Doğum Günün Kutlu Olsun

Doğum Günün Kutlu Olsun

101. doğum gününü bugün. Bir tam asrı geride bıraktık. Ne güçlüklerle , ne tehlikelerle savaştık ayakta dimdik tutabilmek için seni .Kutladığımız olgu bir rejim değişikliği değil ki sadece .Birlik beraberliğimizin yegane şartı , özgürlüğümüzün tek ve en emin yolu , bizi ilerleye götürecek olan bir kurtuluş zaferini kutluyoruz. Tarihin akışını değiştiren bir gün 29 Ekim 1923 .Bu milat güne birlikte gidelim gözlerimizi kapatmadan bu kez , aksine gözlerimizi daha da açarak göremediklerimizi görmek umudu ile ..

 

 

karşıt görüşlere rağmen bir doğuştu bu. üstelik bugüne dek yanında yürüyen arkadaşlarının karşıtlığı da vardı bunlar içinde . 23 Ekim günü Ali fuat paşa görevinden istifa etmiş ve hemen ertesi günü Fethi beyde iki görevi birden yürütmek zor oluyor diyerek iç işleri bakanlığından çekilmişti.

Hükümet ağır bir bunalıma girmişti.25 ekim günü bu boşalan koltuklar için mecliste oylama yapıldı , Rauf bey ve Sabit bey çıktı sandıklardan .Gazi Mustafa Kemalin hiç hoşlanmadığı iki isimdi bunlar .3 hamle sonrasını düşünen bir lider bu seçimi tabi ki öngörmüş ve bilerek bu iki koltuk için aday göstermemişti. Daha cesur adımlar atabilmek için gerekli olandı bu .26 Ekim gecesi bakanların hepsinin istifa edeceğini açıkladı Mustafa Kemal Çankaya köşkünde . 27 Ekim günü meclis toplandı ve Fethi bey Hükümetin istifasını açıkladı ve yeni bakanlar kurulunun 29 ekim günü seçileceği duyuruldu.

28 ekim pazar gecesi Ali Fuat Paşa , Rauf bey , doktor adnan , refet paşa Halife Abdülmecit efendi ile yemek yediler .. Bu sofradan ne çıkacağını düşlemek istemezsiniz. Bu siyasi bunalımı bazı taraflar lehine çevirmek isteyecekti elbette..Ancak aynı gece Gazi Mustafa Kemal arkadaşlarına Efendiler yarın cumhuriyeti ilan edeceğiz diyordu ,yine ne yapacağından oldukça emin kararlı duruşu ile.

Ertesi sabah meclis Fethi bey başkanlığında çaresiz toplandı. Yeni hükümet belirlemek adına .Fakat Mustafa Kemal Paşa mecliste yoktu .Kemalettin Sami paşanın önergesi ile Mustafa Kemal meclise davet edildi ve kürsüye çıkarak bu krizi çözmek adına ‘ Baylar’ diye seslendiği milletvekillerinden 1 saat süre istedi. krizi çözecek yöntem anayasa değişikliydi. Geceden hazırladığı 6 maddelik anayasa değişliği tasarısında ilk maddede şu yazıyordu :

Türkiye devletinin yönetim şekli Cumhuriyettir.

Ülkenin kaderinin değişeceği madde işte buydu.

kürsüye çıktı ve Ruşen eşrefin okuması için teklifini cebinden çıkarıp uzattı ilk madde :

Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir .

Aynı akşam 20.45 te Cumhurbaşkanı seçimi gizli oy ile yapıldı aday yoktu aslında ancak oy birliği ile Gazi Mustafa Kemal cumhurbaşkanı ve başkomutan olmuştu.

Tüm Dünyada Fransız devrimi ile başlayan bu akıma nihayet kavuşmuştuk. Kutlamalar yapılmış bayraklar asılmış , halk iradenin kendisine verilmiş olmasını coşku içinde karşılamıştı .

30 Ekim sabahı basında herkes kalemini aynı yöne doğrultmamıştı .Karşı gruplar tek kurtuluşun Cumhuriyet olduğunu bilmiyormuşçasına kalemlerini acımasızca oynatmışlardı .

Velif ebu ziya ; süratle kabul edilen cumhuriyette ne isabet ne de dirayet vardır diyordu .

Hüseyin cahit ise kabine kurup düşüme hakkının reis-i cumhura verilmiş olmasını eleştiriyordu .

Halife Abdülmecit Efendi ise Cumhuriyeti telgraf ile tebrik etmiş fakat halife sıfatını eksik etmemişti telgrafından.

Ali Fuat Paşa , Kazım Paşa bu isimler Cumhuriyeti bir gün sonra öğrenenlerdendi , ve bu rejimi yeni diktatörlük olarak yorumlamışlardı .Birlikte yürüdüğü silah arkadaşları Cumhuriyeti bir emri vaki olarak görüyorlardı .

Tüm zorluklara , tüm karşı görüşlere rağmen en iyi ve doğru yönetim biçimi olan cumhuriyet ilan edildi ve bugün bağımsız bir ülke olabilmemizin 101. yılını kutluyoruz.

Geçen bu 101 yıl içerisinde ülkemiz ne bunalımlar , ne bölücü hareketler , ne kaoslar gördü ama ayakta dimdik durmayı başardı . Bunca zorluk içinde ilan edilebilmiş Cumhuriyeti korumak düşüyor bizlere .Takdir edersiniz ki bu pek de kolay olmuyor bağımsız ve güçlü bir Türkiye tüm Dünya için tehdit unsuru olduğundan bu gücü zedelemeye yönelik sayısız girişim gördük yakın geçmişimizde.

Layık olmaya çalışmak tüm kaygım .Bu hediyeye layık olup yaşatabilmek .Güçlü , kültürlü , aydın , bağımsız nesiller yetiştirmekle mümkün olabilecek bir yolculuk bu.

Bugün var olan cumhuriyet karşıtları o zamanda vardı diyor bu yazı ,üstelik şimdiki gibi omuz omuza göründüklerimizdi ,içerden bildiklerimizdi yine .Aslolan doğru bilinenden şaşmamak ve Atamızın öğütlediği gibi kararlı , tam bağımsız bir Türkiye ‘nin ilelebet var olmasını sağlamaktır.

Nice doğum günlerine cumhuriyetimizin ve hep birlikte ..

Tuğçe Coşar

Genel Yayın Yönetmeni: Elif Ünal Yıldız

Bu yazının bütünü ya arına aittir.

Bir önceki yazımı okudunuz mu?

OVER THINKING! /SEN BENİM GECELERİ UYUDUĞUMU MU SANIYORSUN MEMATİ?

 

 

 

 

 

Yorumlar (1)

  1. Ne mutlu Türküm diyene ❤️🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Tuğçe Coşar

Tuğçe Coşar 1994 yılında İstanbul, Bakırköy’de dünyaya geldim, aslen Elazığlıyım. Uludağ Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümü mezunuyum. Kişisel Geçmişim: İlkokul ve lise dönemlerinden beri içimde olan yazma aşkını, sonunda geniş bir kitleyle paylaşma cesaretini buldum. 30 yaşındayım ve hayatıma dair hissettiklerimi, düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Eğitim ve Yaşam: İlkokul, lise ve üniversite eğitimlerimi Bursa’da tamamladım ve hâlâ Bursa’da ikamet ediyorum. Ailemin ilk çocuğu olarak dünyaya geldim ve daha sonra üç kardeşimin ablası oldum; bu statüyü hayatımda oldukça önemsiyorum. Mesleki Deneyim: Mağazacılık sektöründe yaklaşık 10 yıl çalıştım, bunun beş yılı yönetici pozisyonundaydı. Bu deneyim, insanları tanıma, hikâyelerini dinleme ve psikolojilerini anlama konusunda bana büyük katkılar sağladı. İnsanla iç içe olan her işin çok değerli olduğunu düşünüyorum. Kitap ve Okuma Tutkusu: Kitap okumak, çocukluğumdan beri benim için büyük bir keyif. Birçok insanın zorunluluk olarak gördüğü bu etkinlik, benim için farklı dünyalara açılan bir kapı oldu. Zaman zaman kitaplardan uzak kaldığım dönemlerde mutluluk seviyemin azaldığını fark ettim ve bu yüzden kitaplarla aramı iyi tutmaya kararlıyım. Artık vakit bulamasam bile sesli kitaplar dinleyerek bu kültürü yaşatıyorum. Yaşam Felsefem: Sosyal bir yaşam sürmeyi tercih ediyorum, çünkü bu beni dinç tutuyor. “İnsan olma” durumunu önemsiyorum ve her gün yeni bir şey öğrenerek, dün olduğumdan farklı biri olmaya çalışıyorum. Kültürel ve kişisel gelişime yatırım yapmaya devam ediyorum. Yazma Yolculuğum: 30 yaşıma geldiğimde yazılarımı paylaşma cesareti buldum. Yoğun iş hayatımı bırakıp masa başı bir işe geçince, kendime daha fazla vakit ayırabildim ve içimde biriken kelimeler akıp gitmeye başladı. Bir hayat arkadaşım var ve onun destekleri de bu süreçte cesaretimi artırdı. Hayalim: En büyük hayalim bir kitap yazmak. Umarım bu hayalimi gerçekleştirir ve sizler de bu sürecin bir parçası olursunuz.