NOSTALJİNİN KOLLARINDA
- Yazar: Yusuf DAL
- 19 Aralık 2024
- 196 kez okundu

NOSTALJİNİN KOLLARINDA
80’ler ve 90’lar Aşkı
Değerli okurlarım,
Bugün sizlerle birlikte, hepimizin içine dokunan bir konuya, geçmişin güzel günlerine ve o dönemin saf aşkına yolculuk yapacağız. 80’li ve 90’lı yıllar, aşkın en masum ve içten yaşandığı dönemler olarak hafızalarımızda yer eder. O yıllarda aşk, sadece iki kalbin birbirini bulması değil, aynı zamanda bir tutku, bir heyecan ve belki de biraz da çaresizlikti.
Hatırlarsınız, cep telefonları ve internet yoktu. Sevdiğine ulaşmak için PTT’ye gidilir, uzun uzun mektuplar yazılır ve günlerce cevabı beklenirdi. Bu bekleyiş, aşkı daha da anlamlı kılırdı. Mektuplar, sadece kelimelerden ibaret değildi; içlerinde kurumuş çiçekler, kokular ve belki de bir parça ruhumuz olurdu. O mektupları okurken hissedilen heyecan, şimdiki anlık mesajlaşmalarla asla kıyaslanamazdı.
Müzik, o dönemin vazgeçilmez eşlikçisiydi. Sezen Aksu, Ümit Besen, Cengiz Kurtoğlu gibi sanatçıların şarkıları, gençlerin kalplerinde taht kurmuştu. Her şarkı, bir aşk hikayesi anlatır gibiydi. Sokaklarda, parklarda, gençler bu şarkılara eşlik eder, hayallere dalardı.
Dostluklar da o kadar samimi ve içtendi. Kimse kimseyi kırmıyor, herkes birbirine destek oluyordu. Komşuluk ilişkileri, şimdiki gibi değildi. Herkes birbirini tanır, birlikte oturur, sohbet ederdi.
O yıllarda, hayat daha yavaş akardı. İnsanlar, anın tadını çıkarır, doğayla iç içe yaşardı. Şimdi ise hayatımız, teknolojinin hızlı akışı içinde kayboluyor gibi geliyor. Sosyal medya, sanal dünyalar, gerçek ilişkilerimizi gölgede bırakıyor.
Peki, neden o yılları bu kadar özlüyoruz?
Belki de özlediğimiz şey, hayatın daha basit ve anlamlı olduğu bir döneme duyulan özlem. Belki de o yıllarda yaşanan aşkın, şimdiki ilişkilerde bulamadığımız o saf ve içten halini özlüyoruz.
Elbette, her dönemin kendine göre güzellikleri ve zorlukları vardır. Ancak, 80’li ve 90’lı yılların aşk anlayışı, insan ilişkileri ve yaşam tarzı, bizde derin izler bırakmış durumda.
Sonuç olarak,
Geçmişe özlem duymak, insan doğasında var olan bir duygudur. Ancak önemli olan, geçmişte yaşanan güzellikleri hatırlayarak bugünü daha iyi yaşamak ve geleceğe umutla bakmaktır.
Sizler de bu konuda neler düşünüyorsunuz? Hangi anılarınıza yolculuk yapmak istersiniz? Yorumlarınızı bekliyorum.
Saygılarımla.
Bu yazının bütünü yazarına aittir.
Yusuf DAL
Bir önceki yazımı okudunuz mu?
Editör: Duygu BALCI
Genel Yayın Yönetmeni: Elif ÜNAL YILDIZ
Değerli yorumunuz için çok teşekkür ederim hocam🙏
O yıllarda yaşamış biri olarak o zorluklarda mutlu olmayı başaran bir nesildik. Belki de basitlik daha anlamlı kılıyordu her duygumuzu, saflık ruhumuza iyi geliyordu ya da öldürmemiştik çocuk kalbimizi... Kaleminize emeğinize yüreğinize sağlık hocam 🥰
Yazıyı kaleme almamda ki sebeb hipimizin bazı anıları yaşayan bir nesil olarak şu an ki nesle nasıl bir aktarım yapabiliz di aslında
Kesinlikle çok şanslı bir çocukluk gençlik yaşadık
Kıymetli yorumunuz ve değerlendirmeleriniz için çok teşekkür ederim🙏
Ne güzel anlatmışsınız O Yıllar gerçekten çok güzeldi, özeldi. Çok kardeştik tek babanın çalışması ile güzel okullarda okuduk meslek sahibi olduk o zamanlar milli eğitim müfredatı her yıl değişiyordu kitapları birbirimize aktarıyorduk. komşuluklar arkadaşlıklar gerçekten güzeldi. Kaliteli televizyon programı, Radyo vazgeçilmezimizdi. Mektuplar, kartpostallar hiç eksik olmazdı hayatımızda. İyi ki de o yıllara yaşamışız İyi ki de görmüşüz çok şanslıymışız çok
güzel anlatmışsınız o yılları, gerçekten çok güzeNeldi. Çok kardeştik çalışan tek babamın parasıyla değişmeyen Milli Eğitim müfredatıyla eşit koşullarda güzel okullar okuduk, hepimiz meslek sahibi olduk. komşumuz arkadaşımız çok güzeldi. Radyo televizyon programları daha güzeldi ve kaliteliydi.Yazdığımız mektuplar, karpostalar ne güzeldi. İyi ki o yolları yaşamışız. Çok Şanslıymışız çok.
Çok güzel bir konuya değinmişsiniz ben de en çok 90 larda çocuk olmayı özlüyorum. Belki şimdiki çocuklar kadar imkanımız yoktu ama her şey tertemizdi