Bazı İnsanlara Katlanmak

Bazı İnsanlara Katlanmak

Bazı İnsanlara Katlanmak İçin Hayatta Kalma Rehberi

Birini kırmak için önce ciddiye almak gerekir. Oysa bazı insanlar, ciddiyet eşiğinin çok altında bir yankı bırakır; ne yapsan, ne desen, kendilerince haklı, kendilerince mağdurdur. Sen ne anlatırsan anlat, o zaten alınmak istediği yerden alır. Her kelimenin içini ezer, çeker, sündürür, sonra üzerine senin adını yazar. Söylemediğin cümlelerden, yapmadığın bakışlardan, uğramadığın suçlardan ceza keser ve sen bir noktadan sonra fark edersin: Savunmanın kendisi bile fazla. İzah etmek, açıklamak, gönül almak… hepsi gereksiz. Çünkü karşındaki, seni anlamaya değil, seni anlamamaya karar vermiştir. İşte o anda susarsın ve bu suskunluk, bir yenilgi değil; Bir veda biçimidir. Sessiz bir uğurlama.Bazı insanlar var, uğruna sinirlenmeye bile değmez. Çünkü onları kırmak bile fazla bir jesttir. Onlar en çok, sessizce çekip gittiğinde öfkelenir. Çünkü onlara bile isteye “hiç” demenin tek yolu budur ve belki de bazı insanlar, sadece hayatımızdan değil, Cümlelerimizden de çıkarılmayı hak eder ama her zaman sessizce gitmek mümkün olmuyor.

Bazen kalıp katlanmak zorunda kaldığın anlar var. İşte tam da o anlar için, bir hayatta kalma rehberi gerekiyor.

1) Göz teması kurma çünkü zihnini ele geçirir

O sana bakınca “bir şey mi ima etti” diye düşündürtür. Çözüm: Gözlük değil, kaynakçı maskesi tak. Bir şey dediğinde “Ben duymuyorum, ama enerjin çok rahatsız” de. Cümle kurmasına bile gerek kalmaz.

2) Kulaklık tak ama müzik açma. SADECE KULAKLIK TAK

Neden? Çünkü konuşurken sana bir şey sorduğunda “Pardon, duymadım, çok yoğundum kendimle” deme hakkı kazanırsın. Kulaklıksız hayatta kalmaya çalışanlar bugüne kadar ya terapiye düştü ya tapınak açtı. Risk alma.

3) Sürekli konuyu toplumsal veya bir felakete getir

Konu “Ben kırıldım, neden böyle davranıyorsun”a mı geldi? Anında kes: “Bu arada geçen gün bir çocuk kediye cips verdi, ağladım.” ya da “İstanbul’da deprem olacakmış” de. İnsanlar böyle konularda sessizleşir. Onun dramını bastırmak için global kriz kullanmaktan çekinme.

4) Onun gibi davran ama hafif bozuk versiyonu ol

Sana trip mi attı? Sen de trip at ama abart: “Sen bugün günaydın demedin. Yani belki demişsindir ama ben hissetmedim. Ve ben hissetmediğim şeyleri yok sayıyorum. Ve ben yok sayıldığımı hissediyorum.” Gün sonunda ya pes eder ya kendinden korkar. İki durumda da sen kazandın.

5) Ona “Aura Koruyucu Krem”den bahset

Konuşmaya çalışırsa şöyle de: “Son zamanlarda negatif insanlar çok yakınıma geliyor. Aura koruyucu krem sürüyorum. Seninle temasta da baya etkili oluyor.”Hiçbir şey demeyecek. Çünkü “seninle temasta” kısmı ona çarpacak. Aklı kalacak ama gururu yüzünden soramayacak. Çok tatlı bir yalnızlık hissi yaşasın.

6) Her söylediğine paket şakalarıyla cevap ver

O: “Ben sana kırıldım.”

Sen: “Oo kargo bugün erken geldi.”

O: “Beni hiç dinlemiyorsun.”

Sen: “Hay Allah, bluetooth yine kopmuş.”

O: “Bence sen kendinle barışamamışsın.”

Sen: “Vay be… Google bile bunu bulamazdı.”

Ciddiyetini senden alamaz. Çıldırır. Ve bu bize yeter.

7) Son Çare: Kendini yok say

Orada ol, ama yok gibi. Gülme. Yorum yapma. Ona “yaşadığını hissettirmemek” stratejisi uygula. Çünkü bu tip insanlar, sahneye alkış gelmeyince kendi kendini kapatır.

Katlandık ama sevmediğimiz için değil, müsait bir patlatma noktası bulamadığımız için. Artık sustuğumuz için değil, gülmemek için dişimizi sıktığımızdan sessiziz ve evet… Böyle insanlara bir şey demiyoruz çünkü hiçbir şey dememek, onlarla ilgili söylenebilecek en zarif şey.

Şeyma Saltık

Genel Yayın Yönetmeni: Elif Ünal Yıldız

Bu yazının bütünü yazarına aittir.

Bir önceki yazımı okudunuz mu?

İnstagram

Yorumlar (0)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Şeyma Saltık

Şeyma Saltık, 2000 yılında Bursa’da doğdu. Radyo, Televizyon ve Sinema eğitimi aldı. Yazılarını çoğunlukla içsel hesaplaşmalar, kadın kimliği ve toplumsal baskılar üzerine kurar. Kurmaca ve deneme türlerinde üretmeyi sürdüren Saltık, gündelik hayattaki görünmeyen duyguları kelimelere taşımayı, bireysel olanla toplumsal olan arasında bir köprü kurmayı amaçlar.