KAYBOLAN KİMLİĞİMİZ GÖNÜL DAĞI

KAYBOLAN KİMLİĞİMİZ GÖNÜL DAĞI

KAYBOLAN KİMLİĞİMİZ GÖNÜL DAĞI

Birbirinden güzel bölümleriyle her hafta seyirciyi ekrana bağlayan Gönül Dağı’nın bu bölümünde kendi gerçekliğinle yüzleşmeler ve araftaki saltanatında sıkışıp kalan benliğin ızdırabını sinemizde yaşattı rolünü yaşayan oyuncular.İrfan Bey’in çırpınışları, Halime Hanım’ın hayal kırıklığı, Hüseyin’in abisine ‘Ben kimim ki?’ tepkisi. Yüreği hasretten kavrulanların kavuşmaları, acılarının bıkkınlığından yorulanların hesap sorması yaşandı bu bölümde. Yürekler ağladı gözlerden önce.

İrfan Bey’in iç dünyası “Evim, eşim, çocuklarım, kıymetlilerim! Arkadaşlarım, hısım ve akrabalarım. Gurbetim, yavrularım için nicelerinin ağız kokularına dayanırken bunaldığım, özlemlerimi üç-beş kasete sığdırdığım. Ardıma bakmadan bırakıp gittiğim canlarım.” diye haykırıyordu.

Öte yandan iş yerinde oluşan o patlamayla mahşer yerine dönen ortamdan tüm geçmişin izleri silinerek yeniden doğan bir adamdı o. Garipliğiyle, kimsesizliğiyle, bir bebek gibi boş bir zihinle hayata başladığında bir hemşirenin ilgi ve sevgisiyle yaşama tutunmuş ve o hemşireyle bir aile olmuştu.

Bir de kızları oldu. Yaşamı boyunca ara ara kaza öncesi hayatıyla ilgili çok net olmayan rüyalar görerek yavaş yavaş hatıralarını anımsamaya başlamıştı. Oğlu Taner’i bir televizyon programında izleyince anımsadıkları netleşti ve geçmişini net hatırladı. Ve Gedelli’ye gitmişti. O sıralarda orada acının tazelendiği bir cenaze merasimi vardı.

Ölü İrfan’ı (aslında arkadaşını) ailesi mezara ikinci kez gömüyordu. Her şeyi izledi ama ‘Ben ölmedim. Yaşıyorum. Buradayım!’ diyemedi. Belki de o an araftaki çıkmazında sızılarıyla inliyordu. Bilmesizliğin labirenti ruhunu yoruyordu.

Döndü dolandı durdu bir zamanlar hayatın neşesini yaşadıkları evinin bahçesinde. Başım boşluğa düşerken kaybettiğim gerçekliğim. Yavrularının yavrularıyla konuşurken muhabbetin demi ciğerini sızlatıyordu. Bu ne acı bir tattı böyle. Bu ne yaman bir kederdi ey kaderim!

BENDEN NE HABER!

Özlediği can yongasının öfkeli ellerinde kederine küheylanlık edemedi. Arafta saltanat kendiliğinden kurulmuştu. Ses edemedi, diyemedi ‘kayboldu aklım’ diye İrfan Bey!

Bazı insanlar bir ömür kendini bulamazdı. Yitiğini bulmak nasıl bir duygu sarmaşığı böyle. Nasıl da tanımlanamaz garip bir hâldi.

Halime Hanım’ın yıllarca pencere kenarından yollarını gözlediği, ölümünü kabul edemediği kocasını kanlı canlı karşısında görmesiyle yılların hasretinden sevdiceğine, yârine, kocasına sarılması gerekirken bir yalanın kırgınlığıyla oğluna kızması, ‘Neden buldunuz?’ diye çıkışması da seven bir yüreğin kırgınlığını çok güzel anlatan bir sahne oldu.

AKLIN GİTTİ DE, GÖNLÜNDE Mİ GİTTİYDİ!

Gönlümün yangını hatıraları yaksam biter mi? Gelişi de, gidişi de, sevişi de yalan olan. Gönül heybemi değersizlikle dolduran. Hiç mi içinde duymadın feryadımı? Hiç mi kanlı gözyaşlarımın uğultusunu hissetmedin? Gönlümün dağından heyelanlarla savruldun. Yetmedi, savurdun beni! Yokluğa, boşluğa attın beni!

Kaderin biçtiği rol!

Kimine fedakârlık yazılmış. Başkaları için harcar ömrünü. Kimilerine hasret, ayrılık, acı düşer. Pencere önünde bekler umutlarını. Kimilerine de yaşadığı yalanı kabullenmek. Suçlusu olmayan, herkesin haklı olduğu bir hikâye. Boğazda kalan bir yumruk. Yaşanmamış bir ömür.

Yutkunmak. Bu hayat denen acı lokmayı yutkunmak vesselam.

07/10/2024 Emily Yaramis

Editör/ Redaktör: Murat Çatal

Genel Yayın Yönetmeni: Elif Ünal Yıldız

Bir önceki yazımı okudunuz mu?

Şiirin Müdavimleri

Instagram

 

Yorumlar (4)

  1. Emily Yaramis
    • 10/10/2024

    Çok güzel çok içten niyazlar. Daim ve kaim ola gönül dağımızın, gönül bahçeleri gibi rengarenk kelamlarla felah içindeliği. ❤️🌺🌷🌹☘️💐🕊️🙏

  2. Emily Yaramis
    • 10/10/2024

    Birkaç bölümün konusu dizinin gidişâtına göre biraz zayıftı. Genelini izlerken güzel şeyler hissettim. Duyguyu seyirciye de hissettiriyorlar. Onlarla kızıp, onlarla ağlanabiliyor.

  3. Gönül Dağı ilk sezonuyla ilgimi çekmiş, zaman zaman izliyordum, hatta o dönem annem yanımda olduğu için hâlâ zevkle seyrediyor. Anadolu da çekilen harika bir dizi ama ilk çizgisinden çok değişti. Reyting için olan değişmeleri sevmiyorum o yüzden devam etmedim ..

  4. Sevgili dostum Emily Yaramis kalemine yüreğine sağlık. Gönül dağımız umuda ve sevgiye açan çiçeklerle süslensin. Demet demet toplayalım hayata dair tüm güzellikleri 🕊️🍀💐🌼💞

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Emily Yaramis

ilk olarak 1982 yılında Çankırı ilinin Balıbağı köyünde bir sabah vakti annesinin yüzünde bir tebessüm olarak belirdi. Yedi yaşına kadar köyün bütün güzellikleriyle hemdem olmuştu. Duygu ve düşüncelerin en güzel ifadesini oluşturan alfabeyi Çankırı Atatürk İlköğretim Okulunda çok kıymetli ögretmeni Nilüfer Yığın’dan öğrenmişti. Orta ögrenimini Dr. Refik Saydam İlköğretim Okulunda tamamladı. Çankırı Nevzat Ayaz Anadolu Öğretmen Lisesinden Ondokuz Mayis Üniversitesi Sinop Egitim Fakültesi Okul Öncesi Öğretmenliğine uzanan eğitim yolunun daha nerelere uzanacağını bilmiyordu. Düzce ve Ankara da iki yıl kara tahtanın başında talihinin aydınlık taşlarını döşüyordu. Sevdanın gönül kapısını çalması ile Amerika'ya uzanan yolun kapılarının açılması bir olmuştu. Şimdilerde eşi ve dört evladıyla Oklahoma City'de can ipliğini zaman çıngırağına sarma gayretinde. Öğretmenliği ve anneliğinden taşan kelimelerden ördüğü hayat deseninden oluşan deneme ve şiirleri çeşitli dergilerde gönüllere doğru yol almaya devam ediyor.