KIRIK KALBİN BEDDUASI

KIRIK KALBİN BEDDUASI

KIRIK KALBİN BEDDUASI

O olaydan sonra hayata küsen teyzemi güldürmek adına maki bitki örtüsü deme gafletinde bundum. Hay dilimi eşek arısı soksun! Hemen payladı beni?

“Anma şu adı batasıcayı” diyerek odasına gitti.

Teyzemi her düşündüğümde bu söyledikleri aklıma gelir çünkü yaşadıkları bir kadın için kolay şeyler değildi. Zaten sindiremediği her duygu onun burnundan kan olarak aktı gitti.

Eskiler bu duruma kötü hastalık derdi.

Aslında bu illetin tedavisi vardı ama teyzemin vücudu hiçbir ilaca cevap vermiyordu.

“Bu ilaçlar bana fayda etmez, bak enişten bile aldattı beni” diyor bu sebeple iyi olamıyordu. Çünkü her şey duygularla başlar beyinde biterdi. Teyzem de iyileşmek yerine ölmeyi tercih ediyordu.

Boşanan insanlar neden geçmişlerini arkalarında bırakamıyor acaba?

Hiç kimse yoktur ki duygularıyla yaşamasın.

Teyzemi hiçbir şey yıkamaz derken ondan kısa olan tıfıl eniştem onu yok etmeye yetti. Hayır, adam küçücük boyuna bakmadı, nasıl bir yürek yediyse iki kadını elinde tutmaya kalktı. Teyzem sana zaten fazlaydı. Acaba neyine güvendin de ikinci kadına gönlünü kaptırdın? Hadi senin aklın yetmiyordu da verdin gönlünü, karşındaki insan hiç mi düşünmedi bu adam evli, üstelik çirkin, üstelik Akdeniz’de yetişen baktığın her noktada görebileceğin bitki örtüsünden bir adam diye.

Be kadın! Bu tipsizin eşi benzeri var. Hint kumaşı değil ki! Sen bu adama bunca imkânsızlıklar içinde nasıl âşık oldun? Bana önce bunu anlat ey hemcinsinin düşmanı. Sen ki yaşamayı hak etmiyorsun gelmiş bir de yuva yıkıyorsun. Eniştemden bodoslama sana geçtim kusura bakma ama aslında en büyük hakareti sen hak ediyorsun.

Olmaz olsun senin gibi insanlar.

Aldatma sadece erkeğe özgü değil elbet. Yuvasını yıkan nice kadınlar var.

Ben aşkı anlarım, sevdaya saygı duyarım ama güzel bir yuvayı yerle bir etmeyi anlayamam. Hadi yaş otuzlarda olsa bir nebze mantıklı gelebilir bu durum ama kırkını devirmiş insanların biraz karşısındakini düşünmesi gerek. Eğer aldatacaksa önce aşağılık bir varlık olduğunu kabul edip nerede ne yapacaksa ondan sonra adım atması lazım. Yani başka şekilde örnek vermek gerekirse git tek başına arabana bin sonra gazı kökle uçurumdan aşağıya sür. Bir başına nasıl gideceksen git. Ta cehennemin dibine kadar yolun var.

Bazı kadınlar ağlamaz. Onların her gözyaşı vücuduna hastalık olarak geri döner. Şimdi bu kabristanda bütün aile bana kızıyor…

Anlayamıyorum! Teyzemi yok eden adam neden onu uğurlamayı hak ediyor ki?

Bunları söyledim diye ben neden suçlu oluyorum?

Tabii kimse annem kadar beni tanıyamaz. O her ne kadar beni kalabalığın içinden uzaklaştırmaya çalışsa da avazım çıktığı kadar bağırdım. Eniştemi teyzemden önce o mezara gömecek kadar konuştum. Çünkü teyzem bunları yaşamayı hak etmedi. Güzel giyindi, her gün bakımlı ve makyajlıydı. Nerede nasıl davranması gerektiğini bilirdi, tatlı dilli, güler yüzlüydü. Ailenin içindeki en güzel kadındı. Demek ki bazen iyiliğin yaramadığı gibi fazla ilgi göstermekte çözüm değildi. Daha iyisi olur diye, sırf düzeltmek için verilen bütün özveriler böyle insanların eline gözüne dursun.

Bugün teyzemi gömdüğüm bu mezar enişteme haram olsun. Yaşadığı her an ona vicdan azabı olarak geri dönsün. Nefes aldığı her saniye ona bin yıl gibi gelsin. Gözleri uyku diye yanarken onun göz kapakları teyzemin intikamını alsın. Güzel kokuları koklamasın o burun, elleri tutmaz, bacakları yürümez olsun. Ölene kadar teyzeme yaptığı zulmü düşünsün. Düşünsünde dünyadayken cehennemi yaşasın.

Ey insanoğlu!

Kırdığın her kalp senden şikâyetçi olacak. Ölüm var unutma. Her kötü gün biter yerine güzel günler gelir. Dünyada yaptığın her kötülüğün sonunda iyilik gelmeyecek, aksine misliyle yanacaksın. Kimseler görmez deme. Rabbim her şeyi görüyor. Defterine yazıyor. Gün olur devran döner, hesap günü gelir. İşte o zaman kurtuluşun olmaz tıpkı eniştem gibi.

Eniştem uzun yıllar her türlü kanserle savaştı. Ne kıçında boku durdu, ne gazı. Ağız dolusu kustu, dili dönmez, burnu koku almaz, gözleri görmez, kulağı duymaz yaşadı. Ağzına takılı olan tüpü, burnundan verilen mamasıyla hayatını devam ettirdi. Eniştem doksan yaşında ama hâlâ sürünüyor. Teyzem nasıl ilendiyse mıh gibi yapıştı hayata. Aslında ahlardan değil de ahirette Rabbinin yüzüne nasıl bakacak bunu bildiğinden ölemiyor.

Unutma keser döner sap döner. Hesap vakti çabuk gelir. İntikam bize yakışmaz ama kanımızı yerde koymayacak bir yaradan var.

Teyzem öldükten sonra etrafımızdaki gözü dışarıda olan her âdemoğlu “Aman Allah korusun sonumuz Nihat enişteye benzer maazallah” dedi durdu.

Kıssadan hisse ölüm var unutma.

11.02.2024

Dilek NAZLIOĞLU 

Baş Editör: Elif ÜNAL YILDIZ 

Bir Önceki Yazımı Okudunuz mu?

ÇÖPTEKİ HAYATIN GİZEMİ

 

 

Yorumlar (23)

    • 25/03/2024

    Aldatma sadece erkeklere özgü değil. Yuva yıkan nice kadınlar var. 👏👏👏 çok güzel yazmışsınız hocam

  1. Fatih
    • 22/03/2024

    Kimsenin sonu benzemesin

  2. Nadire
    • 22/03/2024

    Kimsenin sonu benzemesin inşallah

  3. Mustafa
    • 8/03/2024

    Bravo harika bir yazı

  4. Ayşegül
    • 8/03/2024

    Beter olsun. Aldatan insanları hiç anlamıyorum

  5. Fahriye Avcı
    • 5/03/2024

    Ataerkil toplumlarda fazlaca gördüğümüz üzücü, gerçek yaşam hikayeleri... Kaleminize sağlık, duyguları da kaleminize yansıtmışsınız. Okurken aldatan adamın sürüngen yaşamına ohhh çektim

  6. Tuba şimşek kaya
    • 5/03/2024

    Hayatta çoğu insanın yaşamak zorunda kaldığı en aşağılık duyguyu paylaşarak buna bir kez daha dikkat çektiğiniz için teşekkürler. Kaleminize sağlık🫶🏻

  7. Tuba şimşek kaya
    • 5/03/2024

    Hayatta çoğu insanın yaşamak zorunda kaldığı en aşağılık duyguyu paylaşarak buna bir kez daha dikkat çektiğiniz için teşekkürler. Kaleminize sağlık🫶🏻

  8. Aycan
    • 1/03/2024

    Çok başarılı 🦭

  9. Dilek Nazlıoğlu
    • 28/02/2024

    Gerçekten çok teşekkür ederim. İnsan doğası gereği aldatmaya meyillidir. Ama aldatılan çoğu zaman kahrından ölür. O sebeple lütfen kendinizden başlayarak kimseyi aldatmayın.

  10. Yılmaz Ali
    • 28/02/2024

    Sanatçı hassasiyeti bu olsa gerek. Dilek Nazlıoğlu hocam yine çok hassas bir konuyu ele almış. Kaleminin gücüyle tüyleri diken diken eden harika bir yazı ortaya koymuş. Hocamı gönülden tebrik ediyorum. O kalemin mürekkebi bitmesin. Sevgilerimle Yılmaz Ali

  11. Yıldız TEK GAMLI
    • 28/02/2024

    Ya çok güldüm beddualara hocam harikasınız ❤️ Kesin o dualardan sürünüyor adam darısı kadın erkek farketmez tüm aldatanlara ...

  12. Yağmur
    • 25/02/2024

    Aldatan insanlar yaşamayı hak etmiyor.

  13. Dilek Nazlıoğlu
    • 25/02/2024

    Çok teşekkür ederim rabbim her türlü kötü insandan uzak eylesin inşallah.

  14. Seval Tuncer
    • 24/02/2024

    Kıssadan hisse ders alabilen icın.Akıcı günlük konuşma dili cekınilmeden kullanılmış merakla okudum yazı kalem olqrak güclü merak uyandiŕıc bi okadar da hüzünlü.Kaleminin mürekkebi hiç bitmesin .Güzel hikayelerini bekkiyiruz teşekkürler.

  15. Ece Çinler
    • 24/02/2024

    Hayat gerçekten karma ne ekersen onu biçersin doğru bir soz. Böyle adamlar toplumdan dışlanmalı ama biz onları dışlamak yerine hikayedeki 3 kadin gibi seviyor ve değer veriyoruz. Kimse aldatılmayi hak etmiyor.

  16. Ece Çinler
    • 24/02/2024

    Hayat gerçekten karma ne ekersen onu biçersin doğru bir soz. Böyle adamlar toplumdan dışlanmalı ama biz onları dışlamak yerine hikayedeki 3 kadin gibi seviyor ve değer veriyoruz. Kimse aldatılmayi hak etmiyor.

  17. Haydar
    • 24/02/2024

    Baştan sona kadar gerçekten harika hayatın gerçekleri

  18. Gülizar
    • 24/02/2024

    Gerçekten etkileyici bir hikaye ben günümüz insanları için çok mantıklı buldum. İnsanın insana ve kendisine olan öz saygısıyla akakalı bir durum.

  19. Mustafa
    • 24/02/2024

    Gerçekten güzel başlık. Çok beğendim yazıyı.

  20. Bekir SEVİK
    • 23/02/2024

    Aslında en güzelini Ulu Ata Oğuz Kağan yapmış. Aldatanın, kadın ya da erkek olduğuna bakmaksızın vurmuş kellesini. Şimdi de öyle olsa ya, bak bakalım kimse kafasını kaldırabiliyor mu sokaklarda.

  21. Damla
    • 23/02/2024

    Gerçekten giriş cümlesinden itibaren kendine çeken… hatta iç çektiren bir yazın olmuş :( kaleminize sağlık

  22. Zeynep
    • 23/02/2024

    Allah rahmet eylesin Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste demişler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Dilek NAZLIOĞLU

Dilek Nazlıoğlu ben. Yüksek okul mezunu (Turizm Seyahat İşletmeciliği) 1981 doğumluyum. Ailemle birlikte Manavgat’ta yaşıyorum. Çocukluğumdan bu yana şiir, hikâye ve roman yazıyorum. Manavgat’ta insan kaynakları müdürü olarak çalışmaktayım. Yazmak hep köşede hep kıyıda beni bekledi ve içimdeki yazma tutkusu bunlara rağmen asla bitmedi. Bazı insanlar bunalınca içer, gezer, dans eder, dışarıya çıkar hava alır. Ben hep yazmayı tercih ettim. Kimi zaman yaktım, kimi zaman yırtıp attım, kimi zaman kendim için öyle acımasız cümleler kurdum ki aylarca tekrar kötü yazarım diye elime kalem dahi alamadım. Geçen zamanda hamdım, piştim, olgunlaştım. 2021 yılında “Derin Kuyu” romanımı, 2022 yılında “Odunların Gücü Adına” hikâye kitabımı 2023 yılında Karnımdaki Viski Şişesi romanımı yayınladım.