Kurtuluş Sınırlı Üreme ve Stabil Nüfustadır

Kurtuluş Sınırlı Üreme ve Stabil Nüfustadır

Kurtuluş Sınırlı üreme ve stabil nüfustadır.

Sevgili okurlar bugünkü yazımda sizlerle insan türünün en temel sorunu olan nüfus artışı üzerine sohbet etmek istiyorum.
Dünya’da nüfus artışı dört nala ilerliyor. Hem de geometrik bir seyir içinde, katlanarak çoğalıyoruz.

Milat’ta 250 milyon olan insan nüfusu 1650 yılında 500 milyona, 1800 yılında 900 milyona, 1850 yılında 1 milyar yüz milyona, 1900 ‘de 1 milyar 600 milyona, 1950 ‘de 2 milyar 500 milyona, 2000 ‘de 6 milyara
ve bugün 2024 ‘te 8 milyar 300 milyona ulaşmıştır.

Gelişmiş, gelişmekte olan ve geri kalmış ülkelerde, her birinde nüfus artış oranı farklılık göstermekle beraber ortalamayı alırsak yılda Dünya nüfus artış hızı- oranı  % 1.7 dolayındadır.

Bunun anlamı her yıl dünya nüfusu 97 milyon kişi artmaktadır. Dünya’da her dakikada 235 kişi doğarken buna karşılık her dakikada 95 kişi ölmektedir. Günde 335 bin insan doğarken günde 135 bin kişi ölmektedir. Dikkat edilirse doğan nüfus oranı ölen nüfus oranının iki buçuk katı kadardır.

Sevgili okurlar, ABD’nin Milli ilimler Akademi’since yapılan çalışmalarda dünyadaki nüfus artışı bu hızda devam ederse 2075 yılında, yani elli yıl sonra Dünya nüfusu 30 milyarı bulacaktır.
Nüfus artışı demek ihtiyaçların artmasına bağlı olarak sorunların, sıkıntıların artması demektir. Barınma, beslenme, temiz su kaynakları, ulaşım, eğitim, sağlık hizmetlerinin…. bugün bile yetersiz hale geldiğini göz önüne aldığımızda elli yıl sonra Dünya’da büyüyecek olan kaosu algılamamız biraz daha mümkün hale gelebilir.

Bu hızdaki nüfus artışı türümüzün en birinci, en acil ve en yakıcı sorunudur.
Bu soruna bir çözüm üretilemezse sadece biz insan türü için değil gezegendeki her türlü canlı için yaşamın imkansızlaşması kaçınılmazdır. Dünya’yı yönetenlerin ve aklı başında olan herkesin bu konuda çözüm üretmek için kafa yorması ve çözümler geliştirip ortaya koyması gerekir.

Bugün dünya nüfusunun ( 8 milyar 300 milyon) çoğunluğu büyük kentlerde ve şehirlerde toplanmış bulunuyor. Bugün bile büyük kentlerde nüfus yoğunluğundan dolayı yaşamın çekilmez hal aldığı ortada iken 30 milyara ulaşıldığında oluşacak curcunayı, tıkanmayı, stresi, gıdaya ulaşımdaki zorlukları, ulaşımdaki kilitlenmeyi, sağlık ve eğitimdeki kaosu vb. varın bir düşünün artık.

Sevgili okurlar, işin bu kısmı bir yana nüfus artışının açacağı daha genel boyutu gezegende açacağı tahribattır. Oluşacak tahribat canlıların yaşam olanaklarını ortadan kaldıracağı için nüfus artışı sorunu çok daha önemli hal almakta olan bir sorundur. İnsanın çoğalması sadece insanı ilgilendiren bir sorun değildir artık. Tüm canlıların canına okuyacak bir sorundur aynı zamanda.

Nüfus artıkça üretimi artırmak zorunda olan türümüz başta atmosfer olmak üzere her şeyin bileşimini bozmak zorunda kalacaktır. Daha şimdiden gezegenin dengesini bozmuş bulunuyoruz.
Atmosferde yarattığımız tahribat küresel ısınmaya, ozon tabakasının kalbura dönmesine, buzulların erimesine, iklim değişikliklerine, kuraklıklara, çölleşmelere, deniz sularının yükselmesine, zamansız mevsim geçişlerine vb. yol açtığımızı bilmeyen yoktur sanırım.

Bütün bunları biz insanlar yaptık. Bunlar gelişirken gezegende daha şimdiden biyoçeşitliliği bozmuş, bazı canlı türlerinin soylarının tükenmesine yol açmış oluyoruz.
Sevgili okurlar çözüm yolu apaçık bellidir.
Nüfusun çoğalmaması gerekmektedir.

Bunun için insan soyuna önerim üremede sınır konulması, sınırlı üremenin BM’de kararlaştırılarak her ülkede yasallaştırılmasının zorunlu kılınmasıdır.
Her çift için sadece bir çocuk yapma hak ve zorunluluğunun konulması ile dünya nüfusu stabil tutulabilir ve insan türü gezegeni mahvetmeden, uçurumun kenarından tüm canlıları da kurtarabilir.

Mevcut gidiş iyi bir gidiş değildir. Gezegenin bir taşıma gücü ve sınırının olduğunu unutmamalıyız. Bu konuda insanlık ailesi geç kalmış olmakla beraber hala da alacağı bu tedbirle canlı yaşamın bitişinin önünü kesebilir.

Üremede sınır ve stabil nüfus önerim gerçekleştiğinde geleceği kurtarmakla kalmayacağız aynı zamanda günümüzde var olan sorun ve sıkıntıların da %80’nine de çözüm çıkarmış olacağız. Yaşam daha rahat ve daha sorunsuz olacaktır.

İşsizlik sorunundan tutalım, geçim sorununa kadar, az çalışmadan tutalım daha keyifli bir yaşama kadar, yaşanılır güzel bir dünyayı da bu tedbir ile başarmış olacağız. Daha az salgın hastalıklar, daha az savaş ve çatışmaya giden yolda stabil nüfus ve sınırlı üremeyi egemen bir uygulama haline getirmekle başarılacaktır.
Başka yazılarda buluşmak üzere.

Doğan Karaağaç
28 Nisan 2024

Genel Yayın Yönetmeni:Elif ÜNAL YILDIZ 

Bir Önceki Yazımı Okudunuz mu?

GELECEK GÜZEL GÜNLERE DAİR

 

Yorumlar (0)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Doğan KARAAĞAÇ

1963 yılında Diyarbakır'a bağlı Çermik İlçesinin Ekrek (Köksal) köyünde çiftçi bir ailenin onuncu çocuğu olarak yaşama gözlerini açtı. İlk ve ortaokulu Çermik'te, sağlık kolejini Van'da okudu. Toplumcu- gerçekçi çizgide yazan yazarın; O Dağ Yürekli (2011 yılında) Sewat (2012 yılında) adlı şiir kitapları yayınlandı. Cendere adlı ilk romanı Ağustos 2020'de Cendere 2 adlı romanı 2021'de Alan yayıncılıktan çıktı. Cendere 3 adlı roman yazımını sürdüren yazarın Nisan 2023'te sağlıklı topluma giden yolu ve yeni bir yaşam modelinin önerisini ve insan doğasına dair yeni tezlerini de içeren İNSAN DOĞASI VE BÜYÜK ÜTOPYA adlı kitabı Alan yayıncılık tarafından yayınlandı. İNSAN DOĞASI VE KAOSTAN ÇIKIŞ adlı yeni bir çalışmayı sürdüren yazar, DİLSİZ DÜNYA adlı bu çalışması ile insanlık ailesinde doğru bir hayvan sevgisini yaratmayı amaçlamış ve doğru yaklaşımı tanımlamaya çalışmıştır. Türkiye PEN üyesi olan yazar iki çocuk babasıdır.