokan siyasetçiler.

Cenaze namazları üzerinden bile görebilirsiniz bunu. Hayatında görmediği insanın cenazesinde yakınlarına bile yer bırakmayarak herkes en ön safta namaz kılma derdinde. Kamera var ya orada. Bak ben de oradaydım deyip, acınızı paylaşıyoruz deyip tweet atacak, fotoğraf paylaşacak.

Kimse şunu sormuyor, soramıyor:

  • Şimdi niye geldiniz? Hep cenazemize mi geleceksiniz? Ben sürünürken neredeydiniz?
  • Eskiden sokakta oynayabiliyorken tüm çocuklar bugün sokaklar niye tehlikeli?
  • Sokaklar tehlikeli hale gelmişse siz milletvekili olarak ne yapıyorsunuz?
  • Neyin milletvekilisiniz? Paranın mı, makamın mı? Milletin mi?
  • Bizim evimiz çürükken bize niye söylemediniz?
  • Niçin sağlam binaları bize uygun fiyatla satmadınız?
  • Bankalara, faizlere ezdirdiniz?
  • Niçin müteahhitlerinizi kontrol etmediniz?
  • Binalar üstlerine yıkıldıktan sonra geride kalanların yanında olsanız ne çıkar olmasanız ne çıkar?
  • Önleyici hizmetleriniz nerede?
  • Neden her afette, savaşta fakir, yoksul ailelerin evleri başına yıkılıyor?
  • Millet ölürken milletvekilleri hiç utanmıyor mu?
  • Onların yanına gelip en ön safta cenaze namazı kılıp, görüntü verip çekip gitmeye utanmıyor musunuz?

Yoksul yine yoksul. Fakir yine fakir. Ölen yine fakir, ezilen yine yoksul. Onlar siz zenginken yine asgari ücret alıyor ve siz o koltuklarda onlar o haldeyken utanmıyorsunuz. Bu kader ne zaman değişecek?

Hiç kimse ölmesin istiyorum güzel ülkemde. Hiç kimse sorumsuz insanlar yüzünden acı çekmesin. Hiçbir kadın şiddet görmesin. Hiçbir hayvan eziyet görmesin. Hiçbir bitkiye zarar gelmesin. Hiçbir çocuk ağlamasın. Yatağa aç girmesin. Sabah akşam siyasetle, dizilerle, magazinle, sporla bu millet uyutulmasın. Ülkemde eğitim konuşulsun, bilim konuşulsun, ilim konuşulsun, sanat konuşulsun. Eğitim konuşulmayalı çok oldu bu topraklarda…

Milyon dolar alan insanlar karşısında milyonlarca yoksul varsa dengesiz bir gelir dağılımı vardır. Bütün bunlar ahlaki depremden dolayı.

Ahlak çökerse toplum çöker.

Zengin, çok mala sahip olana değil, kalbi zengin olana denir. (Hadis-i Şerif)

Günümüzde maalesef kalbi zenginler çok çok az. Acıdan beslenen firmalar reklam peşinde. Köftecisinden tut partilere kadar… Acının fotoğrafını reklam malzemesi yapıp bundan satış sağlayanlara kadar. Ahlaksızlık ahlak olmuş. Sağ elin verdiğini sol el bilmeyecekti oysa.

Beş yıldızlı otellerde fakire şükretmeyi öğretecek hocalara(!) ihtiyacımız yok bizim. Bunu önce kendi yaşayacak. Bu yüzdendir toplumun kalbinde yer edinememeleri. Peygamber Efendimiz’in(sav) doğru düzgün bir evi yokken lüks ve şatafat içinde yaşayıp Peygamber Efendimizin (sav) edebiyatını kimse yapmasın. Doğru düzgün bir adaleti yıllardır oluşturamadıysak hiç kimse Hz.Ömer(ra) adaletinden bahsetmesin. Münafık olmayan insanlara ihtiyacımız var.

Her alanda…

Para, açlığı giderir, mutsuzluğu değil. Yemek, mideyi doyurur, ruhu değil. ( George Bernard Shaw)

Önceki çalışmamı da okuyabilirsiniz:

AHLAKİ DEPREMİ BİLİR MİSİNİZ?

 

Yorumlar (1)

  1. […] Ortadan Kaldırılmış Yoksulluk […]

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Metin ÖZDEMİR

METİN ÖZDEMİR 1979 yılında Bursa'da doğdum. İstanbul Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Sınıf Öğretmenliği bölümünden 2002'de mezun oldum.Evli ve bir çocuk babasıyım. Eğitime ve kitaplara olan aşkım hiç bitmeyecek. Elimden geldiğince topluma örnek olmayı amaçlıyorum.