KAĞITTAN HAYATLAR …

KAĞITTAN HAYATLAR …

-Evet,dilekleri duyayım.

– Annemi görmeyi diledim ne abi.

-Oğlum, her sene aynı şeyi diliyon lan. Arada değiştir şu dileğini, olmaz.

– Ben ölmeyi diledim.

-Niye lan. Gencecik adamsın oğlum. Ölüp napacan? Daha yaşayacak çok yılın var. Kocaman adam olacaksın. Niye ölmeyi diledin oğlum ?

– Hani annem ben küçükken öldü ya!

-Eee.

– Eğer ben büyüdüğümde ölürsem beni tanıyamaz. Tanıyamaz değil mi abi?

 

“Kağıttan Hayatlar” filmi hakkında Netflix sitesinde konusu şu şekilde belirtiliyor. “Kağıt toplayarak geçinen ve sağlığı giderek kötüleşen Mehmet terk edilmiş bir çocuk bulur. Birden hayatına giren küçük Ali, onu kendi çocukluğuyla yüzleştirecektir.”

  Kağıt toplama arabasından bir çocuk çıktığını görünce fragmanlarda açıkçası filmi merak ettim ve izlemeye başladım. Yönetmen Can Ulkay’ın önceki filmleri Ayla, Müslüm ve Türk İşi Dondurma’yı da beğendiğim için “Kağıttan Hayatlar” filmine de hiç önyargı ile izlemedim.

    Mehmet böbrek nakli için sıra bekliyor. Aynı zamanda kağıt toplayarak geçimini sağlamaktadır. Kağıt toplayan birçok kimsesiz çocuğun da abisidir. Mehmet’e ve kağıt toplayan çocuklara sahip çıkan biri daha vardır. O da Mehmet’in de abi dediği, baba olarak gördüğü Tahsin Baba rolünde Turgay Tanülkü vardır. Mehmet’e de küçüklükten sahip çıkmış , kağıt toplayan çocukların akıl hocasıdır. 

    Bir gün Mehmet’in en yakın arkadaşı Gonzales’in kağıt toplama arabasından Ali adında küçük bir çocuk çıkar. Ali babasından sık sık şiddet gördüğü için ilk başta Mehmet’ten de korkmuştur. Daha sonra Mehmet ile Ali arasında duygusal bir bağ oluşmuş ve Ali için hayatını adamıştır. Onunla güzel anılar biriktirir. Bir gün Ali’nin evini bulmaya karar verir ve Ali ile birlikte evine gider. Ali’nin üvey babası ile yüzleşmek ister. Bu sahneden sonra film çok farklı şekilde ilerlediği için gerisini söylemeyeceğim. 

   Filmin kanaatime göre amacı, sokakta çok sahipsiz çocuk olduğuna dikkat çekmek. Çocuk çok, çocukluk yok. Bunun dışında evlerindeki şiddet sonucu sokakların tehlikeleri içinde hayatta kalma mücadelesi… Bir de anne babası ölen çocukların okulda olması gerekirken sokaklarda sahipsiz oluşu. Çok mesaj var anlayana… Bunları filmlerde seyretsek de ülkemizin de acı gerçeği.

  Geçmişte “Garip” filminde Kemal Sunal sandalda bir kız çocuğu bulup onu sevgiyle büyütüyordu. Aynı sevgiyi Mehmet ve Ali arasında bulmak mümkün. Mehmet, görmezden gelebilirdi Ali’yi. Ama vicdanı olan herkes gibi o da yalnız bırakmadı Ali’yi. Bugün ülkemizdeki yabancılara ensarlık yapacağız diyenleri de görüyoruz. Edebiyat değil ağır bir sorumluluk istiyor bu sahip çıkmak. 

 Dünya bir çocuk ağladığında, masum bir hayvan zarar gördüğünde, bir bitki öldüğünde cehenneme dönüşüyor. Her canlının yaşama hakkı vardır. 

  Filme eleştiri yapılacak birçok şey var ama son zamanlarda zengin hayatların konu edildiği film ve dizilerde sokak çocuklarının konu edilip dikkat çekilmesi büyük bir adımdır. Kör gözlerin görmesi gerekmektir.

  Duygusal bir film. Peçeteleri hazır tutun derim…

Yorumlar (1)

  1. Yıldız Tek Gamlı
    • 10/01/2024

    Her dialogunda defalarca irdeledim kendimi Sonu hüsran olsa da gerçek i görmüştüm çoktan... Emeğinize sağlık hocam

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Metin ÖZDEMİR

METİN ÖZDEMİR 1979 yılında Bursa'da doğdum. İstanbul Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Sınıf Öğretmenliği bölümünden 2002'de mezun oldum.Evli ve bir çocuk babasıyım. Eğitime ve kitaplara olan aşkım hiç bitmeyecek. Elimden geldiğince topluma örnek olmayı amaçlıyorum.