Bir Yıldız Kaydı Ülkemizden

Bir Yıldız Kaydı Ülkemizden

Bir Yıldız Kaydı

 

Hayatta bazen neler yaşadığınızın, neler başardığınızın ve önemlisi kim olduğunuzun bir önemi kalmaz. Mesela bir tabutun içindeyseniz, cezaevinde tutuklu iseniz yahut bir akıl hastanesinde iseniz, her şey anlamını yitirir. Bir eğitimci olarak çok öğrenci yetiştirdim, bugün birçoğu çok iyi yerlerdeler. Bir yazar olarak kitaplarımın yok sattığı günleri bilirim. Peki, o halde orada ne arıyorsun dediğinizi duyar gibiyim, anlatacağım elbet, az sabredin…

Şiddet ile doğduğum günden itibaren mücadele etmeye başladım, üzerinize afiyet babam elinden sopayı, dilinden küfrü düşürmezdi pek. Çocukluğum babamın baskısı altında, annemin korkusu içinde geçti. Liseyi bitirdiğimde nihayet büyüdüğüm evden kurtulma fırsatı doğmuştu bana, üniversiteyi kazanmıştım, Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği bölümü, hem de tam burslu.

Annemin eteklerine yapıştım ikna et babamı diye. Önce annem üzerimde psikolojik şiddet uyguladı, kız kısmı okur mu ben babana nasıl söylerim diye, sonra da tutturdu madem kendi paranı kazanmak istiyorsun, terzi Nermin teyzenin yanına gir meslek öğren, ha öğretmen ha terzi ne fark eder dedi. Doğru ne fark ederdi. Olayın üzerine gelen babam da eksik kalsa olur muydu hiç, bir güzel dövdü beni, hem gizli gizli sınava girdiğim hem de kazandığım için.

Ya üniversiteye giderim ya da kendimi öldürürüm karar sizin dedim. Bu benim hayattaki ilk başkaldırışımdı. Başına bela olmamdan korkmuş olacak ki babam, ne hali varsa görsün dedi ve benim İstanbul serüvenim böylelikle başladı.

Aradan iki yıl geçmişti, ikinci sınıfta okurken kendimi dersimize giren hocamla hayal gibi bir aşkın içinde bulmuştum. Aman Allah’ım neler yaşıyordum öyle, meğer dünya cennetmiş de benim haberim yokmuş. Çok geçmeden Aslan evlenme teklifi etti bana, kabul ettim etmesine de bu durumu evdekilere nasıl açıklayacaktım. Hayatımla ilgili kararları verme hakkını hep kendinde gören babamın mutlaka bir itirazı olacakta buna.

Gözümü karartıp bir hafta sonu gittim eve, her zamanki gibi temizlik yaparak ruh sağlığını korumaya çalışan annem beni karşısında görünce şaşırdı tabi. Başladı ayaküstü niye geldiğimi sorgulamaya, sizi özledim falan dediysem de kül yutar mı Perihan Sultan.

Tahmini beş dakika sonra bir elimde limon, bir elimde soğan bayılan annemi ayıltmaya çalışıyordum. Hangisinin ayıltacağını bilemedim de… Hoş hala karıştırıyorum, neyse canım konu limon değil soğan da değil.

Toplumumuzda kuşak çatışması her dönem devam ediyor, neden bir önceki nesillerimiz ile aynı pencereden bakamıyoruz? Ne olmuş yani Aslan, benden on sekiz yaş büyükse, ne var bunda ayılıp bayılacak, aşkın yaşı mı olur hem? Önemli olan kalbin çarpması, aklın uyması, hem olgun erkek iyidir… Annemin o yarı baygın haliyle fırlattığı terlik ile mecburi olarak sustum.

Ve hayatımın ilk en önemli olayı, zira birazdan evden kovulacağım. Sürpriz yaptığımı zanneden babam bana bir süre sarıldıktan sonra, annemin yarı baygın halinden ve boş boş tavana bakmasından ters bir şeyler olduğu anladı. Annemin beni ele veren vücut dilinden hemen sonra uzun bir tartışma yaşandı ve babam ‘’ ben seninle baş edemiyorum, bu evliliğe iznim yok, sözüme karşı geliyorsan da bu evden hemen şimdi git ve bir ailen olduğunu unut ’’ dedi. Valizimi bıraktığım yerden aldım ve son kez çıktım baba evinin kapısından.

Aslan ile evlenerek kendi hayatımı kurduğumu zannederken, meğer kaçtığım babamın bir üst versiyonu ile evlenmişim. Aslan, tam bir narsisti. Çok sonra öğrenecektim, kızların bilinçaltı düzeyde babasına benzeyen bir eş seçtiklerini. Baba evinde fiziksel şiddet vardı, kendi evimde ise psikolojik şiddet. Aslan, sözleriyle ve davranışlarıyla her gün dövüyordu beni. Alışmıştım artık ve yıllarca katlandım bu şiddete. Zincir ne zaman mı kırıldı? Yılın en iyi kadın yazarı ödülünü aldığım gece Aslan’dan fiziksel şiddet gördüğümde, çünkü ilk kez o gün görmüştüm kendime benzeyen bir kişiyi daha.

Boşanmak kurtarmadı beni bu akıl hastanesine yatmaktan. Kaç yıldır buradayım bilmiyorum. Size bunları neden yazıyorum, burada epey bir düşünme zamanım oldu. Hayat kısa, bir tane hayatınız var, mutsuz olduğunuz ve değer görmediğinizi hissettiğiniz hiçbir yerde durmayın, özellikle de şiddetin hiç bir türüne izin vermeyin, Yaradan’a ve hayata güvenin, ha bir de kendinize… Haydi, kalın sağlıcakla.

-Yıldız Hanım, Yıldız Hanım, ilaçlarınızı aldınız değil mi? Yıldız… Yıldız Hanım… Ülkenin bir yıldız daha kaydı. Yıldız Soydan. Ölüm Tarihi: 24.11.2024 Ölüm Saati: 19: 19

Ülkemin kayan tüm yıldızlarına…

Leyla Bacaksız

Genel Yayın Yönetmeni: Elif Ünal Yıldız

Bu yazının içeriği yazarına aittir.

Bir önceki yazımı okudunuz mu?

Instagram

 

 

 

 

Yorumlar (1)

    • 2/04/2025

    Bir yıldız daha kaymak üzere ...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Leyla BACAKSIZ

03.08.1989 yılında Mersin’de dünyaya geldim. Yaklaşık 18 yıldır Antalya’nın Manavgat ilçesinde yaşamaktayım. Anadolu Üniversitesi İşletme Bölümü mezunuyum. Bir kurumun muhasebe bölümünde çalışmaktayım. Okumak ve yazmak hayatımın en önemli iki parçası. Belli başlı bazı spiritüel alanlarla da ilgilenmekteyim. Okuma ve yazmanın verdiği bilgi ile ve spiritüel alanın verdiği ışık ile toplumun yolunu aydınlatmayı hedeflemekteyim.