KÜÇÜK BİR SERÜVEN
- Yazar: Nurcan Özküpeli
- 4 Kasım 2025
- 23 kez okundu
KÜÇÜK BİR SERÜVEN
Ilık ılık esen, güzel bir yaz günü hem biraz dolaşıyor, hem de kendime kalacak yeni bir yer arıyordum. Döküntülerin içinde yaşamaktan sıkılmıştım artık. Yolun kenarında, bodrum katında camı açık bir yer gördüm. Perdenin arasından sızdım içeriye…
Üzerine neşeli bir örtü serilmiş, güzel mi güzel bir yatağa yumuşak bir iniş yaptım. İçeriden bir kız sesi geliyordu. Biriyle konuşuyordu. Kapı açıldı ve içeri girdi. Yatağa doğru yaklaştığı an göz göze geldik. Ardından her şey bir komedi filmine dönüştü adeta…
Hayatımda hiç duymadığım tizlikte öyle bir çığlık attı ki korkudan benimde ödümü patlattı. ‘Anneeee fareeee’ diye deli gibi bağırıyor ; Aynı anda hızlı bir müzikte dans ediyormuş gibi adeta tepiniyordu…
Koşarak annesi geldi. Onlar bağırış çağırış konuşurlarken, ben de kendimi o an bulabildiğim en güvenli yer olan yatağın üzerinde ki, ağzı açık çantanın içine attım…
Çantanın içi ana baba günüydü sanki! Bir festivale gelmiş gibi hissettim. ‘Bu kalabalık beni kamufle eder işte’ dedim kendi kendime.
Dışarıdan hala anne-kızın seslerini duyabiliyordum. Aniden çanta havalandı ve bir yere konuldu. Biraz yukarıya tırmanıp izlemek istedim. Annesi eline aldığı uzun bir fırçayla var gücüyle her yere vuruyordu. Kız da telefonla babasını aramış yardım istiyordu. Bir de iftiracı ki sorma gitsin! Güya kocaman bir fare odasına girmiş! Ne kocamanı, minicik fındık faresiyim ben!
Kapı çaldı. Odaya telaşla babası girdi. ‘İki kişi bir fareyi alt edemediniz mi ki beni durağa giderken çevirdin?’ Annenin elinden fırçayı alıp o da sağa sola vurmaya başladı. Kız ‘Baba işe geç kalıyorum bende. Ne olur bulun onu ve öldürün. Ben onun olduğu bir evde ne oturabilirim, ne de uyuyabilirim’ dedi.
Annesi; ‘Ben şimdi bir koşu zehir alır koyarım evin her yerine. Merak etme kızım sen, yiyince ölür hemen’ diye cevap verdi.
Zehir mi? Şu insanoğlu ne acayip diye düşündüm. Benim yanımda dev gibi duran kedi ve köpekleri severler, evlerinde can ata ata beslerler de ; Benim gibi minnacık fareden ödleri patlar…
Neyse, şimdi çantadan çıkmam intihar olurdu. Burada kalamayacağıma göre, kızla birlikte çıkacaktım evden. Tekrar çantanın dibine saklandım ve kızın çantayı almasını beklemeye koyuldum…
Bu arada deminden beri burnuma enfes bir kakao kokusu geliyordu. Hemen bulmalıydım. Çantanın iç bölümünden geliyordu koku. Biraz kemirme marifetimi kullanarak ganimetimi buldum ve afiyetle mideme indirdim…
Kısa bir süre sonra çıktık. İş yeri nasıl bir yerdi acaba? Kız bu arada birisini aramış, benimle geçirdiği macerasını anlatıyordu yolda. Gidene kadar çantanın içinde biraz oyun oynamak istedim. Bir tarak buldum, tüylerimi taradım. Bir yüzük vardı, onu da boynuma kolye gibi taktım. Parfüm sıktım, ruj sürdüm. Bir de mendil buldum. İki göz kalemini karşılıklı çantanın dibine sapladım.
Mendili açıp kalemlere bağladım ve kendime harika bir hamak yaptım. Sallana sallana giderken bir ara dalmışım… Gözümü sabah ki gibi tiz bir ses eşliğinde açtım. Kaçmaya çalışırken kızla neredeyse burun buruna geldik. Sert bir tokat eşliğinde kendimi sokağın ortasında buldum. Hemen bir köşeye saklandım.
Zavallı kız insanlardan hem yardım istiyor ; hem de kendisine inanmayan bu insanlara makyajlı olduğuma dair yeminler ediyordu…
Nurcan ÖZKÜPELİ
Genel yayın yönetmeni: Elif ÜNAL YILDIZ

Herkese gözükmüyor ama, demek ki sizi de çok sevmiş❤️
Muhteşem ❤️ O fareyi ben de gördüm elinde ruj vardı soluksun dedi bana da sürdü...