İki Vakit Arasında Bekleyiş
- Yazar: Taha ALTAY
- 6 Eylül 2024
- 43 kez okundu
İki Vakit Arasında Bekleyiş
İki vakit arasında bekliyordu müezzin. Tanrı’nın sesi, birazdan şehrin damlarına, insanların alışık olduğu bir yağmur gibi düşecekti.
Gök kubbenin tepesinde bir serçe de bekliyordu. Kanatlarında biraz rüzgâr, biraz korku ve biraz da merak vardı. O da şimdi bahçeyi doldurup taşıran insanlar gibi, Tanrı’yı selamlamak için gelmişti.
Birazdan Tanrı’nın sesi, günahkâr ya da çirkin demeden herkesin kulağına akacaktı. Unutkan insanlara kendini daima hatırlatan Tanrı, yine bir kez daha varlığıyla kimine korku, kimine de günahları için bir çıkış yolu gösterecekti.
Tanrı ile barışık olmayanlar da vardı. Bir adam, oturduğu balkonda sallanan sandalyesinde, bembeyaz bir kâğıda günahlarına fırça darbeleri vuruyordu. Bir kadın, tavanda sallanan ipin ucunda kendini değil, Tanrı’yı boğuyordu. Bir çocuk ise yaşlı ve zengin komşusundan heykelden tanrıçalar çalıyordu.
Tanrı’nın sesi ilkin müezzinin sesinde belirdi. Serçenin kanatları, bütün avluyu kucaklayacak kadar açıldı. İnsanlar mescide doğru yürüdü. Ressam adam, resmiyle konuşmaya başladı. Kadının son nefesi ipin ucunda kaldı. Çocuk, heykelden tanrıçalara Robin Hood okuyordu.
Bu bekleyiş uzun sürdü, ama kimse yalnızlığını paylaştığı Tanrı’dan ödün vermedi.
Taha Altay
Editör/ Redaktör: Murat Çatal
Genel Yayın Yönetmeni: Elif Ünal Yıldız
Bu yazının bütünü yazarına aittir.
Bir önceki yazımı okudunuz mu?
Çok iyi ⭐