Dozunda Spor Yapmak

Dozunda Spor Yapmak

Sağlıklı Bir Yaşam İçin Spor ve Hareket Gerekli Midir?

Evet, gereklidir. Spor ve hareket, modern yaşamın vazgeçilmez unsurlarından biri olmuştur. İnsanoğlu varlığından bugüne kadar hep hareket halinde olmuştur. Beslenmek için av hayvanlarını kovalamış, bitkileri toplamak için kilometrelerce yol gitmiştir.

Göç ederken, başka yerlere giderken günlerce, aylarca yaya olarak yol gitmişlerdir.
Bu eylemlerde bulunurken “Ohh be! Ne iyi ettik, bugün de spor yaptık” denmemiştir. O zamanın yaşam koşulları böyle yaşamalarının gereğiydi. İlkel yaşamdan modern yaşama adım adım ilerlerken ateşin bulunması, hayvanların evcilleştirilmesi, tekerleğin icadı, tarımın başlaması yerleşik hayata geçmemiz işleri daha kolay hale getirdi.

İlerleyen zamanlarda insan ve hayvan gücünün yerini makineler almaya başladı. Tarlayı traktör sürer, ekini biçerdöver biçer. Su evlere geldi, kimse çeşmeden veya gözeden su taşımıyor. Çamaşırları, bulaşıkları makineler yıkıyor. Dokumalar fabrikalarda üretiliyor.

Burada üretici yine bir enerji harcıyor, fakat olaya tüketici tarafından bakmak gerekiyor. Kısacası makineler yaşamın her alanında işleri yapıyor. Örneğin, halıyı, kumaşı makine dokuyor. Salçayı, konserveyi, makarnayı ve çeşitli gıdaları makineler yapıyor.

Sebze ve meyveyi pazardan veya manavdan alıyoruz. Bir düğmeye basarak robot sebze ve meyveyi doğrasın, suyunu sıksın. Bir düğmeye basmakla harcanan enerjiyle işin tamamını emek çekerek yapmak bir mi? Ayrıca, eskiden iki öğünle ve tek çeşitle beslenirken, şimdi üç ana ve iki ara öğün ile çok çeşitli besleniyoruz. İnsan gücü azaldıkça sağlık sorunları ortaya çıkıyor.

Spor Yaşamımıza Nasıl Girdi?

Doğal beslenmeden hazır paketli gıdaya geçilince kronik hastalıklar da başladı. Doktora gidince, muayene edip reçete yazıyor. Tahlil sonuçlarına göre diyetle birlikte kısa yürüyüşler, hafif egzersizler öneriyor.

Tuz, şeker, yağ, beyaz un ve hazır gıdalar yasakların başında geliyor. Taze sebze, meyve tüketimi, kuruyemiş ve bitki çayları tavsiyeler arasında. Kilerler, derin dondurucular, dolaplar ve market rafları bu kadar doluyken ve gıdaya ulaşım bu kadar kolayken bu diyet nasıl uygulanır? Diyetisyenler ve spor salonları ne güne duruyor? Bedenimiz ve ağzımız çalışsın, ama yemeye değil güzel şeyler söylemeye.

Haydi, gayret edip kendimiz için bunları yapalım. Eski yaşam biçimine dönelim.

Oysa tarih boyunca spor yapmak, yarışlar ve olimpiyatlar vardı; biz unuttuk. Sağlık söz konusu olunca, yeniden hayatın vazgeçilmezi oldu. Apartman yaşamı ve iş koşulları bizleri spor salonlarına ve yürüme alanlarına mecbur etti.

Günlük işleri bir tuşla halledip bolca zaman kazanıyoruz. Bu zamanı ya oturarak, ya gezerek ya da uyuyarak geçiriyoruz. Çalışanlar da genellikle masa başında, az aktivite gerektiren işler yapıyorlar. Zor ve aşırı emek isteyen işlerde çalışanları da unutmamak gerekir.

Uzmanların kalp ve eklem sağlığına dikkat ederek haftada üç gün hafif egzersiz yürüyüş; sade, geleneksel beslenme önerileri daha aktif bir yaşam ile desteklenmeli. Bazı ev ve bahçe işlerini kendimiz yaparak hem üretken hem dinamik oluruz. Yaşa ve fiziksel duruma göre uygun sporları seçmeliyiz.

Editör/ Redaktör: Murat Çatal

Genel Yayın Yönetmeni: Elif Ünal Yıldız

Bu yazının bütünü yazarına aittir.

Bir önceki yazımı okudunuz mu?

Çitlembik/Menengiç

 

Etiketler:

#yaşam

Yorumlar (1)

  1. Harika bir yazı olmuş ❤️

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Elife AKGÜL

Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü mezunuyum. 58 yaşındayım ve ev hanımıyım. Yörük kültüründen etkilenerek kendi yaşamım ve ailemin yaşantıları üzerinden hatıralar ile roman ve öyküler yazdım. Aynı konseptte edebi ürünler üretmeye devam ediyorum. Şu ana kadar yazdığım fakat yayınlanmamış bir roman, bir öykü, bir tiyatro senaryosu ve bir şiir bulunmaktadır. Tarzımı Cengiz Aytmatov ve Yaşar Kemal’e yakın görüyorum.